Malumunuz CORONA SALGINI Dünya’yı kasıp kavururken Türkiye’de ilk can kaybı 17 Mart’ta yaşandığı günden bu yana “Süreci çok iyi yönetiyoruz”…
E tabii koskoca Cumhurbaşkanımızdan,muhteşem Sağlık Bakanımızdan daha iyi mi bileceğiz biz süreci nasıl yönetip yönetemediğimizi, onlar “Çok iyi yönetiyoruz” diyorlarsa vardır elbet bir bildikleri…
Yalnız işte biz de gariban, salak vatandaşlar olarak hani IQ’muz bu “muhterem muhteşem” yöneticilerimizi anlama kapasitesine sahip olmadığı için bazı hususları bir türlü anlayamıyoruz.
***
Şimdi bu süreci ”çok iyi yönetirken” devlet yöneticilerimiz “Ekonomik istikrar kalkanı” ile vatandaşa destek vereceklerini söylediler…
İşin aslının “Bankaya git,kredi al, borçlan” demek olduğu ortaya çıktı…
“E hadi borçlanalım” dedi vatandaş bankalar kredileri vermedi…
“Bari borçları ötele” dedi vatandaş “fırsat bu fırsattır” deyip üzerine faizi bindirip kredi ertelemesi yaptılar gariban vatandaşa…
Bankalar krediyi vermedi, vatandaş kabustan uyanamadı ama tabii vatandaş önemli değil biz milletçe “Milli Damadımız” Berat Bey’e üzüldük…
Zira kendisi çok “üzüldü”…
***
Çok harikaydık,uçuyorduk kaçıyorduk bu sağlık kitleri,maskeler,sağlık ekipmanları konusunda mesela…
O kadar iyiydik ki bolluktan neremize takacağımızı şaşırmıştık maskeleri …
34 ülkeye Dünya’da karaborsaya düşmüş maskeleri “Hibe ediyorduk”…
Ama vatandaşa maske dağıtmayı beceremedik bir türlü…
“Bedava dağıtılacak dedi” büyüklerimiz,sonra karar değiştirdiler “para ile satılacak” dediler…
CHP’li belediyeler bedava dağıtmaya başlayınca maskeleri rahmetli Barış Manço’nun AYI şarkısında dediği gibi “Anında bir ters U dönüş” ile bedava dağıtıma döndüler topu da PTT’ye attılar ama bu kez de PTT’nin sistemi çöktü, bu kez “E-DEVLETTEN ALIN” dediler biz gariban ve maraba halka e-devletin kapısını açmayı unuttular…
En sonunda maskeler için kod göndermek gibi bir fikir icad ettiler…
Memleketin 3’te 2’si halka o “kodu” görebilmiş değil, “TELEFON KULLANMAYANA KOD NASIL GELECEK?” diye sorduksa da cevap alamadık, her halde dumanla haber verecekler kendileri…
***
Memlekette bıraktık biz gariban ve maraba vatandaşı,hastanelerde dahi maske ve sağlık kiti sıkıntısı varken Kuzey Irak’a,Barzani yönetimine 30 bin maske yolladı kendisini salgından bu yana Türkiye’de göremediğimiz Türk Kızılay’ı vasıtası ile “muhterem muhteşem” devlet büyüklerimiz…
Bir de baktık ki bizden sağlık kiti yardımı isteyen Barzani, bizim Mehmetçiğimizi şehit eden PKK uzantısı Suriye’deki DSG’ye on binlerce maske ve sağlık kiti yolladı.
DSG’nin komutanı ve Türkiye’nin “Terörist” olarak tanımladığı Mazlum Kobani “Cömert yardımları” dolayısı ile Barzani’ye teşekkür ederken biz olayın haberini yazdık ve “Bu terör örgütüne Barzani’nin gönderdiği maskeler bizden aldığı maskeler mi? “ diye sorduk…
Devletlü büyüklerimiz duymamayı tercih ettiler kulaklarının üzerine yattılar…
***
“Test sayımızı yükselttik” diye övündü Sağlık Bakanımız, muhteşem gidiyorduk, COVİD bizden korksundu…
Ama sokağa çıkma yasağı olan 2 günde nasıl 60 bin vatandaşa test yaptıklarını açıklayamadı sayın Sağlık Bakanı kendisine sorulduğu zaman boş bakan durumuna düştü…
İstatistiklerimiz de harikaydı zaten…
Mesela Türkiye olarak bir ilki başardık ve 5-13 Nisan arasında tam 8 gün boyunca CORONA VİRÜSÜ’nden toplam vefat eden sayısının toplam vak’a sayısına bölündüğünde ortaya çıkan yüzdeyi %2,1’e sabitlemeyi başardık…
Öyle muhteşem yönetiyorduk ki süreci matematik bile karşımızda diz çökmüştü…
Sağlık Bakanı mı? O bu soruya da “boş bakan olarak” sadece bakıyordu…
***
Muhteşem hükümetimiz 3 ay boyunca işten çıkartmayı yasaklarken,
patronlara “ÜCRETSİZ İZNE ÇIKARTMA” hakkını da araya “Sıkıştırıvermişti” ama olsundu biz millet olarak bize gece yarıları torba torba yasalarla nelerin “Sıkıştırılmasına” alışmamıştık ki bu bize dokunsundu…
Ama memleketin orasına burasına küfür etmeyi pek seven,Londra’da sokak alıp,milyonluk evlerde oturan,Dünya’nın devletten en fazla ihale alan şirketleri listesinde her daim en tepeye oynayan Mehmet Cengiz daha dün 128 işçisini kapıya koyarken bu yasanın bazı “Havuz sevdalısı küfürbazlara” işlemediğini, bu arkadaşların kanundan yasadan muaf olduklarını da öğrenmiş oluyorduk…
***
O kadar muhteşem yönetiyorduk ki bu mücadele sürecini, sağlıkta bir “Rönesans” yaşanıyordu…
E sağlıkta Rönesans yaşanır da ihalelerde Rönesans yaşanmaz mıydı?
Bir yandan çıkıp milletine seslenen Cumhurbaşkanımız “Hastanemiz de yeterli ,yatak sayımız da yeterli” diye ballandıra ballandıra anlatıyordu bu harika tablomuzu ama aynı konuşmanın içerisinde 2 “SAHRA HASTANESİ” kurulacağını söylüyordu…
Tabii biz salak ve IQ seviyesi yetersiz olduğumuz için anlayamıyorduk “Madem hastane sayısı,yatak sayısı bu kadar yeterli de neden bir sahra hastanesi kurulur?” diye lakin bu konuşmanın hemen 1 gün sonrasında SAHRA HASTANESİ ihalesinin son dönemde piyasada mali açıdan zorda olduğu kulaktan kulağa yayılan ve Külliye’den Şehir Hastanelerine kadar her bir ihalenin gediklisi olan yandaş RÖNESANS’a verildiğini duyunca milletçe RÖNESANS’ın “Aydınlanması” yüzümüze vuruyordu…
E bu arada SAHRA HASTANELERİ için belirlenen yerlerden birisi Atatürk Havalimanı’nın tanesi 1 milyar dolar olan pistleriydi ve o pistler bir daha kullanılamaz hale getiriliyordu sanki yapacak başka yer bulunamamış gibi ama önemli miyidi?
Ne yani sağlıktaki “Rönesansımız” yarım mı kalsındı?
Zaten bunları söyleyenler de hep “Nifakçıydı” “Dış güçlerin” maşasıydı…
***
Bu illet CORONA memleketin üzerine karabasan gibi çöküp can üstüne can almaya başladığından beri bir taraflarımızı yırtıyorduk “Sokağa çıkma yasağı ilan edilsin tüm ülkede” diye ama tabii duyan olmuyordu, nasıl duyacaklardı zira Hazine tıngırdıyordu boş teneke misali…
Ama en sonunda Türkiye olarak bir ilki daha başarıyor ve Dünya’da “Sokağa çıkma yasağı ilan edip memlekette evdeki tüm vatandaşları sokağa döken ilk ülke “ olarak tarihe geçiyorduk…
Ne de güzel yönetiyorduk süreci, bi de üzerine “İstifa ettim,yok kabul etmedim” temalı seyr-i temaşa ile Süleyman Soylu beyefendi hazretlerinin bozulan imajını düzeltiyor, “mağdur ve mağrur” bir siyasetçi yaratıyorduk 24 saat içerisinde…
Ha sokağa dökülen yüz binlerce kişi de zaten önemli sayılmazdı…
E tabii sayın İçişleri Bakanımızdan iyi bilecek değildik ya kendileri “250 BİN KİŞİ KADAR SOKAĞA ÇIKTI,ÇOK ÖNEMLİ DEĞİL” demişti…
Şimdi sakın “Ama bir kişi bilmem kaç kişiye virüs bulaştırabiliyor o gece dışarı çıkanlar Allah bilir farkında olmadan kaç kişiye bulaştırdılar virüsü” falan demeyin böyle muhteşem bir mücadelede “Atılan da yenilen de yumruğun hesabı sorulmaz” zira,oturun oturduğunuz yerde bozgunculuk yapmayın…
***
Tüm Dünya’da devletler vatandaşlarına destek paketleri açıklıyorlar, yüz milyarlarca Eurolar,Dolarlar havada uçuşuyordu ama onlar işi bilmiyordu,”Onlar kendi kendilerine yetemiyorlardı”…
Ama “Biz bize yeterdik” ve Cumhurbaşkanımız çıktı millet yardım paketi ile nakit para desteği beklerken, “Hadi kampanya başlatıyorum yüklenin SMS’lere” dedi ali cenaplık yaptı 7 aylık maaşını da kendisi bağışladı…
Devlet “Pamuk eller cebe” deyince, devlet kurumları personellerine gönüllü bağış(!) için “Fiyat tarifeli” bağış listesi gönderdi… Hani “Sıkıysa verme” modeli olandan…
Büyük yandaşlar da milyon milyon bağış yapmaya başladılar kampanyaya, önce sandık ki aldıkları bunca ihalenin vefasını gösteriyorlar ama dedik ya biz de IQ yetersiz…
Sonra ortaya çıktı ki bu kampanyaya yapılan bağışlar vergiden düşülüyormuş, bu yandaşlar aslında “Bağış” adı altında vergiden düşeceklermiş bu paraları…
Ama olsundu biz gariban vatandaşın da kolonyası ve sabır ile duası vardı…
***
Velhasılı kelam, ez-cümle muhteşem yönetiyoruz süreci,biz bize yetiyoruz, Avrupa’sı Çin’i hatta Amerika’sı memleketimizi kıskanmakta…
Oturun oturduğunuz yerde maskenizi,kolonyanızı bekleyin sabredin ve dua edin, fesatlık yapmayın…
Zaten dedik ya yazımızın başında biz gariban ve IQ’su düşük marabalar olarak anlamayız anlayamıyoruz da bu yüksek seviyeli muhteşem yönetimden…
Ama dedik ya koca Cumhurbaşkanımızdan,muhteşem Sağlık Bakanımızdan iyi mi bileceğiz? Bilemeyeceğiz tabii ki…
Onlar ve “Crem de la crem” tabaka bu mücadeleyi anlıyor ya yeter…
Biz mi? Biz anlamasak da olur, biz güzel ölürüz,fıtratımızda var zira…
E boşuna demiyorlar “Biz bize yeteriz”…