9 Eylül 1922’de Türk ordusunun Yunan işgali altındaki İzmir’i düşmandan kurtarmasının üzerinden 100 yıl geçti. İzmir’in kurtuluşu her 9 Eylül’de tüm Türkiye’de kutlanıyor. Peki İzmir’in kurtuluşunda neler yaşandı?
9 EYLÜL İZMİR’İN KURTULUŞU
Büyük Taarruz harekâtı sonucu Türk ordusunun Yunan işgali altındaki İzmir’e 9 Eylül 1922’de girmesi, Mudanya Ateşkes Antlaşması ve sonrasında Lozan Barış Antlaşması’na uzanan süreci başlatması dolayısıyla Milli Mücadele’nin sona ererek Türk milletinin kurtuluşu ve bağımsızlığını elde edişinin simgesi olmuş çok önemli bir tarihi olaydır. İzmir’in, 15 Mayıs 1919 yılında Yunan güçleri tarafından işgal edilmesi, Anadolu’da Milli Mücadele’nin başlamasında önemli bir aşama olarak kabul edilir. O tarihe kadar Anadolu'da işgallere karşı dağınık olan düşünce ve örgütlenme biçimleri mevcuttu. İzmir'in işgali Anadolu insanın direniş ve karşı koyuş düşüncesini körüklemiş, İstanbul’da başlayan işgali protesto mitingleri Damat Ferit hükümetinin düşmesine sebep olmuş; örgütlenme ve protesto mitingleri Anadolu’nun en ücra köşelerine kadar yayılmıştı. Artık İzmir Anadolu harekâtı için temel sembollerden biri haline getirilmişti ve İzmir’in işgaline karşı protesto mitingleri, her yıl işgalin yıl dönümlerinde, Anadolu’nun çeşitli kent ve kasaba merkezlerinde tekrarlanmakta; konu sürekli gündemde tutulmaktaydı. Birinci İnönü, İkinci İnönü, Aslıhanlar -Dumlupınar ve Sakarya Meydan Muharebeleri milli mücadelenin kazanılmasında önemli adımlar atılmıştı.
BÜYÜK TAARUZ, BÜYÜK ZAFER
Türk ordusu tarafından 26 Ağustos 1922’de başlatılan Büyük Taarruz, Kurtuluş Savaşı’nın son safhası idi. Kesin sonuç beş gün içinde elde edildi; 30 Ağustos’ta Başkomutan Mustafa Kemal Paşa ordulara bir bildiri yayımlayarak “Ordular ilk hedefiniz Akdeniz’dir. İleri!” tarihi emrini verdi ve 2 Eylül’de Uşak’a girildi. Dumlupınar Meydan Muharebesi’nde kendisinin de haberdar olmadan Yunanistan Küçük Asya Ordusu’nun başkomutanlığına getirilmiş General Nikolaos Trikupis tutsak edildi. Türk birlikleri, İzmir’e doğru hızla ilerledi. Yunan birlikleri ve Rum siviller Anadolu’dan çekildiler. 9 Eylül 1922 sabahı Ahmet Zeki Bey komutasındaki 2. Süvari Fırkası, ardından Mürsel Paşa komutasındaki 1. Süvari Fırkası birlikleri İzmir şehrine girdi. Ardından 5. Süvari Kolordusu Komutanı Mirliva Fahrettin Paşa, komutasındaki birliklerle saat 10.00’da İzmir’e girdi.
İkinci Tümen’in öncülüğünü yapmakla görevlendirilen Dördüncü Alay Komutan Yardımcısı Yüzbaşı Şerafeddin Bey’in komutasında yaya olarak en önde giden sekiz er, Bornova’dan Halkapınar’a ilerleyişi sırasında Punta’daki Tuzakoğlu fabrikasına yaklaştıkları sırada fabrika pencerelerinden ani bir ateşe uğramıştır. Bu olayda 4 asker hayatını kaybetti ve hemen orada defnedildiler. İzmir’in kurtuluşu sırasında can veren askerlerin isimleri şöyledir: Akşehirli Bekiroğlu Mehmet, Antalyalı Ömer oğlu Hakkı (Sarıarslan), Nevşehirli Ahmet oğlu Seyit Mehmet ve Nevşehirli Ahmet oğlu Ahmet.
Konak’a ulaşmayı başaran Şerafettin Bey, Hükümet Konağı önünde göğsüne isabet eden mermilerle yaralanmıştı ancak Konağa girip balkona Türk bayrağını dikebildi. Hükümet Konağı’na bayrağın dikilmesinin hemen ardından Yüzbaşı Zeki komutasındaki süvari birliği Hükümet Konağı’nın hemen sağında yere alan ve günümüze ulaşmayan Sarıkışla’ya, Üsteğmen Arif ve takım komutanı Celal Bey ile Yedeksubay Besim Efendi’nin de Kadifekale’ye bayrağı çekmesi ile İzmir’in işgalden kurtuluşu ilan edilmiş oldu. Birinci Süvari Tümeni Komutanı Mürsel Paşa bir Fransız harp gemisi telsizi vasıtasıyla, İzmir'e girildiğini Ankara'ya bildirdi. Belkahve’den tarihi günü izleyen başkomutan Mustafa Kemal Paşa, yanında Fevzi ve İsmet paşalar olduğu halde, 10 Eylül sabahı İzmir’e girdi ve Fahrettin Paşa ile buluşarak doğruca Hükümet Konağı’na gitti. Konağın balkonundan, başarıyı millete mal eden kısa bir konuşma yaptı.
Mustafa Kemal Paşa’nın ordulara 1 Eylül’de verdiği tarihi emirle başlayan ve, 18 Eylül 1922 tarihine kadar yapılan Takip Harekâtı ile bütün Batı Anadolu’daki Yunan askerleri Türk sınırları dışına çıkarılmıştır. Takip harekatının başarı ile sonuçlanması sayesinde İzmit bölgesinden İstanbul Boğazı’na, Balıkesir bölgesinden Çanakkale Boğazı’na kadar Türk ordusu için hayati önem taşıyan diğer stratejik hedefler de İtilaf Devletlerinin işgalinden, olaysız olarak ve barış yoluyla kurtarılmıştır. Türk Ordusunun kazandığı bu zafer, Mudanya Ateşkes Antlaşması’na giden süreci başlatmış; Türkiye, Mudanya Ateşkes Antlaşması'ndan sonra 24 Temmuz 1923’te Lozan Barış Antlaşması’nı imzalayarak bağımsızlığını kazanmıştır.
siyasetcafe.com