Yazar Nazif Ay, Odatv’de yer alan köşe yazısında darbe iddiasında bulundu ve tarihte verdi.
Herkesin bu Mehdi Darbesi’ne ciddi ciddi hazırlanması gerektiğini söyleyen Nazif Ay, 15 Temmuz hain darbe girişiminden önce sesini duyan olmadığını ifade etti.
İşte Nazif Ay’ın çok konuşulacak o köşe yazısı:
2019’da Mehdi Darbesi hazırlığı var.
Hem de en yakın tarihte…
Herkes ciddi ciddi buna hazırlansın!
İlk Mehdici Darbe girişimini Mehdi Mesih kitabımda vermiştim, ama sesimi duyan olmadı.
Hz. Muhammed: “Bir mümin bir delikten iki kez sokulmaz” diyor, bari şimdi hem samimi Müslüman dindarlar hem diğer inanç sahipleri sesimi duysun istiyorum.
Ben ne darbe meraklısıyım ne de darbe gelecek kehanetini dillendirmeye bayılan şom ağızlı bir baykuş…
Amma velakin 2019’da büyük bir darbe girişimi olacağının dolambaçsız muhbiriyim…
İran eski Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad, ABD'nin bile Mehdi'yi yakalamaya çalıştığını iddia etmişti, ben ise Mehdi’yi ayan beyan gösteren, üstelik “gizli tanık” perdesine gizlenmeye tenezzül etmeyen ve bunları yazarken en anlaşılabilir dili ve üslubu kullanmaya gayret eden biriyim.
Hani benim, “Tarikatlar 2019’da İsyana mı Hazırlanıyor” adlı yazım vardı ya…
Birçok cemaatçi -aralarında Adnan Oktarcılar da var- bana adeta ateş püskürdü bu yazım yüzünden.
İslamcılar'ın Mehdi’nin çıkışına habire vurgu yaptığı hicri 1440 yılının miladi olarak 2019’a denk düştüğünü vermeme, “Yazar acemilerin bile yapmayacağı bir hesap hatası yaptı, hicri 1500’ü 2019 olarak verdi” gibisinden kafa karışıklığıyla itiraz ettiler. “Ümmetimin ömrü 1500 yılı geçmez, yani hicretten sonra en fazla 1500 küsur yıl geçer ama asla 1600 yılı bulmaz, çünkü kıyamet kopar” mealli uydurma hadisi vermemi çarpıttılar.
Olsun, önemli değil…
Bakın bu yazımda sizlere artık nokta atışı haberler vereceğim.
Misal mi?
Yeni Akit yazarı Abdurrahman Dilipak’tan alıntı yapan T24’ün 13 Eylül 2018 tarihli haberi mesela…
Dikkat edin, Dilipak, Nurcuların Sikke-i Tasdiki Gaybi kitabında hicri 1440’a (2019) işaret edildiğinden ve büyük bir krizin zirveye çıkacağı tarihin de 2019 Nisan’ına işaret ettiğinden söz ediyor.
Zaten Abdurrahman Dilipak bir üst paragrafta, hicri yılbaşı olan 1 Muharrem 1441’e 31 Ağustos 2019 Cumartesi günü girildiği için, öncesinde bir krize işaret edildiğini ima ediyor. Yani İslamcı Mehdi Darbesinin 31 Ağustos (ne manidar değil mi?) tarihinden önce yaşanabileceğini belirtiyor.
“Sanırım birçok şeyi yeniden düşünmemiz gerekiyor. Birçok şey göründüğü gibi değil, bize öğretilen, anlatılan gibi değil" dediğini aktaran haber sitesine göre Dilipak, Nurcuların bu yıl için kriz beklediğini, bunun da 2019 Nisan'ı olarak ifade edildiğini öne sürmüş…
Dilipak bir Nurcu retoriğini bilmiyor, ona söyleyeyim…
Said Nursi, kendileri için müjdeli haberlere dair ileriye dönük kehanette bulunduğunda hicri tarihi; kendileri için kötü haberlere dair kehanetlerde miladi tarihleri verir, çünkü ona göre hicri takvim mübarektir, miladi takvimse lanetli.
Dolayısıyla, 1440 hicri yılına işaret eden Bid’atüzzaman Said aslında kendileri adına müjdeli haber vermiş oluyor. Kendilerine güzel olan kehanet, laik değerli insanlar için kötü haber anlamı taşır.
İşte biz bu hasta ruhlularla mücadele ediyoruz…
Şimdi anladınız mı niye çırpındığımı?
Şimdi anladınız mı Hizbullah sözcülüğündeki İslamcılarca, cihat yazım bahane edilerek niye tehdit edildiğimi?
Şimdi anladınız mı “2019’da Mehdilik iddialı dinci darbe teşebbüsü olacak” ruhunda bu üçüncü yazımı yazma şevkimi?
MEHDİ’NİN GELMESİ İSLAMCI DARBE DEMEKTİR
Bana sorulabilir: “'Mehdi' ile 'Darbe' sözcükleri niye yan yana ve aynı anlama yönelik kullanılıyor?” diye…
Hemen söyleyeyim…
Tüm dinci kaynaklarda Mehdi’nin tam karşılığı “İslami yönetim demek olan Halifeliği” ikame edecek sistem demektir, yani yönetimsel devrim demektir.
İsterseniz iyice anlaşılması maksadıyla Said Nursi adlı “İslamcı darbe teşvikçisi ve şakşakçısı” zata kulak verelim…
Onun yazdığı Risale-i Nurlarda, Mehdiliğin üç vazifesi bulunduğu söylenip üçüncüsünün “Siyaset” olduğu vurgulanır.
Üstelik Şualar kitabının 5. Şuasında: “Kahraman ordunun, dizginlerini onun elinden, yani deccal dedikleri Atatürk’ten kurtaracağını” şakirtlerine müjdeleyip, taraftarlarına açıkça TSK ve Darülharp kabul edilen Türkiye Cumhuriyeti’ne kumpaslar kurulması ve darbe yapılması şeklinde özetlenebilecek ihanet talimatı verilir.
Nurcuların ve aslında bütün dinci grupların darbe ilhamcısı Fethullah’a gelelim.
FETÖ ilk Mehdilik darbe girişimi olan 15 Temmuz’da sobelendi.
İstihbaratta bir deyimdir bu, ”sobelenen oyundan çıkar”.
Ama tamamen ringten atılmaz, başka şekillerde kullanılmak üzere kökü dışarda olan üst aklın oyununa başka rollerle devam eder.
Üst akıl projesinin adı: “Dinlerarası diyalog” sosu kullanan BOP’tur, yani Türkiye’nin de içinde bulunan Ortadoğu coğrafyasında yapılması mukadder operasyonun gerçekleşmesi…
Üst akıl projesinin adı: BOP gerçekleştiğinde, İsrail’in megalo ideası diyebileceğimiz “Arz-ı mev’ud”un yaşama geçmesi, yani kendilerine Yahova tarafından vaat edilen Fırat ve Dicle arasındaki geniş toprakların işgali…
Üst akıl projesinin adı: Amerika’da yüz milyondan fazla müridi bulunan Evanjelizm’in tanrıyı kutsal savaşa zorlama düşüncesi olan Armageddon Savaşı’nın tüm acımasızlığıyla Müslümanların ve mazlumların ortadan kalkması ya da etkisizleştirilmesi…
Üst akıl projesinin sözcülüğünü, Lübnan’daki Hizbullah’a hiç mi hiç benzemeyen, hatta onlar tarafından itibar edilmeyip ideolojilerinden bir nevi aforoz ettikleri, dincilikte Kürt vurgusuna sahip, Fetö’nün beynelmilel Dinlerarası projesine taşeronluğuna ayarlı, PKK’nın Kürt ırkçılığına sırtını dayayan ve Menzil tarikatının Kürtçü-İslamcı yapısına yapışkan “Kürt bağnaz terör örgütü apoletli Hizbullah” yapmaktadır.
Türkiye’deki Hizbullah; hain, vatana ve millete düşman bir yapıdır ama Lübnan’daki gerçek Hizbullah ise modern yaşama karışmayan, vatan duygusuna sahip, milli vasıflı bir Şii örgüt olup, İsrail’in de amansız düşmanıdır. İsrail’i yenilgiye uğratan tek İslami yapı olan Lübnanlı Hizbullah, efsanevi kahramanlara sahiptir.
Özetle, bizdeki ihanet şebekelerinin ne Türkiyelilikle, ne felsefeyle, ne sanatla, ne bilimle, ne ahlaklı siyaset geleneğiyle ve ne de yüce insani değerlere sahiplenmekle ilgileri vardır, olumsuzluklar dışında…
DARBE 2019 NİSAN’INA PLANLANIYOR
Size son dakika haberini verme zamanı geldi…
Bid’atüzzaman Said Emirdağ Lahikası-II kitabında diyor ki: “Ne yapayım, acele ettim, kışta geldim. Siz inşallah Cennet-âsâ bir baharda gelirsiniz.”
Anlamayana kopya vereyim…
Taksim’e cami inşa edip buna karşılık AKM’yi yıkan, zihinlerinin arkasındaki Gezi Parkına Abdülhamit kışlası yapma niyetlerini saklamayan, yani 31 Mart Vak’asında ayaklanan gerici güruhun mirasçılığını gizlemeyen, bu paralelde “Keşke Yunan galip gelseydi” sözünün sahibi yıkık suratlı meczubu taltif eden İslamcılar için 31 Mart seçimleri start olarak mı kullanacaktır acaba?
Herkes 31 Mart ile 13 Nisan tarihleri arasına dikkat etsin…
31 Mart’ın miladi karşılığı 13 Nisan’dır zira.
13 Nisan civarında “Mehdi Darbesi” planlanıyor ve uygun psikoloji bekleniyor.
Unutulmasın ki tarihte ilk 31 Mart Vak’asında yedikleri Harekât Ordusu balyozunun travmasını halen yaşayan dincilerin, “Darbe-i isna (İkinci darbe)” ya da “Darbe-i Mukaddese” olarak düşündükleri hayallerini darmadağın edecek Mustafa Kemal’leri bir anda zuhur ettirmek bu münbit toprakların ilahi esprisi ve armağanıdır.
siyasetcafe.com