HZ. EBU BEKİR’İN HAYATINI BİR DE BENDEN OKUYUN!
İslâm aleminin, insanlığın, kainatın nuru olan sevgili peygamberimiz Hz. Muhammet’ten (sav) sonra halife olan Hz. Ebu Bekir (r.a.), maddî ve manevî hizmetleri ile İslâm dininin yerleşmesini, birliğini ve yayılmasını sağlamıştır.
Peygamberimizden sonra, yaşanan dört halife döneminin ilk halifesi ve hizmetleriyle İslâmın ışığı olmuş Ebu Bekir’i kalemim döndüğünce tanıtmak istiyorum.
Bunu yaparken de büyük bir huzur ve mutluluk duyuyorum. Yazıyı okuduktan sonra da inşallah sizler de aynı huzuru ve mutluluğu hissedersiniz.
Ebu Bekir, Benu Teym’lerin Kureyş kabilesinden olup Mekke’de doğmuş, babası Ebu Kuhafe Osman, annesi Ümmü’l-Hayr Selma’dır.
Asıl ismi, Abdülkâbe olup İslâmiyeti kabul ettikten sonra Resulullah (sav), kendisine Abdullah ismini verdi. “Atik, Sıddık” lakaplarıyla anılmış, “deve yavrusunun babası” manasına gelen “Ebu Bekir” ismiyle tanınmıştır.
Doğum tarihiyle ilgili olarak Fil yılından sonra, 571 veya 573’te Mekke’de doğduğu, Peygamberimizden bir veya üç yaş küçük olduğu rivayet edilmiştir. 23 Ağustos 634 tarihinde Medine’de vefat etmiştir.
Bedir Savaşı’na kadar müşrik kalan oğlu Abdurrahman dışında bütün ailesi Müslüman olmuştur. İslâmiyeti kabul etmeden önce de dürüst kişiliğiyle tanınmış, purtlara tapmamış, evinde bulundurmamıştır. Hiç içki içmemiştir.
Hz. Ebu Bekir, Resulullah’la çocukluğundan itibaren büyük bir dostluk kurmuş, hayatı boyunca da yanından ayrılmamıştır. Peygamber Efendimiz bazı konularda, özellikle Ebu Bekir’e danışmıştır. Bundan dolayı da Araplar, ona “Peygamberin veziri” demişlerdir.
Mekke’nin ileri gelenlerinden olup Arapların nesep ve ahbâr ilimlerinde meşhur olmuştur. Kumaş ve elbise ticaretiyle meşgul olmuştur. Kırk bin dirhemlik servetinin büyük bir kısmını İslâm için harcamıştır.
Hira dağından dönen Hz. Muhammet ile karşılaşmış, Resullullah’ın Allah’ın elçisi olduğunu söyleyip “Yaratan Rabb’inin ismiyle oku.”(El-Alak 96/1) diye başlayan ayetleri okumasıyla “Allah’ın birliğine ve senin O’nun resûlü olduğuna iman ettim.” demiş, Hz. Hatice’den sonra iman eden ilk kişi olmuştur. Hayatının sonuna kadar da tüm varlığını İslâma adamıştır.
İlk Müslümanların İslâma davet edilmesinde önemli bir rolü vardır. Hicret öncesi, kızı Aişe’yi Hz. Muhammed’le evlendirdiği için aynı zamanda sevgili Peygamberimizin kayınpederidir.
Ebu Bekir’in hanımı Ümmi Rüman’dan, Abdullah, Aişe, Esma ve Abdurrahman isimli dört çocuğu olmuştur.
Peygamberimize Mekke’den Medine’ye hicret emri gelince kendisine eşlik etmiş. O meşakketli yolculukta, Resulullah’ın yanından ayrılmamıştır.
Hicret sonrası, Medine’de, Mescid-i Nebevi’nin inşasına yardım etmiştir. Peygamberimizle birçok savaşa katılmış, hatta, Bedir Savaşı’nda, Müslümanlığı kabul etmeyen oğlu Abdurrahman’la savaşmıştır.
Alemlere rahmet olarak gönderilen Resullulah’ın 632 yılında vefatından sonra Ebu Bekir, halife olarak seçilmiş ve 632-634 yıllarında ilk halife olarak görev yapmıştır.
Peygamberimizin vefatından sonra ortaya çıkan dinden dönme hareketlerine, sahte peygamberlere karşı mücadele etmiştir. Özellikle de önceden Yahudi inancına sahip olan ve zekâta karşı çıkmak isteyen kâbilelerle savaşmış, İslâmın bütün kurallarıyla benimsenmesini sağlamıştır.
Hz. Ebu Bekir’in en büyük hizmetlerinden biri, belki de en büyüğü, Peygamberimiz döneminde bir araya getirilip kitaplaştırılamayan Kuran-ı Kerim’i kitaplaştırarak sonsuza ulaşmasına vesile olmuştur.
Bu dönemde rahatsızlanmış, yerine imam olarak Ömer’i atamıştır. Yaptığı istişarelerden sonra, Ömer’i kendisinden sonra halife tayin eden ahitnameyi Osman’a yazdırmıştır.
Kısa bir süre sonra da vefat etmiş, Peygamberimizin yanına defnedilmiştir.
Halifeliğinin son zamanlarında yapmış olduğu isabetli uygulamalarıyla İslâmın temelini kuvvetlendirmiş, Müslümanlar arası birliği kesin olarak sağlamıştır.
Sevgili peygamberimiz Hz. Muhammed’in (sav) çocukluktan beri hep yanında olan, İslâma hizmette hep başı çeken, ilk Müslümanlardan ve ilk halifemiz Hz. Ebu Bekir Sıddık’ı gönlümden coşup gelen sevgi ve saygıyla hatırlatmak istedim. İnşallah, sizlere de bir faydam olmuştur diyerek hepinizi yüceler yücesi Allah’a emanet ediyorum...