Ekrem İmamoğlu, Namı değer İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı. Evet İmamoğlu bir projedir. Kısa zamanda değil, uzunca bir zamanda Kıbrıs'tan başlayan ve İstanbul Beylikdüzü'nde devam eden, İstanbul Büyükşehir Belediyesinde sonlanan bir porjedir. İlerisi var mı yok mu şimdilik kesin değil ama Kılıçdaroğlu icazet verirse Cumhurbaşkanlığı seçimine kadar gider bu proje. Belki Milletvekili belki de CHP genel Başkanlığına'da uzanabilir...
Kim bu İmamoğlu; Trabzon'dan başlayan ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığına kadar uzanan hikayesi ne? Kim ve kimler desteklediler ve hangi güçler arka çıktılar. Parti menfaatleri ona ne kazandırdı ve ne kazandıracak? Yok olup gidecek mi diğer siyasiler gibi yoksa daha da mı yükselebilecek? Arkasında hangi güçler var? ve kimler ona finansal destek veriyor? Proje adamı mı? yoksa birilerinden mi akıl alıp yürümeyi tercih ediyor? Neden Hdp ve pkk’lılarla bu kadar samimi ve içten? Neden Fetocularla sürekli gündemde? Göreve geldiğinden beri hangi projelere İmza attı veya yarım kalan projeleri mi? sahiplendi. Neden sürekli devlet kademesini bir siyasi parti lideri gibi suçlayıp duruyor? neden? neden? neden?
İmamoğlu Feto ve Hdp desteğiyle göreve gelmiş bir projedir. Kesinlikle CHP güdümlü oy potansiyeli ile bu siyasi arenada yer alması mümkün değildir. Öyle olsaydı Zülfi LİVANELİ'de bu koltukta oturabilirdi. Özellikle dış güçlerin finansmanlarıyla ve diğer şer partilerinin destekleriyle bu koltukta oturmuştur. Rahat değildir. Çünkü ensesinde Kaftancıoğlu ve onun ekibi, Hdp kökenli PKK misyonu duruyor. Nasıl kazandı İstanbul'u herkes iyi biliyor. Chp ne ekersen onu biçersin deyip Hdp'li Pkk yandaşlarını yanına aldı. İyi partili Akşener'in Feto tayfasını diğer yanına aldı. Sp'li Karamollaoğlu'nuda koltuğunun altına aldı ve ipi göğüsledi. İyi mi yaptılar kötü mü yaptılar tartışılır ama sonuca ulaştılar. Dış güçlerden aldığı finans desteğini de şimdilerde Devlet Bankaları bize kredi vermiyor diye yaygara koparıp meşrulaştırıyor. Kısacası proje olan İmamoğlu o koltukta rahat değil. olamaz da...
Özellikle bazı olaylar karşısında bir türlü safını belirleyemedi. Nedir bunlar? Diyarbakır annelerinin verdiği mücadeleye ne bir açıklama yapabildi ne de destek verebildi. Ama Diyarbakır belediyesine Kayyum atandığında soluğu orada aldı ve desteğini emir aldığı şekilde verdi. 13 şehit verdiğimiz, ülkemin yaş tuttuğu zamandı, İmamoğlu dilinin ucuyla kınaya bildi. Ama ne Pkk diyebildi ne de Teröristlere lanet okuyabildi. Orada katledilip şehit edilen askerlerimizin ne ailesini ne de yakınını arayabildi. Ama Boğaziçi olaylarının baş kahramanlarının yanında ve safında, özgürlükten, şiddetten, orantısız güçten bahsetmesini bildi. Emirler ona destek veren yerlerden geliyordu. Kaftancıoğlundan, Feto'dan geliyor. İradesiyle değil birilerinin verdiği demeçlerle hareket ediyor. Bakın İmamoğlu bugün PKK'yı veya Feto'yu terörist ilan etsin o koltukta bir gün duramaz. Ertesi gün ya istifa eder veya yine boyun eğer. Sonuçta İmamoğlu'na o koltuk ağır gelmeye başladı. O koltukta oturmanın bir bedeli vardı ve onu ödemeye devam ediyor. Hiçbir kuvvet veya güç onun ferdi karar vermesine izin vermez. Kendi iradesiyle hareket etme kabiliyeti hiç bir dönem olmayacak. Ortalığı ayağa kaldırdı belediyede korkunç israf var diye. Arabaları bir yerlere getirip sergiledi ama kendisi daha çok araba kiralayarak rekora el attı. Suya, otobüslere, vergilere zam olmayacak dedi de ne oldu. En büyük zamları kendisi yaptı. Üstelik topu da yine Hükümetin üzerine attı. Hükümet hastane yaptı o yolunu yapamadı. Kısacası İmamoğlu bir projenin kullanılan ayağıdır. Hemşerimdir, sınıf arkadaşımdır, ama ne yazık ki oda siyonist veya emperyalistlerin peşinde koşan çaresiz bir başkandır.
Siyasetin kızıştığı yüce meclisimizde bir fezleke oylamasına doğru gidiyoruz. CHP yine ortalığı karıştıracak hamleler peşinde koşmaya başlamış bile. Bu fezlekeleri fırsat bilecek olan dış güçler ve siyasi ayakları pkk ve feto olan partiler ülkemin sokaklarında gösteriler yapmaya veya yıkık dökmeye başlayabilirler. Onlara fırsat vermek yerine onlar için süreklilik arz eden tedbirleri almamız gerekmektedir. Bugünlerde Papa yuvasından çıkmış tarih boyunca belki bir defa belki de hiç görüşmemiş kişilerle görüşüyor ve dünya ya sözde birlik beraberlik mesajları veriyor. Altında bugünlerde olmasa bile yarınlarda ne çıkacağını hep beraber göreceğiz. Tesadüf bir ziyaret olmadığının kanısındayım. Sayın İçişleri Bakanımız HDP ve PKK için ülke sınırları içinde ve dışında verdiği mücadeleler takdire şayan bir yol almıştır. Hiç bir dönem PKK ile bu denli mücadele edilmemiştir. Bu mücadeleden tabi ki iç ve dış düşmanlarımız gereğinden çok rahatsız olmuşlardır ama nafile. Reis ve Soylu'nun bu mücadelenin peşini bırakacağını zannediyorlarsa yanılıyorlar. Her şehit kanlarımızın bedelini kat ve kat almaya devam edeceğiz. Kılıçdaroğlu ve ekibi de bu PKKteröristlerine bir kere olsun o sıfatı kullanamadı. Hiçbir chp'li milletvekili, parti yöneticileri, il ve ilçe başkanları hatta kazanılmış belediye başkanları da bu HDP'nin silahlı ayağı olan PKK'yı terörist olarak nitelendiremediler. Neden acaba? korkuları ne? kimden çekiniyorlar? bu sorulara hiç bir dönem doğru cevap veremeyecekler. Çünkü Kılıçdaroğlu'yla beraber HDP'nin silahlı ayaklarına tam desteği veren bir CHP zihniyeti meydana gelmiştir. Belki partinin içinde bu durumdan az da olsa rahatsızlık duyan kişiler olabilir ama onlarında koltuk ve milletvekili sevdaları ağır basmaktadırlar.
Yüce milletim bir an önce bu kirli oyunları görmelidir. Fetoyu veya Pkk'yı tehlike görmeyen zihniyetler ülkemin içinde köşe bucak gizlenerek planlarını yapmaktadırlar. Fetonun ülkem içinde oyunları devam etmektedir. Haçlı ruhunu yeniden ülke topraklarıma sokarak içten ve dıştan karışıklıklara sürükleme çabaları da devam etmektedir. Papa yuvasından çıkmış sinsi oyunlarının taşlarını dizmektedir. Sahada boy göstermeye başlamıştır. Yakında İstanbul'a gelirse şaşırmayalım. Dünyanın üzerine titrediği altın boynuzlu şehrimiz tehlike altındadır. Kuşatma öyle bir şekilde yapılmaya başlanmış ki anlatılması güç yerlere sürüklenmektedir. Nedir bu kuşatma bilir misiniz? İstanbul'u kim veya kimler yönetiyor? İstanbul'u bekleyen tehlikeler neler?
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı İmamoğlu, Feto, Hdp ile işbirliği içinde. İYİ Parti İstanbul İl başkanı Fetu'cu Buğra Kavuncu. CHP il başkanı Hdp kökenli Pkk'lı Kaftancıoğlu. Ah İstanbul'um ah kimlerin eline kalmışsın, kimler seni yönetiyor. Fatih'in fethettiği bu şehirde bizans oyunları oynanmaya devam ediyor. Nakış nakış işleniyor Pkk ve Feto yöneticileri tarafından. Kimler işe alınıyor, nerelerin ihaleleri kimlere veriliyor, nerelerin gelirleri dünya bankalarına ipotek veriliyor.
İstanbul düşerse Türkiye düşer, Türkiye düşerse tüm İslam Alemi düşer. Uyanın artık ey koca Türk milleti. Bu zillet ittifakının amacı ve emelleri belli oldu. Reis'in en çok önem verdiği , ilk siyasetinin başladığı, peygamberimizin övgüyle söz ettiği bu ilin derhal ayağa kalkıp silkelenmesi lazım. Bu zillet ittifakının emrinden derhal çıkması lazım. İstanbul şahlanırsa Ankara şahlanır. Ankara şahlanırsa Adana şahlanır, Adana şahlanırsa Antep şahlanır, Antep şahlanırsa Erzurum şahlanır, Erzurum şahlanırsa Trabzon şahlanır. Trabzon şahlanırsa tüm Türkiye şahlanır...
Herkes siyasetini ülke menfaatleri için yapar. Amaçları sadece seçilip halka hizmet olmalıdır. Nedense içimizde ki zillet ittifakının amacı ülkemi bölümlere ayırıp, sömürülen bir devlet konumuna getirmektir. Türkiye Cumhuriyetinin Jeopolitik yapısı, konumu her dönem bütün dünya ülkelerinin dikkatini çekmiştir. Büyüyen bir ekonomik yapısı, ilerleyen savunma sanayisi, güçlenen ve dik duran siyaseti. Reis'in 19 yıldır sürdürdüğü istikrarlı politikaları herkesin canını sıkmaktadır. Sonuç olarak ülkemizi bekleyen tehlikelerden bir bir kurtulup, kurdukları tuzaklarını kafalarına geçirme vakti gelmiştir. Biz Türkiye olarak Reis'in önderliğinde büyümeye devam ettik mi? tüm mazlumların, sömürülen ülkelerin umudu konumuna geliyoruz. Bu büyüme tabi ki dünyayı sömüren ve menfaatleri olan ülkeleri ekmeklerinden etmektedirler. Buda ülke olarak saldırılara maruz kalmamıza neden oluyor. Bu saldırılar ülke dışından olsa en azından düşmanını bilir önlemini alırsın. Ama özellikle ülke içinde ki Türkiye düşmanları halkımız üzerinde de tahribata yol açmaktadır. Ülke menfaatlerini her şeyin üstünde tutan ve onu savunan Reis ve ekibinin bu zillet ittifakı ve şer odaklı gruplardan bir an önce kurtulması lazım. Özellikle İstanbul'da oynanan oyunların farkında olunması lazım. Zillet ittifakıyla İstanbul Belediye Başkanlığını alan zillet ittifakı, her geçen gün tehlike arz eden bir sorun haline gelmeye başlamıştır. İmamoğlu ve ekibi sadece hizmet için göreve getirilmemiştir.
Sonucu bekleyip göreceğiz.
Amaç hizmet mi? Himmet mi?
Allah yar ve yardımcımız olsun.