Fransa’da 21 uzmanın hazırladığı resmi rapor, ‘deprem yaratacak’ iğrenç tarihi skandalı ortaya çıkardı. CIASE’nin - Kiliselerde Cinsel İstismar Bağımsız Komisyonu! - 2,5 yıllık sürede oluşturduğu dokümana göre Fransa’daki kiliselerde, 1950’den günümüze kadar 216 bin çocuğa cinsel istismarda bulunuldu. ‘Heyetin açıkladığı doküman, Fransa’da faaliyet gösteren Katolik din adamlarının isteği üzerine hazırlandı!’
Kurul Başkanı Jean-Marc Sauve’nin beyanına göre, pedofili zanlılarının sayısı 2.900 ile 3.200 kişi arasındaydı. Kurbanların soruşturmaya katılımının sağlanmasıyla rakam daha da yükselebilirdi. Tacizcilere rahipler, yardımcı din görevlileri ve kiliseye devam eden bazı kişiler de - Katolik Kilisesi’ne bağılı özel okulların ve kurumların çalışanları! - dâhildi. ‘Araştırma derinleştirilirse kurban sayısı 330 bine ulaşabilirdi.’ Kiliseler ve bağlaşık kuruluşlarında görülen cinsel şiddetin ‘sistematik olgu’ olduğu vurgulandı.
‘La Familia Grande’ - Büyük Aile! - adlı kitabın yazarı Camille Kouchner
- Rahipler Kurbanlarını Kilise Cemaatinden Seçiyordu… -
Raporda yer alan tespitlere göre vakaların yüzde 56’sı 1950 ile 1969 yılları arasında gerçekleşti. ‘Çocuk istismarcısı’ diye suçlanan rahip sayısı 2.000’i buluyordu. Açıklanan rakam, Fransa Katolik Kilisesi’nde görev yapan kadronun yüzde 2.8’ine karşılık geliyordu. Din adamlarının sebep olduğu cinsel taciz, ülke genelinde görülen dalganın yüzde 4’üne tekabül ediyordu.
Komisyon, 17 aylık ilk çalışma döneminde, 6.500 civarında mağdur ve ezgin yakınının tanıklığına başvurdu. Kilise, Adalet Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı ve basın yayın organlarının arşivlerini araştırdı. Olayların ekserisinde zaman aşımı söz konusuydu. Kimi failler hayatlarını yitirdiğinden haklarında soruşturma açılması mümkün değildi. Kilise(ler) bünyesinde yapılan - sözde resmi! - kovuşturmalar çok uzun süreçliydi ve şeffaflıktan yoksundu.
Rahipler, kurbanlarını cemaatlerinden, yakın ilişki tesis ettikleri aile çevrelerinden seçiyordu. Dini kurumların düzenlediği eğitim, spor ve tatil gibi sosyal faaliyetler, istismar vakaları için uygun ortam(lar)ı oluşturuyordu.
CIASE Başkanı ve Danıştay Eski Başkan Yardımcısı Jean-Marc Sauve, kurban sayısının vicdan(ları) yaralayıcı olduğunu, acilen harekete geçilmesi gerektiğini vurguladı. Paylaştığı bilgiye göre cinsel istismara uğrayan çocukların yüzde 80’e yakını erkekti. Yaşları da 10 ile 13 arasındaydı. Fransa’da tecavüz kurbanlarının haklarını savunan STK’lar, sorumluların adalet önüne çıkarılmasını, ‘caydırıcı, vicdanları rahatlatacak derecede ağırlaştırılmış cezalara çarptırılmalarını,’ talep etti. İstekler arasında, yaşayan mağdurlara, hayatını yitirenlerin ailelerine tazminat ödenmesi de vardı.
Kiliselerde Cinsel İstismar Bağımsız Komisyonu Başkanı Jean-Marc Sauve
- Komisyon, Fransız Katolik Kilisesi’nin İsteğiyle Kuruldu… -
Komisyon başkanı, - geçmişte! - Katolik Kilisesi’nin çocuk istismarı ile mücadelede istekli davranmadığını, gerekli tedbirleri almadığını da hatırlattı. Fransa Piskoposlar Konferansı Başkanı Eric de Moulins-Beaufort da endişelerini iletti. Raporun ortaya çıkardığı verileri ve sonuçları ‘korkutucu/korkunç’ diye yorumladı. Mağdur sayısının tahmin edilenden çok daha fazla çıktığını kaydetti. Utanç duyduğunu açıkladı. ‘Her bireyden ayrı ayrı özür dilemek istiyorum,’ dedi.
Fransa’da insanlık dışı taciz olaylarını ortaya çıkaran rapor, Katolik Kilisesi’nin talebiyle oluşturulan 22 kişilik komisyonca hazırlandı. 2017’de, haber konusu yapılan bir cinsel istismar skandalı ve yaşanılan gelişmeler üzerine kurul teşkil edildi. Çalışmaların ilk evresinde, zincirleme olaylarla karşılaşıldı. Tetkikler derinleştirilip tanıklar ve mağdurlar artınca, komisyonun mesai süresi uzadı. Hayatta kalan, kimliklerini açıklamaktan çekinmeyen 243 mağdur ile görüşüldü. Mülakatlara katılmayan 2.819 kıygından gelen mektuplar işleme konuldu.
Belirlenen somut 1,628 olay üzerinde araştırma yoğunlaştırıldı. Mağdurların yüzde 80’i erkek, yüzde 20’si kız çocuktu. Raporun hazırlanması 2,5 yıl sürdü. Öneriler ve ekleriyle 2,500 sayfa tuttu. Heyet üyeleri, Katolik Kilisesi’ne acilen alınması gereken önlemleri, reform önerilerini sıraladı. Yazılan doküman, CEF - Fransa Piskoposlar Konferansı! -'na ve CORREF - Dini Enstitüler ve Cemaatler Konferansı! -'na ayrı ayrı teslim edildi.
Fransa Cinsiyet Eşitliği Bakanı Marlène Schiappa
- Papa Franciscus, Bütün Kurbanlardan Özür Diledi… -
Dini Enstitüler ve Cemaatler Konferansı Başkanı Veronique Margron, kararlı konuştu. Gereken tedbirlerin alınacağını, kusurların kabullenildiğini söyledi. Sorun ne kadar ağır olursa olsun yüzleşmenin zorunluluğunu hatırlattı. Benzer olayların azaltılması/önlenmesi için sıralanan tekliflerin devreye sokulacağının ipuçlarını verdi.
Bir grup Fransız piskopos, Eylül ayında Vatikan’ı ziyaret etti. Görüşmede, Papa Franciscus’e rapor hakkında geniş bilgi sunuldu. Katolik Kilisesi ve Vatikan Devlet Başkanı Papa Franciscus, ‘Yaşadığımız utanç anıdır,’ diye konuştu. ‘İğrençlikler ve çekilen üzüntüler için büyük acılar içindeydi!’ Kilisenin hadiselerin üzerini örtmesini de eleştirdi: ‘Izdıraplar, sıkıntılar, travmalar paylaşılmalıydı!’
Kasım 2020’de, kamuoyu araştırma şirketi IPSOS tarafından ‘cinsel istismar’ konulu anket yapıldı. Açıklanan sonuçlara göre, her 10 Fransız vatandaşından birisi, çocukluk ve ergenlik döneminde aile içi cinsel tacize uğramıştı. Kurbanların yüzde 78’i kadın, yüzde 22’si de erkekti.
IPSOS’un sormacasının ortaya çıkardığı rakamlara göre, 2009’da, ensest olayları ülke nüfusunun yüzde 3’üne karşılık geliyordu. 2020’de, sayılardaki yükseliş ürperticiydi. Hadiseler yüzde 10’a fırlamıştı. Mağdurlar, tam 6,7 milyon kişiye ulaşmıştı.
Katolik Kilisesi ve Vatikan Devlet Başkanı Papa Franciscus
- Üvey Oğluna Tecavüz Eden Fransız Akademisyen… -
Fransa’da cinsel istismarı konu alan bir kitabın yayını gündemi güçlendirdi. ‘Yazılanlara bakılırsa, ülkenin tanınmış siyaset bilimcilerinden Olivier Duhamel, üvey oğluna yıllarca tacizde bulunmuştu!’ Olayın yazılı ve görsel basında yer alması, ‘#SenDeAnlatEnsest’ hareketinin devreye girmesine vesile oldu.
Camille Kouchner’in kaleme aldığı ‘La Familia Grande’ - Büyük Aile! - adlı kitap, küçük yaştaki erkek kardeşine yönelik taciz olay(lar)ını anlatıyordu. İngiltere’de neşredilen Guardian gazetesi menfur iddialarla dolu esere geniş yer ayırdı. Fransa’nın ahlaki, sosyal ve siyasi kriz yaşadığını ileri sürdü. ‘Ülkenin yöneticileri ve siyasetçileri olup bitenler haberdardı ama tepki koymamaları tartışmalara sebebiyet vermişti!’
Camille Kouchner’in öz babası Sosyalist Parti’nin kurduğu hükümette Sağlık Bakanlığı yapan Bernard Kouchner’di. Kouchner, aynı zamanda ‘Sınır Tanımayan Doktorlar’ adlı çok etkin STK’nin kurucuları arasındaydı.
Kitabın iğrenç kahramanı, ithamların odağındaki kişi ise, ‘Paris Siyasi Bilimler Akademisi’nin Yönetim Kurulu Başkanı’, anayasa uzmanı - Camille Kouchner’in üvey babası! - Oliver Duhamel’di.
Camille Kouchner, ikiz erkek kardeşinin başına gelenleri açık açık yazdı. Kitap büyük ses getirdi. Birkaç gün içinde ilk baskısı tükendi. ‘#SenDeAnlatEnsest’ etiketine çok sayıda benzer olay(lar)ı anlatan açıklama(lar) geldi. Külliyetli sayıda taciz mağduru, yaşadıkları yürek burkan hikâyeleri paylaştı. Çığlıklarını kamuoyuna duyurup, yetkililere seslendi. Camille’nin yazdıkları ihbar kabul edildi. Polis soruşturma başlattı. Kurbanın ifadesine başvuruldu. Ağır itham altındaki Oliver Duhamel (70) ise hiçbir savunma yapmadı. ‘Bütün görevlerinden istifa ettiğini duyurmakla yetindi!’
Dini Enstitüler ve Cemaatler Konferansı Başkanı Veronique Margron
- Sivil Toplum Örgütleri Mağdurların Yanında Yer Aldı… -
Duhamel ile aynı kabinede görev yapmış, Adalet eski Bakanı Elisabeth Guigou da olay üzerine yorumda bulunmaktan kaçındı. ‘Hiçbir bilgisi olmadığını,’ savundu. Pedefili ve enses olaylarını araştıran özel komitenin başkanlığından ayrıldığını da duyurdu.
Sciences Po’nun – ‘Paris Siyasi Bilimler Akademisi’! - Direktörü Frederic Mion, 2018’den beri Duhamel’e yöneltilen ithamlardan haberdarlığını belirtti. Olayın üzerine gitmemekle yanlış yaptığını kabul edip görevini bıraktı.
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron da konu üzerinde durduğunu belli etti. Ensest, pedefili ve çocuk istismarı mevzularında sessiz kalmayanları kutladı. Cesaretlerini ve girişimlerini övdü. Yasal mevzuatın gözden geçirilip günün ihtiyaçlarına göre yenilenmesini istedi.
Çocukluğunda benzer kaderi paylaşan, cinsel taciz ve ensest ilişki mağduriyeti yaşayan gençlere yardım amacıyla Les Papillions - Kelebekler! - adlı STK’nın sorumlusu emekli polis memuru Laurent Boyer, Kouchner’in ‘La Familia Grande’ adlı kitabının Fransa’yı ayağa kaldırdığını söyledi. Konuyu gündeme taşıdığını ve ‘insanlık/edep dışı saldırılar’ın tartışılmasını sağladığını belirtti. ‘Toplum, geleceğini oluşturacak genç nesillere karşı işlenen suçlara daha duyarlı davranmalıydı!’
Piskolop Nicholas Anthony DiMarzio
- Oğluna Tecavüz Edilmesine Ses Çıkarmayan Anne… -
‘Kelebekler’in yöneticileri, bazı okul ve spor merkezlerine posta kutuları yerleştirme kararı aldı. Böylece cinsel taciz mağduru gençlere sorunlarını aktarma ve failleri teşhir etme şansı tanınacaktı. Adı geçen STK, örneklemden beklediği sonucu alırsa, uygulamayı bütün ülkeye yayacaktı.
Fransız basınında çıkan bazı dikkat çekici haberlerde, 1968 sonrası kuşağı etkileyen bazı Solcu entelektüellerin çeşitli cinsel ilişkilere ait düşünceleri de hatırlatıldı. Bernard Kouchner'in de aralarında yer aldığı Jean Paul Sartre, Simone de Beauvoir, Michel Foucault gibi ünlü isimler, 1977’de, ‘cinsel ilişkide rıza yaşının 13’e indirilmesi önerisini içeren’ imza kampanyası başlatmıştı.
Oliver Duhamel ve eşi Evelyne Pisier - feminist fikirler savunurdu! -, ‘Fransız Rivierası’ diye tanınan Sanary-sur-Mer'de çok lüks malikânede yaşarlardı. Ülkenin tanınmış yazarlarını, fikir adamlarını, akademisyenlerini ağırlarlardı. Camille Kouchner, kitabında seçkin entelektüel misafirlerin yaşantılarından da örnekler verdi. Anlattıklarına bakılırsa konuklar, havuza ve denize çıplak girerdi. ‘‘Adem giysili partiler’ düzenlenirdi!’ Bütün ortamlarda, ‘Özgürlük, her şeyin üstünde!’ anlayışı hâkimdi. ‘Büyükler ve çocuklar, birbirlerini dudaklarından öperdi. ‘Üvey babam, yakın arkadaşlarının eşleriyle flört ederdi. Arkadaşlarının çocuklarıyla ilgilenecek güzel hanımları seçerdi. Yaşlı kadınlara genç erkekler takdim edilirdi!’
Camille Kouchner - bir üniversitede öğretim görevlisi ve avukattı! -, 2017’de annesini kaybetti. Yazdıklarından da görülebileceğine göre, Evelyne Pisier bütün gelişmelerden haberdardı. Oğlu Victor’un - 13 yaşından beri! - üvey babası tarafından cinsel tacize uğradığını kızından duyduğunda hiç şaşırmamıştı, tepki de vermemişti. Aksine kocasını desteklemişti. ‘Evladını, üvey babasını baştan çıkarmakla itham etmişti!’
‘Büyük Aile’nin yazarına göre, ailede herkes tecavüz(ler)den haberdardı. Bilerek ve isteyerek ses çıkarmıyor, göz yumuyorlardı.
Camille Kouchner’in öz babası Sağlık eski Bakanı Bernard Kouchner
- Fransa’da Her 2 kadından 1’i İstek Dışı Cinsel İlişkiye Zorlanmış… -
Fransa’da yapılan ve sonuçları açıklanan başka araştırma, dikkatlerin yeniden seksüel taciz olaylarına çevrilmesine yol açtı. ‘Ülkedeki kadın nüfusun en az yüzde 12’si yaşamlarında bir kez tecavüze uğramıştı!’ ‘Jean Jaurès’ adlı düşünce kurumunun soruşturması, ülke kadınlarının yüzde 43’ünün irade dışı ‘cinsî amaçlı ilişki’ye zorlandıklarını ortaya çıkardı. 2 bin kadını kapsayan inceleme tacizin boyutlarını belirlemek içindi. ‘Hanımların yüzde 58’i de ‘iğrenç teklif’le karşılaşmıştı!’
Cinsiyet Eşitliği Bakanı Marlène Schiappa, seksüel tacize karşı seslerini yükselten ve örgütlenen hem cinslerine sahip çıktı/destek verdi.
Fransız sinemasının dünyaya hediye ettiği, ünlü yıldız Catherine Deneuve, 100 arkadaşı ile bir uyarı yaptı. Cinsel taciz skandallarıyla oluşan hareketi ‘aşırılıkla’ suçladı. Yayınladıkları mektuba göre, ‘erkekler, kadınlara serbestçe asılabilmeli’ydi!
Fransa Piskoposlar Konferansı Başkanı Eric de Moulins-Beaufort
- Taviz Olaylarını Soruşturan Piskoposun Yaptıkları… -
Fransa gibi ABD’de de cinsel taciz haberleri basına yansıdı. ABD’de Katolik Kilisesi’ne bağlı rahiplerin küçük çocuklara yönelik seksüel istismar iddialarını araştırıp soruşturmakla görevli Piskopos Nicholas Anthony DiMarzio de benzer suçu işlemekle itham edildi. İddianın sahibi, Mitchell Garabedian adlı avukattı. Savına göre Piskopos Dimarzio, ‘1970’li yıllarda, Brooklyn’de rahiplik yaparken, bir meslektaşıyla birlikte kilise korosunda görevli müvekkiline cinsi tacizde bulunmuş’tu!
Avukat Mitchell Garabedian, 20 milyon dolar tutarında tazminat davası açacaklarını belirtti. Piskopos DiMarzio’nun görev yaptığı New Jersey’deki Newark Arşidükalığı'na bilgilendirme mektubu gönderdiğini de açıkladı. Suçlanan Katolik din adamı ise, iddiayı kesinlikle reddetti. ‘50 yıllık görev süresince kanun dışı veya toplum ahlakına ters düşen hareketinin olmadığını,’ savundu. Mahkemeye çıksa bile ‘beraat edeceğinden emindi!’
New York Başsavcısı Barbara Underwood tarafından benzer başka soruşturmanın açıldığı haberleri de basında yer aldı. Katolik Kilisesi’nden 8 piskopos, görev yaptıkları kurumlarda cinsel taciz iddialarına isimleri karıştığı gerekçesiyle ifade verecekti.
Pensilvanya Başsavcısı John Shapiro da 2 yıl süren bir tahkikat yürüttü. Basına verdiği demeçte, ‘eyaletinin ve Vatikan’ın kıdemli kilise yöneticilerince seksüel istismar iddialarının/konularının sistematik şekilde örtbas edildiği neticesine vardığını açıkladı.’
Üvey oğluna yıllarca tacizde bulunmakla suçlanan siyaset bilimci Olivier Duhamel
- Almanya’da Kiraya Verilen Yetim Çocuklar… -
Almanya’da da, kilisenin korumasındaki yetim küçük çocuklara karşı reva görülen taciz olayları farklı rapora konu edildi. 1960 ile 1970 yılları arasında kimsesiz çocuklar, zengin iş adamlarına, rahiplere satıldı ve ‘kullanılmaları için’ ödünç verildi! 560 sayfalık kapsamlı dokümanda iğrenç olaylara temas edildi. Speyer kentinde, manastırda görevli bazı rahibeler vasıtasıyla gerçekleşen insanlık dışı taciz/tecavüz uygulamalarının detaylarına girildi. ‘Yazılanlara göre, Alman kiliselerinde taciz ve genç bedenlere yapılan istismar(lar) sistematik hale getirilmişti!’
Kapsamlı raporda 175 çocuğun öyküsü anlatıldı. Kurbanların yüzde 80’i 8-14 yaşlarındaki erkeklerden oluşuyordu. Talihsiz sabilerin evlatlık verilmesi önlenmişti. Rahibelerin çocukları para karşılığı sattığı, ‘koruyucu ailelere göndermedikleri’ iddiaları dile getirildi.
Raporda adları zikredilen zanlılardan yüzde 80’inin öldüğü belirlendi. Bir kısmının da meslekten ayrıldıkları kaydedildi.
Camille Kouchner'in annesi Evelyne Pisier
ABD, Fransa ve Almanya gibi güçlü demokrasilere sahip ülkelerin STK’ları seslerini yükseltip ‘cinsel taciz kurbanları’nın dram(lar)ını duyurabildi. Konunun gündeme getirilmesi, suçluların yakalanıp cezalandırılması sağlanmaya çalışıldı. Ölen suçluların dahi isimlerinin öğrenilmesine vesile olundu.
Acaba konunun üzerine gitmeyen, bilerek ve isteyerek ‘şal örten’ ülkelerde durum nasıldı? İktidar sahipleri, ‘gerçeğin beklen(il)medik anda gün yüzüne çıkmak gibi alışkanlığı olduğunu’ bilmiyor muydu?