İNSAN KAÇAKÇILIĞI!
Birkaçgün önce haberleri izliyorum…
'İtalya sahillerinde bir kaçak gemisi battı ve 400 insan hayatını kaybetti`diyor…
Birkaç gün sonra 700 diyor…
Yani bir hafta içinde sadece Akdeniz`de 1100 insan sulara gömülerek can veriyor…
Ve tüm bunlar bizim kanallarımızda 5-10 saniyelik bir haber.
Bakıp göremediğimiz, görüp hafızamıza kaydedemediğimiz, hafızamıza kaydedip vizdanımıza yazamadığımız sıradan haberlerden birisidir aslında bu haberde.
Şimdi aynı heber kanalını, aynı saatte izleyenelere bir anket yapsak ve sorsak ki`dün gece haberlerde ne vardı?`
İnanın bana 1100 insanın ölümünü hatırlayanların sayısı bu yazıyı dikkatli okuyanları sayısı kadar olacaktır.
Aslında tüm insanlık bu tür haberlere çoktan alıştı!
'Irak`ta bombalama 10 ölü, Suriye`de bombalama 50 ölü, Afrikada terör saldırsı vs…`
Bu tür haberle öyle anlık beynimize vurup gidiyor ki, ertesi gün dünyayı yine toz pembe görüyoruz.
Bu heberleri verenler `İnsan Kaçakçılığı` diye veriyor…
Kaçırılan kim? İsan
Kaçıran kim? Yine insan.
Sahi insan kime denir?
Merak ediyor sadece son bir yılda dünyada insan kaçakçılığının geldiği durumu araştırıyorum.
BM`nin raporlarında, dünya çapında yaklaşık 2 milyon 400 bin kişinin insan ticareti kurbanı olduğu sonuçlarına ulaşıyorum.
Bu kurbanların yüzde 80'inin fuhuşa zorlandığı, geri kalanının ise fabrikalarda köle işçi olarak çalıştırıldığı belirtilmektedir.
Aralarında çocukların da bulunduğu tüm kurbanların sadece yüze biri kurtarılabiliyor.
Yine BM raporlarına göre insan tacirliği yapanların bu suçtan her yıl 32 milyar dolar rant sağladığı vurgulanmaktadır.
İnsan Ticareti kökeni itibariyle İlkçağ ve Ortaçağda var olan kölelikle aynı olmasına rağmen yaşadığımız dönemde de, o dönemlerde de bu durumun kurbanlarının ortak özelikleri devletsiz bir ortamda hayat sürdürmeleridir.
Devleti olmayan halkların veya devleti zayıf olan halkların günümüz dünyasında karşılaştıkları sonuçlar işte böyle acıdır.
Sonra dönüp kendi ülkeme bakıyorum bu sektör hani insan müsvettelerinin elinde diye her taşın ardından PKK çıkıyor!
PKK kim?
Sözde Kürt halkının savunucusu.
Kanla, gözyaşı ile, uyuşturu ile beslenen bir örgüt nasıl olurda Kürt halkının temsilcisi olur.
Ne istiyor bu PKK ve uzantıları bizim ülkemizden?
Bölmek, parçalamak yeni suriyeler, Irak`lar ortaya çıkarmak.
Böyle olunca ne olacak?
Elbette ki, insan kaçakçılığındaki ticari kapasitesini kat kat artıracak.
Bakınız Yunanistan`da görülen bir kaçakçılık davasında ki bir mahkeme tutanağı PKK`nın insan ticaretini nasıl anlatılıyor:
'PKK’lı insan tacirleri Arnavutluk insan tacirlerinden daha iyi örgütlenmiş görünüyorlar. Arnavutlar bir araba ile 2 veya 3 kaçak göçmen taşırken PKK’lılar otobüsle 20 kadar kaçak göçmeni taşıma olanağına sahip. Batı Avrupa ülkelerine gitmeyi hayal eden göçmenlerin çoğu, Atina’da kalarak çeşitli işlerde çalıştırılıyor. Yunan güvenlik makamlarının verdiği bilgiye göre, Atina ve Patra’daki PKK’lı insan tacirleri, Irak, Türkiye, Lübnan ve Kıbrıs’ta ‘malı taşıyacak’ motorlara, yani ‘yüzen tabutlara’ sahip olan insan ticareti bürolarıyla temasta bulunuyorlar.”
Tüm bunlar ortada iken bir kez daha düşünün, bu insan tacirlerinin siyasi uzantısındaki temsilcisi HDP baraj aşmalı mı? Aşmamalı mı?
Son söz;
Sadece yukarıdaki hakikatlerden yola çıkarak devletimize içerden göz dikenlere kısaca; `Allah belanızı versin, soyunuzu kurutsun`diyerek beddua ediyor ve Allah devletimize zeval vermesin diyorum.