Küresel enerji şirketlerin boy gösterdiği Doğu Akdeniz, toplam değeri 3 trilyon doları bulan ve Türkiye'nin 572 yıllık enerji ihtiyacını karşılayan rezervleri ile son yıllarda gündemden düşmüyor.
Milli enerji ve maden politikası kapsamında Barbaros Hayrettin Paşa Sismik Araştırma gemisi ile Fatih ve Yavuz adlı derin deniz sondaj gemilerinin bulunduğu bölgede, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı üç fırkateyn, dört korvet, üç denizaltı ve üç hücumbot ile devriyelerini sürdürüyor.
Deniz karakol uçakları ve helikopterlerinin yanı sıra İHA ve SİHA'larla bölgede askeri varlığını sürekli kılan Türkiye, milli çıkar ve beklentileri doğrultusunda enerji yarışından kopmuyor. KKTC, Mısır, İsrail, Yunanistan ve Suriye ile Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nin (GKRY) de girişimleriyle uluslararası deniz hukukunu ilgilendiren küresel bir sorun haline gelen Doğu Akdeniz için Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Kurmay Başkanı Tümamiral Cihat Yaycı önemli bir kaynak hazırlandı.
DOĞU AKDENİZ'DEKİ TARTIŞMALARINA İLİŞKİN TESPİTLERDE BULUNDU
Milliyet’ten Gökhan Karakaş’ın haberine göre; Dr. Yaycı, "Sorular ve Cevaplar İle Münhasır Ekonomik Bölge (MEB) Kavramı" adlı kitabında Doğu Akdeniz'deki ulaslararası tartışmalar hakkında 27 soruya cevap verdi.
Tümamiral Dr. Cihat Yaycı, Yunanistan'ın Ege Denizi'ndeki hukuka aykırı egemenlik iddialarını Avrupa Birliği toprağı varsayımıyla meşruluk kazandırmaya çalıştığını vurgulayarak, şu tespitlerde bulundu:
"Doğu Akdeniz'de, zengin hidrokarbon kaynakların araştırılması ve işletilmesi, başta kıyıdaş ülke ve yönetimler olmak üzere uluslararası aktörlerin iştahlarını kabartmış, deniz yetki alanları sınırlandırma faaliyetlerinin hızlandırılmasına neden olmuştur. Bu bağlamda GKRY 26 Ocak 2007 tarihinde bir yasa kabul etmek suretiyle, Türkiye'nin Doğu Akdeniz'deki kıta sahanlığı ve MEB'i ile kısmen örtüşmekte olan 1, 4, 5, 6 ve 7 numaralı sahalar da dahil olmak üzere 13 adet petrol arama ruhsat sahası ilan ederek ihaleye açmış, Kasım 2008'den itibaren ise bir kısım sahalarda petrol arama faaliyetleri başlatmıştır.
Yunanistan, uluslararası hukuk ve meşruiyet esaslarına aykırı olarak, diğer kıyıdaş devletler (Mısır, Libya) ile ikili sınırlandırma anlaşmaları akdetmek ve fiili uygulamalarda bulunmak suretiyle, Türkiye'nin petrol ve balıkçılık gibi kaynaklardan yararlanmasını engellemek ve Türkiye'yi uluslararası kamuoyu nezdinde emrivakilerle karşı karşıya bırakmak istemektedir. Sözde Seville haritası ile 149 bin kilometrekare alan bize bırakılırken Kıbrıs adasının 11 katı büyüklüğündeki 189 bin kilometrekareden vazgeçmemiz istenmektedir."
Tümamiral Yaycı, Doğu Akdeniz'deki toplam 3 trilyon dolarlık doğal gaz rezervinin Türkiye'nin 572 yıllık, Avrupa kıtasının 30 yıllık ihtiyacını karşılayacağını vurguladı.
ANLAŞMA YAPMAYAN TEK DEVLET OLDU
"Akdeniz'de; halen GKRY dahil dört, dünyada 32 devlet tek taraflı MEB ilan etti. Komşu ve karşı kıyıdaş devletler arasında kıta sahanlığı ve münhasır ekonomik bölgenin sınırlandırılmasına ilişkin Türkiye'nin taraf olduğu bir anlaşmanın yapılmadığı mevcut konjonktürde, devletimizin Doğu Akdeniz'de KKTC dışında kıyıdaş devletlerle anlaşma yapmayan ve özellikle MEB ilanında bulunmayan tek devlet olması bir vakıadır. Esasen, Doğu Akdeniz'de deniz yetki alanları sınırlandırma anlaşması akdetmemiş tek devlet olarak vaki olabilecek itirazlarımız uluslararası platformlarda uzlaşmaz ve mütecaviz tavırlar olarak algılanabilecektir. Doğu Akdeniz'de Yunanistan-Mısır ve Yunanistan-GKRY arasında deniz yetki alanlarının paylaşımına dair anlaşmaların imzalanması, ulusal hak ve menfaatlerimize zarar verebilecek en kötü senaryoyu teşkil etmektedir.
Zira böyle bir durum gerçekleştiğinde; öngördüğümüz yaklaşık 189 bin kilometrekarelik yetki alanımız 41 bin kilometrekare ile sınırlandırılacak, bir başka deyişle, egemenlik haklarımızın bulunduğu 148 bin kilometrekarelik alan kaybedilecektir."
"Doğu Akdeniz'de Yunanistan-GKRY ikilisinin deniz yetki alanlarının sınırlandırılmasına ilişkin girişimlerinin akamete uğratılması maksadıyla; kıyıdaş yönetim/devletler tarafından yapılan karşılıklı MEB andlaşmalarına daima itiraz eden devlet konumunda bulunmak yerine karşılıklı sınırlandırma antlaşmaları yapmaya hazır olduğumuzu beyan ederek, Doğu Akdeniz'de MEB ilan edilmesi gerekmektedir."
Münhasır Ekonomik Bölge (MEB), Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi uyarınca bir devletin, deniz kaynaklarının araştırılmasından kullanılmasına kadar uzanan özel hakların tümüdür. Su ve rüzgar enerjisi kavramlarının dahil edildiği MEB, deniz kıyısından 200 deniz mili dışına kadar uzanır.
"Kıta sahanlığı, deniz tabanı üzerinde ve altındaki cansız kaynakların araştırılması, çıkarılması ve işletişmesi için kıyı devletlerine gemen haklar tanırken, 'Münhasır Ekonomik Bölge'de (MEB) kıta sahanlığında bulunan canlı olmayan doğal kaynaklara ilave olarak, kıta sahanlığı üzerinde bulunan su kütlesindeki canlı doğal kaynakların araştırılması, işletilmesi, korunması ve idaresi konularında kıyı devletine egemen haklar tanınmaktadır."
SİYASETCAFE.COM