Defalarca kalemim analığın kutsal adına, babalığın eşsiz tadına hitap ederek dile geldi.
Kimi zaman babamın o engin sinesinden annelere, babalara seslendim, kimi zaman annemin cennet vadeden dizlerinden insanlığa küstüm, sitem ettim. Vatan dedim , Turan için inim, inim inledim.
Boyun eğmek mi? Babamdan baskasına asla eğilmedi başım, açılmadı avuçlarım.
Yenildim ... Kimi zaman en dibine vurdum hayatın .Hiç bir şeye gücüm yetmediğinde göz yaşlarım yetişti imdadıma.
Ağladım saklamadan göz yaşlarımı. Ağladikça insan kalacağımı biliyordum çünkü . Yenildim ... Yenildim ama düşmedim.
Ben mazluma güç göstermedim, zalime direndim her zaman.
Döndüm sırtıma baktım kanıyordu. Can bildiklerimin gelen hancer yaralarıydı o ... Ama ben yine sevmekten vazgeçmedim.
İnsanları, kuşları, böcekleri ... Ve en çok ta çocukları sevdim.
Küçücük vücudum ne ihanetlere, ne vurdum duymazlıklara, ne çıkarcı art niyetlere göğüs gerdi.
Vatan satanlar da gördüm, evladının sırtına basıp dereyi geçenlerle de karşılaştım.
Hep hoş gördüm, hep acıdım kendini düşüren güçsüzlere.
Geçmem gereken köprülerde "ayıya dayı "demedim asla .
Şaşmadım, yolumu kaybetmedim .
Hedef insan kalarak vatan için öle bilmekti çünki...
Ne Türklük aşkından uzak, Turana yabancı suratlar vatan, Sakarya diye sırıttı yüzüme, ama ben yine umudu kesmedim Kızıl Elma'mdan .
Belki son yılın , belki de düşe kalka bir hayatın hesaplaşmasıydı bu satırlar.
Hesap veremeyeceğim bir dün , belirsiz de bir yarın bulamadım bakınca. Nihayetinde kendimle barışığım kızdığım noktalarım olsa bile.
Sadece tek kişiye hesap veremedim ...
Dizlerimde bu kadar kuvvet, yüreğimde bu kadar güç varken öyle küçük kalıyorum ki adının karşısında. elini öpemesem de, gölgesine, hayaline ve ruhuna sarıldım. O hakkını helal etti biliyorum ama ben haketmek icin Tanrı'dan yardım diliyorum. ANNEM ...!