Laleler!

Mürteza ÖZTÜRK

Yazın ortasında Gence çölünde

Çıkıblar yene de dize laleler

Yağışdan ıslanan yapraklarını

Seripler dereye düze laleler…

**

Azerbaycanlı Şair Telman Hacıyev’in bu türkü sözlerini yazarken yaşadığı duyguları tahmin etmek mümkün olsa da yaşamadan anlayabilmek mümkün değil.

Tabiatın güzelliğine olan övgü Azerbaycan edebiyatında önemli yer tutar. Ancak bu mısralar ne cennet Azerbaycan’ın doğal güzelliklerine, ne de Lalelere değil.

Bu mısralar bir hasretin, özlemin, umudun baskı altındaki tezahürüdür.

Türk Askerine duyulan sevginin kelimelere dökülüşüdür.

1918 yılında Rus-Ermeni-İngiliz ittifakı ile katliama maruz kalan Azerbaycan Türklerine yardıma giden Türk Askerlerinin Gence’ de ki görüntüsünü kelimelere böyle dökmüş şair.

Askerlerin başındaki fes ve onun püsküllerini lalelere benzeterek dile getirmiş.

Ermenilerin ve Bolşevik (Rus)’lerin Bakü’de ve Azerbaycan’ının diğer bölgelerinde masum sivil Türklere karşı başlattıkları katliamlardan dolayı Mehmet Emin Resulzade Osmanlı devletinden yardım talep etmiştir.

Harbiye Nazırı Enver Paşa’nın tamamen Müslümanlardan oluşturduğu NURİ PAŞA komutanındaki Kafkas İslam Ordusu Azerbaycan’a doğru harekâta başlamıştır. Ordu Dağıstan ve Azerbaycanlı milislerin de katılımıyla yirmi bin kişilik bir kuvvetle ilk defa Gence’ de Ermenilerle karşılaşmış, burada Ermenilerin silahları toplatılırken çıkan çatışmalardan sonra Gence Ermeni zulmünden kurtarılmıştır.

Şair bu duygularını Sovyet Emperyalizminin baskısı altında dile getirirken açıkça Türk Askeri diyemediği için, Gence ’deki Türk ordusunu “Laleler” diye tasvir etmiştir.

Ancak asıl Türk Ordu’sunu bekleyen Bakü’dür.

Meylim üzündeki qara xaldadir
Hicranin elaci ilk vusaldadir
Ne vaxtidir BAKÜ’nün gözü yoldadir
Bir qonaq gelesiz bize laleler...

Evet, Bakü’nün gözü yoldadır diyor şair. Bakü aziz misafirlerini bekler gibi Türk Askerlerini beklemektedir. Laleler diye adlandırdığı Türk Askerini, “Bir qonaq gelesiz bize laleler” mırrasıyla Bakü’ye qonaq “Misafir” olarak davet etmektedir.

Bakü’de Ermeni’ler ve Rus’lar İngiliz’lerinde desteği ile katliam yapmaktadır. Binlerce savunmasız masum Türk soykırıma tabi tutularak katledilmektedir.

Bu aslında bir haykırış, bir yardım çağrısıdır...

Gence ’den Bakü’ye hareket eden Nuri Paşa komutasındaki Kafkas İslam Ordusu yol üzerinde ki bölgeleri de Ermeni çetelerinden temizledikten sonra Bakü önlerine varmış ve 5 Ağustos 1918’de saat 04.25’de 1. Türk taarruzu başlamıştır.

5 Ağustos taarruzunda Türk Askerleri kahramanca savaşmalarına rağmen cephanelerinin tükenmesi yüzünden şehre girememiştir. Birinci taarruz sırasında şehir ’de korku ve panik başlamış, gayri Müslim halk gemilerle kaçmak için sahile akın etmiş, Türkler ’de heyecan ve özlem ile “Laleleri" misafir etmek için içeriden taarruza destek vermiştir. Bu taarruzda iki bin düşman askeri ölmüş, Türkler 39 şehit ve 444 yaralı vermiştir.

İkinci taarruzda mutlak şehri kurtarmayı amaçlayan Nuri Paşa Şark Orduları komutanlığından yardım istemiş ve gelen yeni kuvvetler 9 Eylül’de İslam ordusuna katılmıştır.

İkinci taarruz 8000 Osmanlı Askeri ve 6000 Azerbaycanlı milis kuvveti ile başlamış, yoğun topçu ateşi ile şehrin savunma hatları birer birer düşmüştür.

Nuri Paşa 14 Eylül akşamı verdiği emir ile 15 Eylül sabahı taarruza devam edilerek Şehrin tamamen kurtarılacağını bildirmiştir.

Sabaha karşı hücuma geçen Türk Ordusunun Kahraman askerleri Bakü’ye girmiştir artık.

Ermeni ve Rus birlikleri ise muharebe düzenini bozularak evlerde ve mahalle aralarında mevzilenmiştir.

Bakü’nün savunulması için büyük ümit beslenen İngilizlerin 39. Tugayı ise, Türk Ordusunun kararlılığı karşısında Şehri savunamayacağını anlamış ve bir gece önce gemilere binerek şehirden kaçmıştır.

İkinci taarruzda ise 1055 şehit ve yaralımız olmuştur.

15 Eylül saat 10,30’da Türk Ordu’sunun karargâhında aşağıdaki maddeleri içeren antlaşma imzalanarak Bakü teslim alınmıştır.

1-Bakü kayıtsız şartsız derhal teslim edilecektir.

2-Şehri savunan Askerler teslim olacaktır.

3-Her türlü silah ve cephane ile Devlet malı eşya ve binalar teslim edilecektir.

Artık Bakü’nün gözü yolda değildir. Bakü’nün qonaqı “Misafiri” gelmiştir.

Xeyalimdan neler gelib ne kecer
Yaz geler ellere durnalar kocer
Bulaqlar simovar ag dasdan ceker
Benzeyir cemende koze laleler..

Şair ’in hayalinden geçenler gerçekleşmiştir.

Savaşın bitiminden sonra Enver Paşa:

"Allah'ın yardımı ile Bakü şehri 30 saatlik şiddetli muharebeden sonra, 15 Eylül 1334'te(1918) saat 9 sularında zapt edilmiştir." sözleri ile galibiyeti ifade etmiştir.

Bakü Türk yurdu olmuştur, ardan geçen sıkıntılı yıllardan sonra şimdi de Türk Yurdu’dur ve ebediyete kadar Türk yurdu kalacaktır.

Atatürk’ünde ifade ettiği gibi: AZERBAYCAN’IN SEVİNCİ SEVİNCİMİZ, KEDERİ KEDERİMİZDİR…

Bakü’nün kurtarılışının yıldönümünde bütün şehitlerimizi Rahmetle anıyor, Aziz hatıralarının önünde saygı ile eğiliyorum...

13.09.2012

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.