KIRMIZI BAŞLIKLI KIZ!
Herkes bilir ki; benim şahıslarla, partilerle işim olmaz.
Benim sistemlerle, zihniyetlerle derdim vardır.
Derdim ülkem, hedefim de elbette ki ülkemi yönetenlerdir.
Bu yüzden gün gelir AKP`yi yaptığı güzel bir şeyden dolayı beğenirim, gün gelir MHP`yi hatalarından dolayı eleştiririm, gün gelir CHP`ye bile aferin derim…
Bunun tek sebebi vardır; ortak akla göre hareket etme.
Yani doğruya doğru, eğriye eğri demek bir erdemdir.
Biz de görebildiğimiz ölçüde, aklımızın ve vicdanımızın terazisinde bu erdemi korumaya çalışıyoruz.
Sonuç: İnsanız hata bize de mahsus ve amacımız en az hataya ulaşmaktır.
Şimdi ülkemin terörle olan sorunu karşısında şunun altının çok net ve sert bir şekilde çiziyorum!
Türkiye`de terörün bu derece tehdit haline gelmesi, vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünün bu derece acı acı baskı altında olmasının tek sebebi vardır, `ÇÖZÜM PLANI` denen o aldatmaca.
O planın bugün geldiği noktada her gün bir çocuk yetim, bir kadın dul kalmaktadır.
Sorarım, siz babası öldürülürken kundakta olan bir çocuğa 20 yıl sonra “Çözüm Planı” denen şeyi nasıl anlatacaksınız?
Defalarca yazdım, defalarca ikaz ettim.
İktidar yanlılarına göre `AKP düşmanı` ilan edildim, hain kimliklilere göre `Irkçı.`
Ve üzülerek söylemeliyim ki, maalesef ne dediysem o çıktı.
Dün, `paralel` dedikleri kitleyle kol kola, göz göze hukuku hiçe sayarak `darbe` önlediklerini iddia edenler bugün kendileri dışında herkesi `paralelci` saymaktadırlar.
Gerekçeleri, `kandırıldık`
Dün, `Habur` rezaleti, `olso` ihaneti, `Çözümü planı` cehaleti ile devleti yok oluşunu gözlerimizin önüne serenler, bugün devletin kurtarıcısı konuma sokmuşlardır.
Savunmaları `kandırıldık`
Hani `kandırılmayalım` diye bize küçüklen bir masal anlatırlardı.
“Bir varmış, bir yokmuş.” diye başlayan masallardan.
Neydi o masal?
`Kırmızı Başlıklı Kız`
Hikâyeyi herkes bilir.
Babaannesine yemek götüren ve kurdun tuzağına düşen kızın hikâyesidir.
Sonuçta bir avcı gelip kurdun karnını yararak kurtardığı kızın hikâyesi.
Detaylarını anlatmaya gerek yok.
Ama hikâyenin şurası özelikle bugün elini sıktıkları teröristlere karşı hayretler içerisinde kalanlara karşı bir ders niteliğindedir.
Hatırlayın!
Kırmızı başlıklı kız babaannesi sandığı Kurt`la karşılaşınca şu diyalog geçiyordu;
“Kolların neden bu kadar büyük Büyükanne?”
“Seni daha iyi kucaklamak için!”
“Kulakların neden büyük, peki?”
“Seni daha iyi duyabilmek için!”
“Gözlerin neden kocaman, peki?”
“Seni daha iyi görebilmek için,”
“Dişlerin neden sivri peki?”
“Seni daha iyi yiyebilmek için,”
Şimdi teröristlerle masaya oturanların karşılıklı geldiği durum aynen budur.
Yani `Çözüm Planı` denen şeyi beraber yürütenler, işleri bitince yukarıdaki cümleleri karşılıklı birbirlerine kurmaya başlamışlardır.
Yukarıdaki diyalogdan sonra ne mi olmuştu?
Kurt daha fazla kendine engel olamamış ve gerçek niyetini ortaya çıkarmış ve kızcağızı orada yemişti.
Hikâye buya bir avcı gelip dişlerini bile değdirmeden kızı yiyen, yutan Kurt`un karnını yararak kızı kurtarmıştır.
Şimdi her iki tarafta `kırmızı başlıklı kız aslında benim` diyor.
Ve kendilerini kurtarsın diye avcıya yani halka-seçmene durumu izah etmeye çalışıyor.
Ben bu durumu yuttum mu?
Hayır.
Tamam, ben de inanıyorum; Hükümet bir risk aldı ve olaya iyi niyetle yaklaştı, ama PKK sonunda gerçek yüzünü ortaya koydu…
Bu durumun devlet yönetiminde karşılığına zafiyet denir.
İyide devlet yönetiminde zafiyet, intiharla eş değer değil midir?
Bunun sonucunu da 1 Kasım`dan sonra göreceğiz.
Yinede tüm bu eleştirilerim rağmen hükümetin ciddi anlamda yürütürse a`dan z`ye terörle olan mücadelesin de sonuna kadar yanındayım.
Yeter ki; `paralel yapı` dedikleri oluşuma karşı verdiklerini mücadelenin aynısını terör örgütlerine karşıda versinler.
Örneğin bir sabah kalktığımda; birkaç şirketin, kurum kuruluşun, bürokratın, devlet görevlisinin ve milletvekillerinin teröre yardım ve yataklıktan, güney doğuda paralel bir devlet kurma girişiminden` tutuklandıklarını ceza aldıklarını görmek istiyorum.
Ve yine bir sabah uyandığımda inlerine girilmiş, kelleri alınmış bahoz Erdalları, karayılanları tv ekranlarında görmek istiyorum…
1 Kasım`da sandığa gidecek cılız bir seçmen olarak, çok şey mi istiyorum?