Geçen günlerde Cumhuriyet yazarı Mine Kırıkkanat bir yotube tv kanalında yaptığı konuşma(lar)da çok önemli “itiraf”larda bulundu.
“Mehmet Barlas Fransa'ya sığınırsa çok rahat olacağını sanmasın, orada olacağım”, “Yetmez ama evetçiler neden Fransa’da” gibi başlıklarla sunulan konuşmasına yaşa, varol, erkek gibi kadınsın vs. gibi yorum yazan bazı ‘sazanof’ların dışında farklı biçimde bakınca oldukça ilginç sonuçlar çıkıyor.
Mine Kırıkkanat’ın tüm derdi laiklik! Hatta aynı konuşmasında Köy Enstitülerini bile savunuyor! Bu okullar yeniden kurulmalı ve “ortaçağ karanlığı özlemcisi”, “dini siyasete alet ederek milleti soyan şarlatanlar”, “soygunu gizlemek için de imam hatipleri yaygınlaştırmaya çalışan İslamcı iktidar”a geçit verilmemeliymiş!
Kırıkkanat’ın “Yetmez ama evet”çilerle tüm derdi onların Fransız “ekolü”nden bir Batıcı (emperyalizmin maşası) olmaları değil!
Kırıkkanat’ı küplere bindiren, bunca emek verilmiş kullanışlı aptalların (Fransızların onları eğitip profesörlük verip Türkiye’ye saldığını bizzat söylüyor!) Fransa’yı İslamcıların da modern olabileceği, demokrasiden yana olabileceği konusunda aldatmış olmaları!
Kırıkkanat’a göre, “Şimdi Fransa bunların hep yanlış şeyler söylediğini acı biçimde öğrendi. Türkiye'ye dönmenin altyapısını hazırlamaya çalışıyorlar. Onlar Türkiye’ye döndüklerinde suratlarına tükürmek gerek.” gibi ancak bir üstün asta söyleyebileceği ağza alınmayacak sözler söylüyor.
Kırıkkanat, “Niye Fransa aldı bunları… Amerikalılar Fas’tan getirdiler. CIA pek çok Faslı akademisyeni istihdam etti. Zavallı Fransızlar bizim kullanışlı aptallara kaldı!” diye “Fransızlar” adına pek üzülüyor!
MEHMET BARLAS ve ERTUĞRUL ÖZKÖK
Mine Kırıkkanat Mehmet Barlas ve Ertuğrul Özkök’e de yıldırımlar yağdırıyor.
Aslında “Bizim mahallenin adamıdır” (ne demek istiyor acaba böyle diyerek!) dediği ancak “o tarafa yamanmış” diyerek suçladığı Mehmet Barlas’ı komutanıymış, hiyerarşide üstüymüş gibi iyice haşlıyor.
“Laik cumhuriyete ihanetinin boyutlarını bildiğim için ona en çok karşı olanlardan biriyim. Paris’in en pahalı semtinde dubleksi vardır; şato bile alabilirler. Laik cumhuriyete ihanetten zengin olduğunu biliyorum.” dediği Barlas’ı, “Fransa’ya sığınmasını çok isterim. Benim de Fransa’da söyleyecek sözüm vardır. Kendisinin orada çok rahat olacağını sanmasın. Çünkü orada olacağım kendisini karşılamak için. Gerekli yerleri de uyaracağım.” diye açıkça tehdit ediyor.
Kırıkkanat’a göre, “Ertuğrul Özkök de bir başka Fransızcı!” Ne var ki ”Genetiğinde ihanet var!”
Sıkı durun; devamında aynen şunları söylüyor: “Ben Fransız ekolünün namusunu kurtarıyorum!”
LAİKLİK
Laiklik elbette önemli bir kavram. İnsanlık özellikle Batı toplumları büyük bir karanlığın içinden gelmiş, tanrının yeryüzündeki temsilcisi olduğunu söyleyen insanların iki bin yıla yakın tasallutunda yaşamış bir toplum. Bu karanlıktan laiklikle çıkmışlar.
Laiklik insanlığın en büyük kazanımlarından biri.
Ancak Türkler, daha doğrusu Türk toplumu, asla dinin tasallutuna teslim olacak kadar bağnaz, kadınları cadı diye yakacak kadar “dinci” olmadı. Tür kadınları üretimde yönetimde hak sahibi oldular, devletler yönettiler.
Mine Kırıkkanat’a Türklerin dinle ilişkisinin laik bir temele oturduğunu yazan Nazım Hikmet’in dedesi Mustafa Celaleddin Paşa’nın Eski ve Modern Türkler kitabını okumasını öneririm. (Üstelik Fransızca yazılmıştır!)
Türk toplumu Cumhuriyet gazetesi köşe yazarlarının ve Mine Kırıkkanat gibilerin öğreteceği laikliğe ihtiyacı yoktur!
Bu toplum laikliğe yatkın olmasaydı Atatürk’ün devrimlerini bu denli kısa sürede kabul etmez, Atatürk de devrimlerini bu kadar kısa sürede başaramazdı; maya tutmazdı!
Köy Enstitülerini kapatan, Türk toplumuna yakışmayan bir “Politik İslamcılık”ı, tarikatları Türkiye’ye dışardan “empoze” eden, Kırıkkanat’ı bursla okutmuş NATO, babası gibi işbirlikçi asker-sivil Natocular, CHP’nin 1946 yılında ABD’yle, William Fulbright Vakfı’na eğitimimizi teslim eden yöneticileridir!
Hainler, yani yabancı güçlerle ülkesi aleyhine işbirliği yapanlar İslamcı kanatta da olmuştur laik kanatta da! Kırıkkanat’ın bol keseden kullandığı “Hain”, laiklerden olmaz diyebilecek bir aklı başında kimse var mı?
Mine Kırıkkanat gibi tiplerin bu topluma laiklikten başka bir önerileri var mı? (Hakkını yemeyelim: Köy Enstitülerinin yeniden açılmasını öneriyor!)
CUMHURİYET GAZETESİ
“Sazanof” olmayıp biraz soru sorunca şunlar geliyor aklıma; isterseniz paranoyak deyin:
1-Mine Kırıkkanat, “Fransız ekolü”yüm, “Ben Fransız ekolünün namusunu kurtarıyorum!” diyerek ne demek istiyor? Bir Türk gazetecisi böyle konuşabilir mi? Bu nasıl bir ilişkidir?
2- Kırıkkanat, Özkök’ü, Mehmet Barlas’ı bu sözlerle tehdit etme gücü ve kudretine sahip olacak kadar Fransız derinliğine hiyerarşiyle bağlı bir Barones midir?
3-Cumhuriyet gazetesinin sahibi, yani gazeteyi yöneten Cumhuriyet Vakfı’nın yöneticisi, tartışmasız Türkiye’nin en uyanık ailesi Koç Grubu yöneticisi ve ailenin damadı olabilecek kadar zeki bir adam İnan Kıraç, Fransız Savunma Bakanı olduğunu telefonda söyleyen kişinin Çin’deki hesabına “şak” diye 4.1 milyon euro yatıracak kadar hangi ilişkilere -ya da korktuğu hangi karanlık noktalara- sahiptir? (Aynı dolandırıcılar bazı Afrika ülke liderlerini de dolandırmış ama o liderler Fransa’yla ilişkimiz açığa çıkar diye seslerini çıkarmamıştı!)
4-Cumhuriyet gazetesinde Anglo-Sakson/Fransız “ekolü” ittifakı varken FETÖ darbesinden sonra ya da Fransa’nın Amerika-İngiltere’yle papaz olmasından sonra mı bu son tasfiyeler yaşandı da ‘Atatürk geri geldi’!
5- Şu anda Cumhuriyet’te, Ali Sirmen’den itiraflarda bulunan Kırıkkanat’a kadar ‘Fransız ekolü’nden olduğu bilinen kişilerin tasallutu mu var? (Bu durumun sırıtmaması için kapak yapılmış dürüst Türkiye’den yana bazı yazarlar mı kullanılıyor?)
MİNE KIRIKKANAT’IN DERİN NATO ve FRANSIZ İLİŞKİSİ
1951’de Ankara’da doğan Kırıkkanat’ın babası, Ankara’da Fransız generallerin tercümanı subayken Fransız komutanların isteğiyle de Fransa’da politeknikte askeri mühendislik okumuş. Mine Kırıkkanat, Ankara’da ünlü “Marshall Yardımı”yla yapılmış ve yönetilmiş okulda okumuş. (Kendisi videoda söylüyor ben de merak ettim bu okulu.) İstanbul’a da NATO yardımıyla (bursuyla) Notre Dame de Sion Fransız Lisesi'ni “daimi” yatılı okumaya gönderilmiş. Daha sonra da uzun yıllar Cumhuriyet’in Fransa temsilciliği yapmış bir hatun.
Yani Fransa’yla ilişkileri oldukça derin!
Bana da isterseniz paranoyak deyin!
Ahmet Yıldız
Siyasetcafe.com