Türk Konseyi Devlet Başkanları Zirvesi, geçen sen Nisan ayında Kazakistan’ın ev sahipliğinde, çevrimiçi ortamda yapılmıştı...
Zirveye asil üyeler Kazakistan, Türkiye, Azerbaycan, Kırgızistan ve Özbekistan’la birlikte, gözlemci üyeler Macaristan ve Türkmenistan da katılmıştı.
Zirvede, Kazakistan Kurucu Cumhurbaşkanı, Türk Konseyi Onursal Başkanı Nursultan Nazarbayev, dil ve alfabe birliği konusunda sıkça belirttiği düşüncelerini, bir kez daha gündeme getirdi. İnsani, kültürel gelişim yanında, işbirliğini derinleştirmek için de Latin alfabesi kullanmanın önemine değindi. Karşılıklı ticaretin ve yatırımların altını çizerek hedef belirlenmişti.
Hatırlayın!
Türk Konseyi veya Türk Keneşi denen Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Konseyi, 2009’da kurulmuştu ve şimdiki halde Türk dünyasının çatı yapısı durumundadır.
Bir zamanlar hayalini bile kurmanın yasak olduğu Türk Birliği bugün Türk Keneşi ile adım adım somut verilerle ilerlemektedir.
Bu birlik Türk Dünyası için önemi ve özelliğinin yanında, Avrasya coğrafyası açısından da önemlidir.
Çünkü Avrasya; jeopolitik, stratejik, ekonomik açıdan dünyanın en önemli bölgesi.
Sert bir mücadele alanı. Emperyalizmin hedefi. Son yıllarda dünya siyasetinin ağırlık merkezi Batı’dan Doğu’ya, Atlantik’ten Avrasya’ya, Pasifik’e kayıyor. Avrasya özelinde de Türk Cumhuriyetleri’nin özel, önemli, özgün bir konumu var.
İşte Türk Keneşi bu açıdan bölgede devreye girdi ve ilerlemeye başladı.
Bu durum elbette ki başta Rusya ve İran olmak üzere Çin’e kadar bölgenin sömürü devletlerini rahatsız etti.
Zira yıllarca hakları gasp edilen, zenginlik kaynakları kullanılan Türk Milletinin Devletleri artık kendi güçlerinin farkına varmakta ve geç kalınmış kucaklaşma gerçekleşmekteye başladılar.
Türk dünyası; bu birliği sağlarsa, Avrasya’da etkili olmasının , ağırlık merkezi oluşturmasının önüne geçilemez.
Şimdi ben buraya kadar TÜRK KENEŞİ olayına neden değindim diyeceksiniz?
Şundan!
Kırgızistan ile Tacikistan arasında başlayan gerilime bir de bu açıdan bakın!
Yani kamuoyuna düşen şekli ile; Kırgızistan Tacikistan arasındaki gerilim öyle su kavgası denilecek kadar basit değil.
Zira iki ülkenin bulunduğu coğrafi şartlara ve demografik yapıklarına bölgede güç dengelerinin savaşı ortaya çıkıyor.
İki ülke arasında başlayan savaşta gelen haberlere göre Kırgızistan ağır kayıplar vermektedir.
Kırgızistan ve Tacikistan’ı askeri ve sosyolojik açıdan karşılaştırırsak bunun sebebini göreceğiz.
Askeri açıdan;-
-Kırgızistan’ın bugün 7 hava aracı olmasına rağmen Taciklerin 25 hava aracı vardır.
-Kırgızistan’ın 7 helikopteri vardır bun sadece ikisi savaş helikopteri, Taciklerin ise 6 savaş olmak üzere 20 helikopteri vardır.
-Kırgızistan’ın 150 tankına rağmen Taciklerin 253 tankı vardır.
-Kırgızistan’ın savunma bütçesi 20 milyon dolar, Tacviklerin ise 79 milyon dolardır...yani neredeyse 4 katıdır.
Coğrafi ve demografik yapı;
Kırgızistan ile Tacikistan arasında 990 km bir sınır mevcuttur. Bu küçümsenmeyecek bir rakamdır.
Tacikler Türk değil, İranlı bir ulustur.
Onlar İran dili olan Tacikçe konuşurlar. Fars dillerine mensup olan Tacikçe, günümüz Farsçası gibidir. Sadece Farsça konuşmuyorlar. Aynı zamanda "farsça" düşünüyorlar. İran'ın çok-çok büyük etkisi altındalar. İran'ın Orta Asya çıkarlarında tamamen üst rolü oynayan Tacikistan İran için oldukça önemli.
Kırgızistan ise bizim için oldukça önemli bir yer. Atalarımızın Yurdu. Kökümüz, dinimiz, dilimiz, kültürümüz, kanımız ve canımız bir ülke.
AMMA!...
ABD en büyük Büyükelçiliklerinden biri bu ülkede. Yüzlerle diplomat üniformalı askeri personeli var. Çin-ABD ilişkileri için askeri üst oluşturmuş. Bir diğer taraftan ise Rusya bu ülkede Çin ile arasına siper için farklı askeri stratejiler kullanmakta. ABD ve Rusya'ya karşı da Çin, Kırgızistan'ı işgal planlarını hep açık ifade ediyor.
Kırgızistan'ın Çin'in Eximbank'ına yaklaşık 2 milyar 794 milyon dolarlık borcu var. Çin karşılığında Kırgızistan topraklarını istiyor.
Bir başka "çıban" daha var. FETÖ Kırgızistan'da hala oldukça etkili. Zaten şaşırmamak lazım. Nerede ABD varsa orada FETÖ’de var.
Görünen o ki, kardeş ülkemiz her yerden çembere alınmış durumdadır.
Tek beklentisi Türk Dünyasıdır.
Kırgızistan Türk Dünyası için oldukça önemli.
Biz orada var olmalıyız, biz orada güçlü olmalıyız.
Bu gücün gösterileceği diplomasi mekanizması ise Türk Keneşi’dir.
Yani Türk Dünyasının kalbi olan o bölgede bir sorun varsa bu sorunu çözen masanın en ağır topu Türk Keneşi olmalıdır.
Rusya- İran- Çin hattı bir taraftan, diğer taraftan bunlarla rekabet içinde ola ve bölgeyi sömüren ABD gerçeği bu bölgenin kaderini tayin edemez.
Sonuç olarak!
Kırgız ve Tacikler arasında çıkan olayların perde arkası TÜRK KENEŞİ’ne mesajdır.
Yani bu kavgayı tetikleyenler Türk Devletlerine diyorlar ki, “kardeş ülkeniz bu halde, hadi gücünüzü görelim”
Bu şekilde Türk Dünyasının uyanışının geldiği noktayı görecekler ve yeni hamlelere başlayacaklar.
TÜRK KENEŞİ bu sorunun çözümünde sınıfta kalmamalı.
Zira kalırsa KENEŞİN genişlemesi bir yana dursun, zayıflarda.
Bu savaş aynı zamanda bir psikolojik harp savaşıdır ve bölgeler dengesinin tayinidir.
Bedeli ne olursa olsun başta Türkiye ve Türk Dünyası bu sorumluluğu almalıdır ki, mutlaka alacaktır.
Bu arada bu sorumluluğu şu an en sert şekilde alan Kazakistan’a ayrıca teşekkürler.