Türkiye ile Irak arasında 24 Şubat 1955 tarihinde imzalanan Bağdat Paktı’yla Türkiye – Irak ilişkileri iyi bir seviyedeyken, bu imzalanan pakta Irak’taki Türkmenlerin durumuna hiç değinilmemiştir.
14 Temmuz 1958’de Irak’taki Monarşi rejimini darbeyle deviren General Kasım, Cumhuriyeti ilan etmiş ve Kerkük’te yaşayan Türkmenler, monarşi döneminden gelen baskıların son bulacağı ümidiyle, General Kasım’ı desteklemişlerdir.
General Kasım’ın darbesinden sonra 22 Ekim 1958 tarihinde Mustafa Barzani’nin Süleymaniye’ye giderken Kerkük’e uğramasıyla ileride yapılacak büyük katliamın fitili ateşlenmiş oldu. Kerkük’e geleceğini haber alan binlerce peşmerge ellerinde silahlar ile Kerkük’e gelmiş ve pankartlar açarak, sloganlar atarak, Kürtçe ‘’Kerkük Kürttür, Kürt kalacaktır’’ diye şehir merkezinde sağa sola saldırmışlar, Türkmenleri tahrik etmeye çalışmışlardır. Türkmenlerin tepkileri sonucu her iki taraftan yüzlerce kişi yaralanmıştır. Bu esnada Kerkük’ün Askeri Garnizon Komutanı Türk asıllı ‘’Hidayet Aslan’’ bu üzücü olaylar sonucu kalp krizi geçirerek vefat etmiştir.
14 Temmuz 1958 tarihinde yapılan darbe sonrasında Kerkük’te 2. Tümen Komutanlığı’na getirilen General Nazım Tabakçalı, bölgenin yapısını bilen Arap milliyetçisi bir generaldir. Devrimin ilk aylarında Kürt grupların Kerkük ile ilgili niyetlerini öğrenmişti. General Nazım Tabakçalı 9 Eylül 1958 tarihli raporunda şöyle yazmıştır;
- Halkı Kürt olmadığı halde Kerkük, Kürdistan bölgesine dahil edilmek istenmektedir. Bunda amaç, Irak Cumhuriyeti’nin Milli serveti olan petrol’e hakim olmaktır.
- Kürdistan Eğitim Müdürlüğü’nün merkezini Kerkük’te kurmak ve başına bir Kürt’ü getirmek kesinlikle doğru değildir.
- Kerkük’te görev yapacak Milli Eğitim Müdürü’nün Arap olmasının yanında, tarafsız ve adil bir kişi olması şarttır.
General Nazım Tabakçalı’nın bu raporu Irak hükümeti tarafından dikkate alınmamış ve olayın ciddi boyutunu anlatmak için General Tabakçalı, 19 Ocak 1959 tarihinde yeni bir rapor daha yazmıştır. Bu raporda Türkmenler ile ilgili şu ifadelere yer vermiştir; Kerkük’teki Türkler, eylemci Kürtlerin faaliyetlerinden endişe duymaktadırlar. Kendilerini sadece Irak Cumhuriyeti hükümetinin yanında güvende hissetmektedirler. Bu topluluk Asker, Subay, Öğretmen, Avukat ve Doktor’u ile Irak devletine gerçekten güç katmaktadırlar. Ama maalesef bazı Kürt vatandaşlarımız bu masum ve vefalı insanlarımızı aslı olmayan Turancılıkla suçlamaktadırlar.
General Tabakçılı’nın raporları Irak hükümetindeki Barzani yanlıları ile Komünist yanlılarını rahatsız etmiş ve darbeci General Kazım’a baskı yaparak, General NazımTabakçılı’yı Kerkük 2. Tümen Komutanlığından aldırdılar.
General Nazım Tabakçılı’nın yerine Komünist eğilimli bir general olan Davud Al-Cenabi getirildi. Kerkük Belediye Başkanlığı’na, solcu Kürt Maruf Berzenci atandı. Kerkük Halk Ordusu Merkez Başkanlığı’na Ojin isminde komünist bir Ermeni getirildi. Kerkük’te mülki idare kökten değiştirilerek, Türkmenler ve Araplar görevlerinden alındılar. Kilit noktalara, Barzani yanlıları ve komünist eğilimli kişiler getirildi. Öncesinden planlanan katliam için bütün şartlar hazır hale getirilmişti.
Irak’ta Monarşinin yıkılıp Cumhuriyet’e geçilmesinin yıl dönümünde 14 Temmuz 1959 günü Kerkük’te bayram havası vardı. Sokaklar, bayraklar ile donatılıp, şenlikler yapılıyordu. Bu arada Barzani yanlıları ile Komünist gruplar toplanarak Kerkük şehrine girdiler. Silahlı bu militan gruplar, Türkmenlere tacizlerde bulunuyor, sloganlar atıyorlardı. Türkmenlerin bu tahriklere sessiz kalmaması sonucu olaylar patlak veriyor. Silahlı militan gruplar, Kerkük’ü kana bulayarak, katliamlara başlamışlardı. Türklere ait dükkanları tahrip edip yağmalamaya başlıyor, sokaklarda yakaladıkları Türkmenleri vahşice öldürüp, işkence ediyorlardı. Açtıkları çukurlara diri diri gömüyorlardı. Kerkük’ün Türk ileri gelenlerini evlerinden alıp, eşi benzeri görülmemiş işkencelere maruz bırakıp, direnenleri öldürüyorlardı.
Katliam 3 gün 3 gece sürmüş Katliam boyunca sadece Türkmenlere sokağa çıkma yasağı getirilmiş, Irak hükümeti olaylara sessiz kalarak 30’dan fazla masum Türkmen’in katliamına ortak olmuştur. Katliamda yüzlerce kadın çocuk ayırt etmeden yaralanmıştır. Bu katliam gerek organize edenlerin, gerekse faillerinin alınlarında utanç verici bir leke olarak daima kalacaktır.
KERKÜK TÜRK’TÜR DAİMA TÜRK KALACAKTIR.