Sözcük anlamı itibarıyla MAFİA’nın Türk milletinde karşılığı yoktur.
Son zamanlarda iyice anlıyoruz ki, kelimesini ithal aldığımız MAFYA adlı yapılanmasının, taklidini de içine etmişiz..
İtalya'da özellikle Napoli ve Sicilya’da ve sonrasında Sicilya'dan Amerika'ya göç eden İtalyan-Amerikalılarda gözlemlenen mafya yapılanması tamamen devletten bağımsız, hemşeri odaklı, omerta/suskunluk/gizlilik temelinde ve piramit modelinde yapılanmış yapılardır.
Doğuş yeri olan İtalyan mafya yapılanmasında en tepede don/patron bulunur.
Hemen altında onun yerine bütün teşkilatı yöneten ve patrona en yakın olan underboss yer alır.
Underboss'un altında da tercihen beş veya daha fazla caporegime'ler kendi altlarındaki soldier/askerleri yönetir, operasyonları icra eder ve haraçları toparlar.
Hiç kimse bir üstü dışında piramit içerisindeki diğer kimseyi tanımaz.
Bu da patrona inanılmaz bir esneklik ve hareket kabiliyeti getirir.
Bütün üyeler tutuklansa bile yetkililer en fazla bir adım yukarı gidebilirler, teşkilatı tamamen çökertmek standart taktiklerle mümkün değildir.
İtalyan mafyası üyeleri kanunlarına sımsıkı bağlıdır ve yakalansalar dahi kesinlikle konuşmazlar.
Bu sadakatleri karşılığında da ailelerine ve çocuklarına iyi bir şekilde bakılır ve her türlü ihtiyaçları karşılanır.
İtalyan mafyasına yeni üye alımı referans ve hemşeri sistemiyle yapılır.
Mafyaya kabul edilmek kolay bir şey değildir.
Bunun için öncelikle bir yemin töreni düzenlenirdi.
Adayın en başta mafya adına bir infaz gerçekleştirmiş olması lazımdır.
Eğer uygun şartları taşıyorsa ''capo'' yani kaptan denilen ve küçük grupların yöneticisi olan kişiler tarafından ansızın evinden alınırdı ve tören yapılacak alana getirildi.
Törende tamamı 5 mafya üyesi olur.
Daha fazla ya da az değil.
Adayın silah kullandığı eli bıçakla kesilir ve akan kan Hristiyanların kutsal saydığı bir azizin resminin üzerine damlatılırdı.
İtalyan mafyasında bu yemini bozmanın cezası yakılarak infaz edilmektir.
Adamların MAFYA yapılanması neredeyse bir devlet istihbarat örgütü gibidir, ama ne olursa olsun sonuçta son sözü orada da devlet söyler.
...
Biz de mafya dediğimiz oluşumlar ekseriyetle otoritelere sırtını dayamış veya otoriteleri istismar etmiş, genellikle kuru kalabalıktan oluşan ve stratejiden yoksun olan yapılanmalardır.
Bizdekiler yakalandıklarında genellikle "öterler".
Herhangi bir sessiz kalma kültürü yoktur, bağlılıkları yakalanana kadardır.
Mafyaya girmek için genellikle bir prosedür bulunmaz, pozisyonundaki kişilerin "gözlerinin tuttuğu" gençler ekibe dahil edilir.
Biz de başka da bir özellik yok.
Peki bu kadar basiretsiz bir yapı varsa bizde nasıl oluyor da gündemimizi oluşturuyor, hükümeti tehdit ediyor?
Her şeyimiz taklit olduğu için bu yapımızda taklit ama,
Peker olayı tam da o değil!
Zira Peker bir MAFYA değil.
Peker ya belirli veya belirgin olmayan bir yerlerden fişeği ateşlenmiş bir görevli, ya da dosyası oldukça kabarık biri ve ben yandım herkes yanacak diyen bir çaresizi oynuyor.
Bütün yaşananlar gösteriyor ki, Peker çaresiz olsa da, bilerek veya bilmeyerek uluslararası bir oyunun piyonu olmuş durumda.
Klasik istihbarat oyunudur!
-Herkesin içinden inanacağı bir şeyler servis ederler 10 söylenenden 1 tanesine olabilir dersen diğer 9 söylenene inanmaya başlarsın.
O da tamda bunu yapıyor.
Ve o bunu yaptıkça ona inanmak isteyenlerin çoğu bu inanca sırf ERDOĞAN düşmanlığı ile yanaşıyorlar ve söylenenler üzerinden asıl hedefleri CUMHUR İTTİFAKI’dır.
Dışta bu ittifakın terörle mücadelesini hazmedemeyenler, içte iktidar hırsı ile bu ittifaktan kurtulmak isteyenler bir ağızdan slogan atar duruma gelmiştir.
Erdoğan’ı seçimsiz al aşağı etmek için; MİT kumpası denendi, Gezi, 17/25 Aralık olayları denendi, MİT tırları kumpası, Kobani Olayları, Çukur Eylemleri denendi..
Nihayetinde , 15 Temmuz darbe girişimi denendi...
DEAŞ ve PKK, Ekonomik Saldırılar ve Trump denendi...
Ve son tango Sedat Peker!
Dün karanlık ellerle kaset skandalları yaşatanlar, bugün kasetlerine başrol oyuncusu bulmuş durumdalar.
“Tayyip Abi” diyerek başladığı her kaset operasyonunda, dönüp dolaşıp 15 Temmuz’da Erdoğan’ın yanında canı pahasına olan şahıslara vuruyor.
Yani aslında “abisine” vuruyor.
Yüceltir gibi yaparak aslında aşağılıyor ve derin derin yıpratıyor...
Peker eğer Erdoğan’a karşı gerçekten samimi olsaydı ülkeden kaçmadan bildikleri ile gider adalete teslim olurdu.
Görünen o ki , bizim taklidi mafyalarımız aslında milli güvenlik sorunu haline gelmiş.
Demek ki, bir ülkede yer altı yapılanmaları da eğer ehilleri yapmazsa utanç ve gülünç hallerimizi yaşarız.
Bakın göreceksiniz bu aptalca görünen istihbarat oyununda son sözü Türk Devleti söyleyecek ve çok sert söyleyecek.
Bekleyin görün bu süreçte ölü taklidi yapan devlet, nasıl bir sonuç gösterecek şaşıracaksınız.
İstihbarat meraklısı gençlere 100 yıllık malzeme çıkacak.