CHP'nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı Ekrem İmamoğlu'nun biyografisinde Kıbrıs'ta geçirdiği üniversite yıllarından bahsedilmemesi ise dikkat çekti.
İmamoğlu bunun da ötesinde kendisi ile yapılan sohbet ve röportajlarda da Kıbrıs konusunu ya hiç açmadı ya da yüzeysel olarak konudan bahsederek geçiştirmeyi tercih etti.
ÜNİVERSİTE SINAVINDA BAŞARISIZ OLDU!
CHP adayı, "Lise sondaki futbol düşkünlüğüm haliyle beni derslerden uzaklaştırdı. Mühendislikleri yazdım ama kazanamadım. Kıbrıs’ta Doğu Akdeniz Üniversitesi’nin sınavına girdim ve İnşaat Mühendisliği okumaya başladım. Ancak okulun konumunu beğenmedim ve ailemi ikna edip Girne Amerikan Üniversitesi’nin İşletme Bölümüne yazıldım." şeklinde o günleri özetledi.
KIBRIS'TAN İSTANBUL'A GELİŞİNDE KARANLIK NOKTALAR...
Ancak Kıbrıs'tan, mezun olduğu okul olan İstanbul Üniversitesi İngilizce İşletme Bölümü’ne nasıl ve neden geçiş yaptığı konusunda bugüne kadar bir açıklama yapmadı.
Ekrem İmamoğlu'nun bu tutumunun arkasında yatanları ve Kıbrıs'tan İstanbul'a uzanan hikayesine ilişkin çarpıcı iddiaları ilk kez Emre Erciş gündeme getirdi.
"HÜLLE"YE Mİ BAŞVURDU?
Önemli bilgi ve belgeler paylaşan Erciş, Ekrem İmamoğlu'nun Kıbrıs Girne Amerikan Üniversitesi’nden İstanbul Üniversitesi'ne geçiş yapmasının ardından şüpheli bir takım durumlar olduğuna dikkat çekti.
Erciş, "Ekrem İmamoğlu, Girne Amerikan Üniversitesi'ne başarılı bir öğrenci olduğu için değil, İstanbul'da girdiği Üniversite sınavında iyi bir puan alamadığı ve "Hülle" yapmak için girmiş. Girne Amerikan Üniversitesi'nde 3 yıl paralı okuyup 3. yılda "Hülle" yaparak İstanbul Üniversitesi İngilizce İşletmeye kapak atmış..." iddiasını gündeme getirdi.
Ekrem İmamoğlu'nun İstanbul'da eğitim hayatını sürdürmesine olanak sağlayan "yatay geçiş" sürecine mercek tutan Erciş, "Ekrem İmamoğlu'nun GAÜ üzerinden "Hülle" yaparak geçiş yaptığı İstanbul Üniversitesi İngilizce İşletme bölümü, İmamoğlu'nun geçiş yaptığı 1990 yılında 2. sınıf için 10, 3 ve 4. sınıflar için 5'er öğrenci kontenjanı açmış. İmamoğlu, şanlı 5 öğrenciden birisiymiş" ifadelerini kullandı.
Emre Erciş konuyla ilgili şu açıklamaları yaptı;
1-Son 2 gündür Ekrem İmamoğlu'nun Üniversite hayatına yönelik yapmış olduğum paylaşımları anlamayan dostlar, İmamoğlu'nun üniversite diploması var mı yok mu noktasına takılmış! Oysa ben bunu değil İmamoğlu'nun "Hülle" yaparak üniversite eğitimini tamamladığını anlatıyorum.
2-"Hülle" usulü bu şark kurnazlığı, 1990'lı yılların başında maddi durumu iyi olan ailelerin çocukları tarafından kullanılıyor, başta yoksul ailelerin çocukları olmak üzere bir çok öğrencinin hakları gasp ediliyordu. Bu hak gaspçılarından birisi de İmamoğlu.
3-Türkiye'de girdiği sınavlarda iyi puan alamayan İmamoğlu,önce Kıbrıs Doğu Akdeniz Üniversitesine kayıt yaptırmış ardından da Girne Amerikan Üniversitesine kayıt yaptırdıktan sonra burada 3 yıl okuduktan sonra "Hülle"yaparak İstanbul Üniversitesi İngilizce İşletmeye geçiş yapmış
4-Konuyla ilgili ve İmamoğlu'nun eğitimini "Hülle" yaparak tamamladığı bu metot, 1990'lı yılların başında zaten Türkiye'nin en önemli tartışma konularından birisi olmuş ve Türkiye'deki hemen hemen tüm rektörler, bu taktiğin diğer öğrencilerin haklarını gasp ettiğini açıklamış.
5-Bu metodu eleştiren rektörlerin başında dönemin Boğaziçi Üniversitesi rektörü Üstün Ergüder geliyor.Ergüder,başlangıçta not ortalamalarına göre bu şekilde öğrenci aldıklarını belirtirken,bu öğrencilerin "Müthiş başarısız" olduklarını ifade ediyor ve "Hülle" metodunu onaylamıyor
6-Ergüder'den sonra "Hülle" modelini eleştiren bir diğer isim ise, dönemin İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Dekanı Esfender Korkmaz. Korkmaz, bu metodu, "Yasal bir zıplama tahtası" olarak yorumluyor ve 1993-1994 yılında sadece 7 öğrenci alabildiklerini ifade ediyor.
7-"Hülle" sistemini eleştiren bir başka rektör ise Yıldız Teknik Üniversitesinden Turgut Uzel. Bu çocukların pek çoğu üniversite sınavında başarılı olamadıkları için yurt dışına gidiyor diyen Uzel'in dışında dönemin YÖK yetkilileri de başta Kıbrıs'a giden öğrencileri uyarıyor.
8-Ekrem İmamoğlu'nun "Hülle" modeli tamamladığı eğitiminde en dikkat çeken ise, 1991 yılında YÖK yetkilileri tarafından yapılan uyarı. Bu uyarıya göre Kıbrıs'ta okuyan öğrencilerin Türkiye'deki üniversitelere geçiş yapma ihtimalleri çok az. Kontenjan ise 3-5 öğrenciyle sınırlı.
9-Yetkililer, 1990'lı yıllarda Yüksek öğrenime yönelik geçişlerde daha çok adını duyurmuş Batı Üniversitelerinden gelen öğrencilerin tercih edildiğini belirtiyor. Yine İmamoğlu'nun Kıbrıs'tan İstanbul Üni. İng. İşletme Bölümüne geçiş yaptığı yıl bölümün öğrenci kontenjanı 5 kişi!
10-İşte tam da burada çok önemli bir soru ortaya çıkıyor. Ekrem İmamoğlu, 1987 yılında 1985'de açılan Girne Amerikan Üniversitesine giriyor ve 3 yıl okuyup 1990'da İstanbul Üni. İng. İşletme bölümüne geçiş yapıyor. Yatay geçiş için kontenjan sayısı ise 5 kişi.
11-Peki nasıl oluyor da Ekrem İmamoğlu, 1990 yılına kadar daha henüz 1 tane bile mezun vermeyen 1985 yılında kurulmuş bir Üniversite'den öncelikli tercihlerin Batı Üniversitelerinden olduğu 5 kişilik kontenjandan yararlanarak İstanbul Üni. İng. İşletme Bölümüne kabul ediliyor?
12-Şimdi beni eleştirenlere soruyorum, bir gazeteci olarak İmamoğlu'nun henüz 1 tane bile mezun vermemiş bir Üniversiteden İstanbul'un en önemli fakültelerinden birisinin 5 kişilik kontenjanından nasıl yararlandığını araştırmayayım mı? Üstelik İmamoğlu, hak diyor adalet diyor!
13-Yüzlerce öğrencinin yeterli görülüp 5 kişilik kontenjandan faydalanamadığı bir dönemde Ekrem İmamoğlu için kim/kimler araya giriyor veya aracı oluyor da İmamoğlu, Türkiye'de kazanamadığı üniversiteye Kıbrıs'ı paravan yapıp 3 yıl sonra "Hülle" yoluyla giriş yapıyor?
SİYASETCAFE.COM