Ülkücülük üzerine söz söylemeye, insanlara ülkücülük tarifi yapmaya, ülkücülere "nasıl ülkücü olunuru" anlatmaya etkin ve yetkin bir kişi olarak görmüyorum kendimi.
Evet; şahsi olarak Ülkü Ocaklarında yetişmiş, hemhal olmuş, dostluk ve düşmanlıklar kazanmış, kendi kendime övünebilecek kadar mazim olan bir Türk Milliyetçisiyim.
MHP’liyim. Ülkücüyüm. Bu kimliğimle gurur duyuyorum. Taze bir fidan iken girdiğim bu yolda bugün 53 yaşıma geldim. Geldiğim bu noktada geçmişin tecrübelerinden bana kalan Türklüğüm ve İslamlığımdır. Birisi yaradılışım diğeri tercihimdir.
Bu tercihlerle dünyadaki 7 milyarı aşkın insandan sadece birisiyim.
Aşkın ve cevval gençliğimi verdiğim bu yolda, tüm sevgim ve samimiyetimle hala bir öğrenci olarak son nefesime doğru yürüyorum.
Bugün Türk ve özellikle İslam dünyası; geri kalmışlığın yarattığı ezikliğin içinde kaybolmuş kendi engizisyonunun karanlığına hızlıca savruluyor.
Bunu görmek ve yaşamaktan büyük bir hicap duyduğum gerçektir.
Türlü küresel oyunların içerisinde, yitmiş bir cihan devletinden arda kalana taze Cumhuriyet fidanımız yaşatmak, büyütmek, ileri götürmek isteyen yüce gönüllü, büyük umutlu, inançlı ve kararlı insanlarımızla aynı safta anılmaktır muradım.
Bunun için, ne ülkücülüğümü, ne partimi dolayısıyla ne de kendimi kutsamak isterim.
Kafaların karmakarışık olduğu, içeriden ve dışarıdan her türlü melanetin tüm boyutlarıyla kabus gibi çöktüğü şu çetin günlerde, ülkemin yurtsever, vatansever, aydınlık, gül yüzlü insanlarına sırtımı çevirmeden "kendi limanımdan" dünyaya bakmak benim için en doğru tercih olarak gözüküyor.
Benim limanım MHP’dir.
Başındaki insan da, benim de bazen dahil olduğum tüm eleştirilere rağmen siyaseti bugün en doğru okuyan, en doğru hamleleri yapan, her geçen gün ferasetine bir kez daha şahit olduğum Devlet Bahçeli’dir.
Çok net görülüyor ki, O’nun MHP’deki liderliği sadece ülkücülerin ve Türk Milliyetçilerinin değil, aynı zamanda, candan aziz bildiğimiz ülkemizin hakiki sigortasıdır. Allah kendisine sağlıklı ve uzun ömür versin. Memleket olarak buna çok ihtiyacımız var.
Bu satırları yazarken, epey bir ülküdaşımın ve okuyucumun Devlet Bahçeli Bey’e güzelleme yaptığımı zannedeceklerine eminim.
Halbuki, kazın ayağı öyle değil.
Yüce Türk Milleti’nin sıradan bir evladı olarak, Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk gibi yani bir TÜRK gibi düşünme uğraşındayım. O’nun önderliği her Türk evladının biricik ışığıdır.
Cihana söyleyecek daha çok sözümüz var; fakat, bu sözleri söylemek için üç boyutlu düşünmek, ülkeyi ve dünyayı iyi okumak, her türlü fitneden ve ayrılıktan uzak durmak, bunun temellerini atacak hal ve hareketlerden kaçınmak gerektiğine inanıyorum.
Ülkemize çökmek için fırsat kollayan, “2019’da Türkiye kan gölüne dönecek” kehanetlerinde bulunan gamlı baykuşların, akbabaların 15 Temmuz’da olduğu gibi kurduğu tuzakları görmek ve tarihin çöplüğüne gömmek için her daim açık bir şuur ve dimağ içerisinde olmalıyız.
Türkiye’nin çetin şartları bunu zorunlu kılmakta.
Siyasetin kirli delhizlerinden üç beş paye almak uğruna, birileriyle araya adamlar sokarak, “onun işini ben bitiririm” görüşmeleri yapıp, sonra meydanlara dönüp millete, ülkücülere, Türk Milliyetçilerine, “MHP içinde mücadele ediyoruz” zırvalarıyla “dava” satmak çok büyük pespayeliktir. Çok gerekirse tek tek ifşa da ederim.
Tüm kalbimle inanıyorum ki, Ülkücülerin, Türk Milliyetçilerinin yeri bugün belki de hiç olmadığı kadar elzem bir şekilde MHP’dir ve Lideri de Devlet Bahçeli’dir.
“Ülkü devi” tafralarıyla safları ayrıştıran, içeriden dışarıya meyyal veren, görünce el öpen, arkasını dönünce öptüğü ele tüküren “abi”, “başkan” görünümlü kolpacılara itibar etmeyin, safları sıklaştırın.
Lidere inanın ki, gücü artsın.
Lidere güvenin ki, hedefe ulaşsın.
Güçlü MHP, güçlü ve güvenilir Türkiye’dir.
Güçlü Türkiye; Türklüğe, İslamlığa, bölgemize ve tüm insanlığa umut demektir.
UMUDUNUZU ASLA KAYBETMEYİN.
SİZ VARSANIZ, BİRSENİZ, ASLA YENİLMEZSİNİZ.
Hakan Sönmez
Siyasetcafe.com
Genel Yayın Yönetmeni