KKTC Cumhurbaşkanı Talan, Kıbrıs konferansında masaya getireceği konuları anlattı
BM öncülüğünde Kıbrıs Konferansı başlıyor. KKTC Cumhurbaşkanı Tatar, “Türk tarafının haksızlığa uğradığı ortadadır, Biz şimdi Türkiye’nin de desteğiyle haklarımızı haykırıyoruz. Cenevre’ye bunun için gidiyoruz” dedi.
Gözler bugün Birleşmiş Milletler (BM) arabuluculuğunda Kıbrıs’taki taraflar ve garantör ülkelerin katılımıyla Cenevre’de başlayacak görüşmelerde. Üç gün sürecek Kıbrıs Konferansı bir süredir Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) ve Ankara tarafından dile getirilen “federasyon değil, iki devletli çözüm” vurgusunun bu kez çok taraflı görüşme masasına getirilmesi açısından önemli. Toplantı, tarafların yakın gelecekte Kıbrıs meselesine kalıcı çözüm bulunabilmesi amacıyla müzakere edebilecekleri “ortak bir zeminin” olup olmadığı yönünden bir nabız yoklaması olarak da değerlendiriliyor.
Cenevre maratonu öncesinde KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Cumhuriyet’e değerlendirmelerde bulundu. Bir anlaşmanın olması için iki tarafın da onay vermesi gerektiğine işaret eden Tatar, Cenevre’de Türk tarafının haklarını yineleyeceklerini belirtti. Egemenliğe dayalı, eşit iki devletli çözüm yönündeki tutumlarını toplantılarda belirteceklerini kaydetti. “Gideceğiz, görüşeceğiz ama geri adım atmayız” mesajı verdi.
‘SON ŞANS DENİLMİŞTİ’
Cumhuriyet'ten Mine Esen'in haberine göre, artık federasyon temelinde bir anlaşmadan sonuç alınamayacağını yineleyerek, Kıbrıs Rum tarafının AB’den aldığı hakları istismar ederek, Kıbrıslı Türklerle ne yetkiyi ne de zenginlikleri paylaşma niyetinde olduğunu söyledi. Tatar, federasyon temelli bir anlaşma için Türkiye ile birlikte neredeyse 1977’den beri bir uğraş verildiğini kaydetti. Zaman içinde, 2004’teki Annan Planı da dahil, 8 plana Kıbrıslı Türklerin evet, Rumlardan ise hayır geldiğini söyleyen Tatar, “2017’deki Crans Montana görüşmelerinde de ‘bakın bu son şans, sonuç alınamazsa yeni bir yol izlenecek’ denildi, ancak tüm bu süreçte yol alınamadı” diye konuştu. “Biz Kıbrıs Türk tarafı olarak Türkiye ile uyum içerisindeyiz. Benim cumhurbaşkanlığını kazanmamla da yeni bir dönem, yeni bir sayfa açılmıştır” ifadesini kullandı.
Tatar, “Biz Kıbrıs Türklerinin var olan egemenliğinin artık kabul edilmesi gerektiğini söylüyoruz. Türk tarafının haksızlığa uğradığı ortadadır. Biz şimdi Türkiye’nin de desteğiyle haklarımızı haykırıyoruz. Cenevre’ye onun için gidiyoruz. Artık bu statükonun değişmesi gerektiğini, büyük bir haksızlık yapılmakta olduğunu söylüyoruz. Aslında haklarımıza bir gasptır bu” dedi.
Ankara ile ilişkilere de işaret eden Tatar, garantör ülke olarak Türkiye’nin de taraf olduğuna değindi. Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin AB’ye alınmasıyla Türkiye’ye de büyük bir haksızlık yapıldığını söyledi. Yunanistan’ın da AB üyesi olmasına atıf yaptı. Türkiye’nin ise birlik üyesi olmamasının dengesizlik yarattığını kaydetti. Tatar, Kıbrıs Rum tarafının AB’den aldığı hakları istismar ederek, Kıbrıslı Türklerle ne yetkiyi ne de zenginlikleri paylaşma niyetinde olmadığını söyledi.
‘TÜRKİYE’Yİ DIŞLAMIŞ OLURLAR’
KKTC Cumhurbaşkanı şu görüşlerini dile getirdi: “Dolayısıyla biz var olan egemenliğimizi kazanabilirsek Türkiye’yle de her türlü ilişkiye girebiliriz, savunma, garanti gibi. Kıbrıs’taki Türk varlığının güvenliğini o şekilde korumuş olacağız. Aksi takdirde bu federasyon dedikleri tek egemenlik, iki eyalet devletçik sistemiyle zaman içinde AB’nin orada hâkimiyeti genişleyecek. Böylelikle hem Kıbrıs’tan Türkiye’yi çıkarmış olacaklar hem de Kıbrıs Türkleri zafiyete düşecek. O yüzden mesele önemlidir. Doğu Akdeniz’deki gelişmeler bakımından da mühimdir.”
GÖZLER LONDRA’DA
Tatar, önceki gün bir İngiliz gazetesinde çıkan Kıbrıs’ta Türkiye, Yunanistan’la birlikte garantör ülke olan İngiltere’de hükümet içinde KKTC’nin tanınmasına yönelik görüşlerin olduğu yönündeki iddialara, İngiltere ile temasa ilişkin sorumuz üzerine de şu değerlendirmeyi yaptı: “Elbette konuşuluyor. Tarihsel olarak da İngiltere, Kıbrıs meselesini en iyi bilen ülkelerdendir. Annan Planı döneminde İngiltere Dışişleri Bakanı Jack Straw, Türk tarafının bütün iyi niyetine rağmen karşılığını veremediler. Kıbrıslı Türklere yapılan haksızlık demiştir. Kıbrıs’ın çıkarlarının korunması için iki devlet şarttır, çözüm böyle olabilir vurgusu yapmıştır, Rumların AB’ye alınması hataydı demiştir. Yalnız değildi de, başka İngilizler de benzer görüşler dile getirmişlerdi. Şimdi Johnson hükümeti içinde de Kıbrıs Türkünün egemenliğini tanıyan, o zihniyette olanlar vardır. Biz bunu biliyoruz. Ama resmi söylemde İngiltere aynı noktadır. Ancak kaynayan kazandan bir şeylerin değişmekte olduğunu görüyoruz. Rumlar da tabii kendi girişimlerini yapacaklar ama bizim arkamızda da Türkiye Cumhuriyeti var. Hem anavatandır hem garantördür hem de Kıbrıs’a 40 mil uzaktadır. Yunanistan 600 mil, Avrupa daha da uzaktadır. Bu coğrafyayı, konumu düşündüğünüzde Türkiye’nin burnunun dibinde olan bir adada olması gerekmektedir”.
İngiltere’nin AB’den ayrılmış olmasına işaret eden Tatar, Türkiye ile ilişkilerinin de iyi olduğuna değindi, ayrıca İngiltere’de yaşayan çok sayıda Kıbrıs asıllı Türkün, Türkiye’den gidenlerin son yıllarda KKTC’nin tutumunu anlatma konusunda etkinliklerini artırdıklarına atıf yaptı. “Tüm bunlar son yıllarda İngiltere’de bize karşı sempati oluşmuştur” dedi.
CENEVRE ÖNCESİ ANKARA
KKTC ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ile garantör ülkeler Türkiye, Yunanistan ve İngiltere’nin de katılımıyla düzenlenecek 5+BM formatındaki Kıbrıs konulu gayri resmi toplantı bugün İsviçre’nin Cenevre kentinde başlıyor. Görüşmeler öncesinde KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar dün Ankara’da temaslarda bulundu. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile bir araya geldi. Cenevre görüşmelerine KKTC heyetiyle birlikte, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu da katılacak. Türkiye, geçen yıl ilk kez “Kıbrıs’ta tek çözüm iki devletli çözümdür” açıklamasıyla artık federasyon temelinde çözümün sonuç vermeyeceğini dile getirmişti. Ancak BM arabuluculuğunda yapılan görüşmeler iki kesimli federasyon temelinde yapıldığı için Cenevre’deki görüşmelerden bir sonuç çıkması beklenmiyor. Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Kesimi federasyon temelindeki görüşmelerin sürmesi gerektiği görüşünü savunuyor.
Siyasetcafe.com