Milli Eğitim Bakanlığı’na (MEB) bağlı Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı’nın Tebliğler Dergisi’nde yeni bir karar yayımlandı.
Buna göre ortaokullardaki öğrencilere, “insan, toplum ve bilim”, “din, ahlak ve değerler” ile “kültür, sanat ve spor” seçmeli ders gruplarının her birinden en az bir ders seçilmesi zorunlu tutuldu.
Buna göre öğrenciler, zorunlu din derslerinin yanında, seçmeli din derslerini de almak zorunda kalacak. MEB’in bu kararını yorumlayan eğitimciler, söz konusu adımın eğitimin dinselleştirilmesinin önünün açılması olarak değerlendirirken din derslerinin “zorunlu seçmeli” hale getirilmesini eleştirdi.
Konu hakkında bir açıklama yapan Eğitim İş Genel Başkanı Kadem Özbay, “Halihazırda etik dışı uygulamalarıyla bu dersleri seçmeli değil ‘dayatmalı’ haline getiren, okul yöneticilerine “din derslerini seçtirmeleri konusunda” her yıl usulsüz talimatlar veren MEB, bu kez bu dayatmayı daha sistemli hale getirmeye yönelik kritik bir adım atmıştır. Böylece öğrenciler artık zorunlu din dersinin yanında bir de ‘seçmeli’ zorunlu din dersleri almak durumunda bırakılmıştır” dedi.
‘HEDEFLERİ ARAPÇA DERS’
Özbay, yine MEB Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı eliyle yapılan yeni düzenlemeyle ortaokullardaki din derslerinin dört saate çıkarıldığını anımsattı ve şöyle devam etti:
“İlgili kararın beşinci maddesinde aynı zamanda tüm ortaokullarda birinci sınıfta 18 saat Arapça dersi verilebilmesinin önü açılmıştır. Altıncı maddede ise ‘Velilerin talep ettikleri okullarda on ders saatine kadar her türlü eğitici faaliyet uygulanabilir’ ifadesiyle dernek maskesi takmış gerici vakıflarla daha sık etkinlik yapmaya yasal bir kılıf yaratılmaya çalışılmıştır. Aynı gerici uygulama, liseler için de geçerlidir.”
Liselerde zorunlu din dersi sayısının kategori kurnazlığıyla haftalık en az 3 saate çıkarıldığını belirten Özbay, “Böylece iktidar bu hamlesiyle 2017’de yaptığı ortaokullarda ve liselerde din kültürü ve ahlak bilgisi ders saatlerini iki ders saatine çıkarmasının ardından arka yollarla bu saatleri daha da artırma yoluna gitmiştir. Türk okullarında Arapçanın önünü açan bu düzenlemenin yanı sıra Anadolu liselerinde ise ikinci yabancı dil olan Almanca ya da Fransızca dersleri zorunlu olmaktan çıkarılıp seçmeli hale getirilmiştir. Eğitimi biraz daha gericileştirecek olan, Cumhuriyetin temel ilkesi olan laiklik ile bariz aykırılıklar taşıyan bu düzenlemeler, eğitim emekçileri açısından da yeni mağduriyetlerin kapısını aralama tehlikesini barındırmaktadır” şeklinde konuştu.
Siyasetcafe.com