Kumeyl İmam Ali aleyhisselamın has ve sır ehli sahabelerinden birisidir. Kumeyl şöyle naklediyor; Bir gün İmam Ali aleyhisselam benim elimden tutarak sahraya götürdü. Derinden bir ah çekerek şöyle buyurdu: "Ey Kumeyl İbn Ziyad! Bu yürekler ilim, hakikat ve sır kabıdır. Bu yüreklerden en değerlisi- onun sahibidir. Buna göre sana diyeceğim şeyi benden işit ve onu korumaya çalış". (Tibyan) İmam aleyhisselamın bu hikmetli sözlerinden şunları anlamamız gerekir; İnsanın değeri kalbine göredir ve kalp içinde ilim, hikmet, hakikatler ve sırlar saklayan kaptır. Bundan dolayı bu kabın değeri ve faziletinin onun sahibine aidiyeti vardır.
Kalp cevherini her türlü çirkinliklerden, pisliklerden ve mikroplardan temiz tutmak ve temizlemek gerekir. Dahili çirkinlikler, pislikler ve mikroplar-vesveseler, şek ve şüpheler, suizan, kötü niyet- ve şeytani düşüncelerdir. Zahiri çirkinlikler, pislikler ve mikroplar ise ahlaki rezillikler ve davranış bozukluğudur. Kalp bu çirkinliklerden, pisliklerden ve mikroplardan arınmayınca insan iman esaslarına göre sağlıklı düşünemez, konuşamaz ve yazamaz. Kalp evi daima sahibinin esareti altındadır. Bundan dolayı içinde çirkinlikler, pislikler ve mikroplar olan kaba (kalbe) ilim, hikmet, sırlar ve hakikatler dahil olmaz.
İmam Ali aleyhisselam daha sonra şöyle buyurmuştur; "İnsanlar üç gruba ayrılır; Rabbani alim, kurtuluş yolunda olan müteallim (öğrenen), küçük ve zayıf sinekler." Rabbani alim ve müeallimden maksat gayet açıktır. Peki sinek konumunda olanlar kimlerdir ve özellikleri nelerdir? Sinekler daima rüzgârın estiği yöne giderler. Rüzgâr hangi taraftan eserse o tarafa doğru giderler. Sinekler rüzgârın aksi tarafına doğru asla hareket edemezler. Sineklerde dört tane özellik vardır. Bu dört özellikten sadece bir tanesi bile insanı helak ve bedbaht etmeye yeter. Sinekler daima mikrop ve pislik peşinde olurlar. Her rüzgârda yayılan her sesin, avazın ardı sıra giderler. İlim nurunu almamışlardır ve sağlam bir sığınakları yoktur. İnsan ilim ve maneviyat nurunu elde edebilse doğru yolu bulur, hakkı batıldan ayırt eder, mümine fasık, fasığa mümin, muhlise riyakâr, riyakara muhlis gözüyle bakmaz. Depremlerde (fitnelerde) sağlam kalelere sığınır. Buhranlar ve fitneler dolu bu zamanda tufanlardan ve fırtınalardan amanda kalır. Sinek gibi olanlar ne rabbani alimlerdir ve nede müteallimlerdir. Onlar nefsinin tebaası olan cahillerdir. Onlar ilim, maneviyat ve hakikat talibi olmayan cahillerdir. Ne varlığı tanırlar ne varlığı var edeni tanırlar ve nede vazifelerini bilirler. İlmin hakikatinde insanı Hakka ve hakikate götürmek vardır. Hakka ve hakikate cahil olan insan ise en zavallı insandır. İmam Ali aleyhisselam şöyle buyurmuştur; "Benim marifetime cahil olana ve benim hakkımı tanımayana vay olsun. Bilin ki benim hakkım Allah'ın hakkıdır ve bilin ki Allah'ın hakkı benim hakkımdır. Allah'ı tanımak için Nübüvvet ve İmameti tanımak şarttır. Zira Ziyareti Camia ‘da şöyle buyrulmuştur; "Sizleri tanıyan doğrusu Allah'ı tanır ve sizlere cahil olan Allah'a cahil olmuş olur." Bundan dolayı en büyük filozof bile itikat ve inanç hakikatlerini tanımada zayıf olursa; cahildir demektir. Halk gözünde en büyük en alim bilinen din alimi İmamet ve Velayeti tanımıyorsa, böylesi ne alimdir ve nede müteallimdir. Allah'u Teala bizleri rüzgâr karşısında ihtiyarı elinden olmadan uçan sineklerden etmesin. Rabbani alimlere ve müteallimlere selam olsun.
Selam ve dua ile Mehdi Aksu