Bir gece ansızın yayınlanan “Amiraller Bildirisi”ni nasıl okumalı?
Darbe girişimi mi, ifade özgürlüğü mü yoksa zevzeklik mi?
Diyelim ki bu bir “Emekli Amiraller Muhtırası”dır.
Daha önemlisi “eski devletin” ölüm çığlığıdır.
İrtica’dan bahsetmiyorum. Diyanet Başkanı lanet okumuş, Ayasofya imamı siyasete ayar vermiş, Amiral cübbe giymiş; bunlar artık önemsiz ayrıntılar. TSK yönetmeliği değiştirilmiş, irtica soruşturması kaldırılmış, askerliğe alım ve atamalarda yetki TSK’nın elinden alınmış.
Yeni devletin kimliği ve sınırları aşağı yukarı biçimlendi. Şimdi sıra bunu dışarıya kabul ettirmeğe geldi.
Jeostratejik bir meselenin, iç siyasette bu kadar derinlemesine bir ayrım noktası haline gelmiş olması, bize Türkiye’nin çok büyük bir kavşakta olduğunu göstermektedir.
30 Ağustos 1922’de Başkomutan Mustafa Kemal “Ordular ilk hedefiniz Akdeniz” demişti.
15 Temmuz 2016 Meydan Muharebesi’nden zaferle çıkan Başkomutan Erdoğan ise Karadeniz’i işaret ediyor.
Emekli komutanların yazdığı kısa ve oldukça zayıf bir metnin ardından, devletin başı, Cumhuriyetin belki de en temel jeostratejik belgesi olan, Montrö’nün sınırlarını aşmaktan bahsediyorsa artık karar verilmiştir.
Uluslararası ittifaklar ufuktan bir güneş gibi belirmiştir.
O yüzden bildiride “cumhuriyetçi refleks”, “devrimci” bir çıkış arayanlar ya da bunu askerlerin beceriksizliğine, siyaset bilmemesine bağlayanlar yanılıyorlar.
Çünkü emekli askerler fırtınada savrulan yaşlı ve yorgun kuşlardır. Onlar savaşın öznesi değil oyuncaklarıdır.
Ve amiraller bilmese de bu bildirinin kalemi Rus’tur. Çünkü Ruslar gelmekte olanı beklemeyi sevmezler. Aksine onu üzerlerine gelmeye teşvik ederler. Onları çok büyük bir yıkım beklediğini bilseler de zaferlerini bu şekilde teminat almak en büyük Rus stratejisidir. Napolyon’a, Osmanlı’ya ve Hitler’e karşı hep böyle zafere ulaşmışlardır.
Bildirinin tek somut sonucu Cumhurbaşkanı’nın Montrö’yü by pass edecek kanal projesini ilan etmiş olmasıdır.
Fakat bunu yapmak için Kanal İstanbul’un bitmesi beklenmeyecektir. Hatta artık iktidarın, yaratacağı rant dışında, Kanal İstanbul’a ihtiyacı kalmamıştır.
Montrö’süz bir İstanbul Boğazı zaten Kanal İstanbul’dur.