KAN GİRDABI
Bugünlerde sadece hava sıcak değil, Türkiye’nin de gündemi oldukça sıcak…
Özellikle de Doğu ve Güneydoğumuz kaynıyor. Tam bir cehennem…
Dünyanın bütün güçlü devletleri veya şer güçleri, Suriye, Irak’ı arka bahçeleri gibi didik didik ediyor. Kan ve gözyaşı sel olmuş akıyor.
Saat geçmiyor ki “Bir bomba patladı bilmem kaç kişi öldü. Işid saldırdı, Esad güçleri bomba yağdırdı, Pyd suikast yaptı, şu kadar kişi öldü.” cümleleri duyulmasın.
Bu ölenler kimler?
Sünnî veya Alevî hepsi Müslüman…
Peki kullanılan silahlar nereden geliyor?
Amerika’dan, Rusya’dan, İngiltere’den, Çin’den, Fransa’dan, Almanya’dan ve daha birkaç Avrupa ülkesinden…
Amerika, otuz yıl önceden duyduğumuz “Büyük Ortadoğu Projesi”ni insanları patlata patlata uyguluyor. Milyonlarca Müslüman, sessiz çığlıklar atarak ölüyor.
Sessiz çığlık atarak dedim çünkü bu kadar masum insan, çoluk çocuk, yaşlı, genç öldürülüyor duyan yok. Kimsenin kılı kıpırdamıyor.
Avrupa’da bir terör olayı olduğunda bütün Avrupa ülkeleri ayağa kalkıyor, dünya liderlerini topluyor, protesto yürüyüşü yaptırıyorlar.
Irak’ta, Suriye’de ve son dönemde de Türkiye’nin çeşitli yerlerinde terör olaylarında masum insanlar öldürülüyor.
Tepki gösteren, terörü lanetleyen hiç kimse yok…
Bu nasıl bir iş?
Ortadoğu’yu karıştıran bu devletler hem siyasî, askerî planlarını uyguluyor hem de ürettikleri silahları fahiş fiyatlarla Türkiye’nin de dahil olduğu bu bölgedeki ülkelere bin bir nazla satıyorlar.
Ölenler ise yine gariban Müslümanlar.
Adamlar hem silah ticareti yapıp ekonomilerini güçlendiriyorlar hem de bölge insanlarını birbirine kırdırarak tarihi intikamlarını alıyorlar.
Yani bir taşla birkaç milyon insanı vurmuş oluyorlar.
Türkiye’de yaşayan insanların da içinde bulunduğu bu bölge insanı ise birbirine düşerek “Ölenler bizden değil!” diyerek hiç sesini çıkarmıyor.
Böylece bir kısır döngü oluşuyor, iç savaş görüntüsü içinde Müslümanlar bu coğrafyada düşman güldürüp birbirlerini kırıyor.
Yazarlarımız başta olmak üzere hiç kimseden de ses çıkmıyor.
Bu tezgâhın Osmanlı Devleti’nin son iki yüz yılından beri oynandığı bildiğimiz hâlde iki üç kişi hariç kimse uyarı da bulunmuyor, “Aklınızı başınıza alın, birbirinize düşmeyin, birbirinizi kırmayın!” demiyor.
Üstelik Türkiye de çeşitli ayak oyunlarıyla bu bataklığın içine çekilmeye çalışılıyor, başta emniyet güçlerimizin gencecik elemanları olmak üzere onlarca evladımız kahpece şehit ediliyor.
Biz de kendi içimizde bir araya gelip daha hükümet bile kuramayıp vatan hainlerinin ve düşmanlarımızın ekmeğine yağ sürüyor, işlerini kolaylaştırıyoruz.
Vatan evlatlarımızı bu kanlı girdaba kaptırıp birer birer kaybediyoruz.
Bu kanlı girdabı bir an önce durdurmak, kurutmak için milletçe, devletçe aklımıza başımıza almalı, bizi idare ettiğini sananları uyarmalı ve gerekenleri yapmalarını sağlamalıyız.
Yoksa daha çok evladımızı kaybeder, devletçe, milletçe bu kanlı girdaba kapılıp düşman sevindiririz.
Bu tehlikeli dönemde devleti yönetme becerisi gösteremeyenleri ise milletçe tarihin karanlık sayfalarına yollamalı, devleti yönetecek, milleti kaynaştıracak güçlü insanları yönetime getirmeliyiz, vesselam…