KINAYANLAR VE KIÇINA KINA YAKANLAR!

Selçuk DÜZGÜN

KINAYANLAR VE KIÇINA KINA YAKANLAR!

 

Tamda Gelip Erdem`i anmak “Uyuyanlara Ağıt” adlı makalesinde şu satırlarını okuyordum “Derin bir uyku içindesiniz. Rahatsınız, huzurlusunuz, memnunsunuz! Olup bitenleri görememenin, uyandırılacağınızı düşünememenin keyfini sürüyorsunuz. Saadetinizin hep böyle devam etmesini, hiç uyandırılmamanızı isterdim.

 

Ama maalesef bir gün gelecek, siz de uyandırılacaksınız. Yazık ki o zaman, “Artık çok geç” olacak! Bir daha uyumak böyle dursun, yatak bile bulamayacaksınız.

O arada Ankara`da yine çok şiddetli bir terör eylemi oldu.

Kızılay meydanında tamda devletin beyinin olduğu yerde yapılan bu eylemin elbette sahibi PKK ve yandaşlarıydı.

Artık katil aramıyoruz.

Bundan sonraki süreç elbette bildiğimiz şekilde devam edecek, yani “kınama, kınama, kınama”

Biz kınadıkça, onlar kıçlarına kına yakmaya devam edecekler.

Yine de ben uyuyanlara mesaj olsun diye bazı hatırlatmaları, uyarıları, önerileri davulun tokmağı gibi kaleme alayım.

Yaşadığımız gündemden yola çıkarsak bizler bu eylemin muhatapları, parmak izlerini şöyle göstermektedirler;

1- Rusya haince intikam duygularını, teröristleri kullanarak yürütmektedir

 

2- TSK karşısında çaresiz kalan PKK`nın geçen gün birleştirdiği terör örgütlerinin haince ilk mesajıdır.

 

3-Doğuya sevk edilen askerlere karşı cevap niteliğinde haince bir misillemedir.

 

4-Egemen devletler “siz de Suriye gibi olacaksınız” mesajını vermeye devam etmektedirler.

 

Eylemin zamanlaması da manidardır!

 

Bilindiği üzere geçen ay Cumhurbaşkanı Azerbaycan`a bir ziyarette bulunacak ve iki ülke arasındaki stratejik işbirlikteliklerine imzalar atılacaktı.

 

Bu işbirliktelik özelikle TANAP projesi içindi.

 

Ankara`da benzeri bir eylem olmuştu ve Cumhurbaşkanının BAKÜ ziyaretlerini ertelemişti.

 

Cumhurbaşkanı 15 Mart`ta Bakü`ye geliyor, bu eyleminde bu açıdan zamanlaması çok manidardır.

Yani enerji sektörünün ağa babaları bizlere TANAP`ı yapmayın demektedirler

 

Sebep her ne olursa olsun, muhatapları her kim olursa olsun Türkiye`nin merkezine yapılan bu ikinci terör olayı ülkenin durumunu aynen şu cümlelerle özetlemektedir;

1- Türkiye`nin kuruluşunu engellemek için, 1923 öncesi emellerine ulaşamayan ülkedeki zararlı cemiyetler yine devreye girmiş ve ülkeyi kan, gözyaşı ve kaosa itmektedir.

 

 

2-Vatanın bölünmez bütünlüğü, milletin kardeşliği ve bağımsızlığı tehlikededir.

 

 

3-TBMM, üzerine düşen görevi yerine getirememektedir. Bu durum milletimizi umutsuzluğa itmektedir.

 

Yani ülke sıfır sorundan, sıfır güvenliğe hızla yol almaktadır.

 

Bu durumda aklımıza şu gerçeği getirmek zorundayız bizlerin gidecek yeri yoktur, bu vatanda oturmak ve belayı burada defetmek zorundayız.

 

Öyle ise Terörle mücadelede klasik taktiklerden mutlaka vaz geçilmeli ve en acımasız, en sert uygulamalara başlanmalıdır.

Bunun için;

1- Uluslararası alanda diplomatik tedbirler, gibi uygulanmalardan vaz geçip ulusların gözlerinin içine “yeter artık” deyip hakkımız olan sonucu göstermeliyiz.

2- İdari, hukuki, siyasi tedbirler gibi kamuoyu vicdanını ilgilendiren uygulanmalardan vaz geçip, intikam sonuçlarını milletin önüne koymalıyız

3-Eğitim, kültür  ve ekonomik alandaki tedbirler artık boş sohbetler…

 

“Vur, ölme öldür” ilkesini en iyi şekilde uygulamalıyız.

 

Terörün sadece silahlı unsurları değil, ideolojik ve siyasi uzantıları da adalet karşısına çıkarılmalı ve gerekirse yenide istiklal mahkemeleri kurulmalıdır.

Ve en önemlisi güvenlik göçlerine `kıpırdayanı vur emri` verilmelidir.

 

Teslim olanı acıma emri verilmelidir.

 

Kelleleri ser, millete göster emri verilmelidir.

 

Arkadaşının intikamını almadan geri dönme denmelidir.

 

Ve hiç kimse lanetleme yapmalıdır, elinden geleni yapmalıdır.


Son olarak;

İşin en kestirme yolu PKK`ya terör örgütü diyemeyen, “ama, fakat, lakin” gibi cümleler kuran, konuyu demokrasi, insan hakları, özgürlükler gibi değerlendiren herkes ama herkes terörle mücadele yasasından en ağır derece etkilenmelidir.

Gelip Erdem şöyle devam ediyordu” Memleketimizin bin bir davası var. Nizamımızı yıkmak isteyen düşman kuvvetler sayılamayacak kadar çok. Diken üzerindesiniz. Fakat dikenli bir yolda ayağınızı yaralamadan yürümenin mümkün olmayacağını unutuyorsunuz. Tehlikeyi görünce, korkulu bir rüya görmüşçesine, sırtınızı dönüyor, yeni ve eskisinden daha derin bir uykuya dalıyorsunuz.”

Kıçına kına yakanlara sözüm yok, kinim onlara bakidir ama sürekli kınayarak uyuyanlar için “yaşasın cehennem” diyorum.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.