Artık kavga, iftira, töhmet, kötü söz hayatımıza öyle girdi ki bu iklimden kurtulamıyoruz ve hatta biraz ortam yumuşasa bunu acabayla karşılıyoruz. Toplumu çok gerdiğimiz, bu gerginliğin ne gerenlere ne de gerilenlere bir faydasının olduğu, enerjimizin ve zamanımızın önemli bir kısmını boşa harcadığımız ortada. Bu halimizle gençlere de güzel örnek olmuyoruz, kutuplaştırıyoruz ve bizim arkamızdan gelen genç kuşaklara da adeta "bizi takip edin, en doğrusu bu" tavsiyesinde bulunuyoruz!
Halbuki toplumu daha rahat bırakarak buraya harcadığımız enerji ile huzurumuzu tesis edebilir, insani meziyetlerimizi artırabilir, bir arada yaşama kültürünü daha ileri noktalara taşıyabiliriz. Olacak bu yeni durumda birbirimizin dertleriyle dertlenebilir ve daha sağlıklı bir toplum hayatını kurabiliriz. Niyet okumayı bırakıp, zuhur eden doğru ve yanlışları rasyonel olarak tartışabiliriz! Biz bu vatan üzerinde birlikte yaşamaya, zorlukları beraber kucaklamaya, refahı ve çileyi birlikte göğüslemeye ve birlik olmaya mahkumuz. Bu sözlerim devletimizin, milletimizin birlik ve beraberliğine kayıtsız şartsız "evet" diyenler içindir. Bu sözlerim dünya üzerinde onur ve şerefimizle yaşama özlemi ve ülküsünü taşıyan milletimiz içindir.
Bu coğrafya bizim binlerce yıldır vatanımızdır, milyonlarca şehidimiz bu topraklarda yatmaktadır. Biz bu vatanı yüceltmeye, ilmi bir ahlak ve bilimsel düşüncenin ışığında ülkemizi endüstri ve sanayi alanında ileri götürüp kişi başına düşen milli geliri ileri ülkeler seviyesine çıkarmaya enerjimizi vermeliyiz. Eğitim ve öğretim sistemimizi çok ileri bir noktaya taşımalıyız, gençlere iş sahaları açıp istihdam ve işsizlik problemini çözmeliyiz. Üniversitelerimizi dünya üniversiteleriyle yarışır bir noktaya taşımalıyız, biz yeni bir iklime girmeliyiz. İdeolojik bakışlar ve davranışlar bize çok zarar verdi. İleri ülkelerde siyaset toplumu bu kadar germiyor, ileri ülkeler siyaseti bu kadar her alana bu yoğunlukta sokmuyor.
Bu kadar kavganın, muhtıranın, darbenin, itişmenin, ötekileştirmenin olduğu ülkeler geri kalmaya mahkumdur. Kalkınmanın ve ileri gitmenin birinci yolu huzurlu bir toplum olmaktan ve kanun hakimiyetinin tesisinden geçer! Çağımızın değerleri ve hedefleri; hakkı tesis etmek, çevreyi korumak, üretimi artırmak, hakça bölüşmek, sağlık ve eğitim hizmetlerini hakkıyla yerine getirmek, onurlu bir yaşam standardına erişmektir.
Her zaman olduğu gibi dünya üzerinde bir güvenlik problemi vardır. Bu anlamda ülkemiz maalesef bir emperyalist sarmalama ile karşı karşıyadır. Bu sarmalamayı içerde birlik olmak ve güçlü olmakla aşarız. İç kavgalar dozunu aşarsa hepimiz kaybederiz!