Halk arasında “kan kanseri” olarak bilinen ve çoğunlukla 2-5 yaşları arasında görülen lösemiye dikkat çekmek ve farkındalık oluşturmak amacıyla 2-8 Kasım tarihleri arasındaki hafta, Lösemili Çocuklar Haftası olarak anılıyor.
Uzman Klinik Psikolog Aynur Sayım, çocuğun bedensel sağlığını etkileyen löseminin ruh sağlığını da etkilediğine dikkat çekti.
Teşhisten tedaviye kadar devam eden süreçte hem çocuğun hem de ailenin etkilendiğini belirten Uzman Klinik Psikolog Aynur Sayım, şunları söyledi:
“Hastalığın getirdiği şaşkınlık ile yaşam tarzı ve kalitesinin farklılaşması, yeni bir düzen, yaşam stili gerekliliği hem çocuğun kendisini hem de tüm aile bireylerini etkileyen bir süreç oluyor. Hastalığın türü, derecesi, çocuğun yaşı, ailenin şartları, yapısı, ailenin hastalığa bakışı, birden fazla kişide hastalık öyküsü , hastalığın doğuştan mı sonradan mı oluştuğu gibi etkenler çocuğun algı, duygu ve verdiği tepkileri etkiliyor.”
Lösemiye ek olarak başka rahatsızlıklar da var ise şartların daha da zorlaşabildiğini ifade eden Uzman Klinik Psikolog Aynur Sayım, “Organ kaybı ,eksikliği gibi fiziksel engel, diyabet, tansiyon, kalp rahatsızlıkları, psikiyatrik ve nörolojik hastalıklar gibi fizyolojik ve genetik hastalıklar, zeka engeli, otizm, dikkat eksikliği hiperaktivite, konuşma bozuklukları, gelişim geriliği gibi psikiyatrik ve nörolojik hastalıklar; beslenme, hareket, sosyalleşme, özbakım becerileri konusundaki yaşam kısıtlılıkları, çocuğun kaygı ve öfke duygusu yaşamasına sebep olabiliyor. Depresyon gelişebiliyor” diye konuştu.
Sayım, öncelikle ebeveyn tutumlarının birinci derecede önemli olduğunu vurgulayarak “Çocuğun en çok ihtiyacı olan şey güvende olma duygusudur. Çocuk korunup kollandığını, ihtiyaçlarının karşılanacağını hissetmek istiyor. Bakımveren kişiyle güvenli bir bağlanma oluşturması gerekiyor. Yakın ilgi, şefkat, onlar tarafından dinlenmek, anlaşılmak istiyor. Ailenin yaşadığı güçlükler, tüm bu süreçlerin olumsuz etkilenmesine sebep olabiliyor. Çocuk bu düzeni bozan tehdit karşısında ne hissediyor? Korkuyor, hem kendi hem sevdikleri için kaygılanıyor, güvende hissetmiyor” dedi.
Tüm ailenin yaşadığı güçlük karşısında öncelikle çocuğun hastalığına veya yaşanılan duruma odaklanmaktansa gereksinimlerine ve neye ihtiyacı olduğuna odaklanıp bu alanda düzenlemeler yapmak gerektiğine dikkat çeken Aynur Sayım, “Aile bunu destek alarak yapabilir. Tüm hastalık ve kayıplarda birincil aşama, kabulün sağlanmasıdır. Hastalığın kabulunun sağlanması ilk çalışma olmalıdır” tavsiyesinde bulundu.
Siyasetcafe.com