Bir önceki yazımızda Hafız Hakkı Beyin bölgeye teftiş ve gözlem göreviyle gönderildiğini söylemiştik-bu görevlendirme gelen eleştiriler üzerine Enver Paşa'nın salonunda Enver Paşa, Talat Paşa, İsmail Canbolat, Hafız Hakkı Bey'in katılımıyla gerçekleşen olağanüstü toplantı ve sahayla bir dizi muhabere sonucunda kararlaştırılmıştır.
(Hafız Hakkı Paşa'nın Sarıkamış Günlüğü Hazırlayan: Murat Bardakçı s.75-77)Hafız Hakkı Paşa bölgede incelemelerini yaptıktan sonra bir anlamda her şeyin başlatıcısı olan şu raporu vermiştir:
“Dağlar üzerindeki yolları keşfettirdim. Bir kısmını kendim de gördüm; bu mevsimde bu yollardan hareketin mümkün olduğuna kani oldum.”(...)(Ali İhsan Sabis Birinci Dünya Savaşı c.2 s.238)Gerek bu rapor, gerek Rus kuvvetlerinin müşkül hali-biraz sonra daha detaylı bahsedeceğiz- ve Hasan İzzet Paşa ile taarruzi bir manevra üzerine uzlaşılması Enver Paşa’yı cepheye getirmiştir.
Paşa 6 Aralık Pazar günü beraberinde Genelkurmay Başkanı Bronzart, Genelkurmay Harekât Şubesi Müdürü Yarbay Feldmann, Yenibahçeli Şükrü Bey, Kazım(Orbay) ile- bunlar sadece bildiklerimizdir-(Yavuz Özdemir Sarıkamış Harekâtı s.242)bir kısım donanmanın eşliğinde yola çıkmıştır.8 Aralık'ta 4 Rus gemisi uzaktan görülüp yön değişilmiş, İstanbul'dan gelen bir telgrafta 8 Rus gemisinin Trabzon cihetinden kafileye doğru geldiği belirtilmiş, heyet buhranlı bir gecenin ardından Trabzon'a varmıştır.
(Ramazan Balcı Tarihin Sarıkamış Duruşması s.54-55) Diyebiliriz ki bu vaka Başkumandan Vekil’inin Sarıkamış İhata Manevrasında geçirdiği ilk birebir tehdittir. Bir diğer önemli konu ise teftiş görevi ile gönderilen Hafız Hakkı Bey'in 7 Aralıkta 10. Kolordu kumandanlığına atanmasıdır.
Kafile 10-11 Aralık'ta Gümüşhane'ye 12 Aralık akşamüstü ise Erzurum'a gelmiştir. Yolda karşılaşılan elim durumlardan – örneğin yolda kalan eşyalar, telef olan hayvanlar, aynı şeylerle Hafız Hakkı Bey de karşılaşmıştır- olacak ilk iş Menzil Müfettişinin yerine bir başkasını atamıştır.
( Yavuz Özdemir a.g.e s.246) 13 Aralıkta Köprüköy'de konuşlu Ordu Karargâhına gelmiş, yöre halkından kişiler getirilip bilgiler alınmışplanlar gözden geçirilmiştir. Aynı gün Erzurum’a avdet edilmiştir.(Yavuz Özdemir a.g.e s.247-248) Bu noktada ordunun, iaşesine, iaşe damarlarına, lojistiğine, muhabere sistemine bakmamız gerekiyor.
III.Ordu ‘da İaşe, Lojistik, Muhabere
Adı geçen alanda yılların getirmiş olduğu bir gerilik vardı. Bilhassa 1900 yılında Rusya ile imzalanan bir anlaşmaya göre Çarın onayı olmadan KuzeyAnadolu'da – bu tabirden kasıt Sivas ve kuzeyiydi- hiç bir girişimci, ülke veya kişiye demiryolu yapma izini verilmeyecek olması( Vahdettin Engin Bir Devrim Son Sultanı II.Abdülhamid s.238) zaten o güne kadar yatırım yapılmayan bölgeye o günden sonra yapılacak yatırımların önünü tıkadı. Erzurum'a en yakın demiryolu bugün Niğde il sınırları içerisinde bulunan Ulukışla'ya geliyor, oradan güneye iniyordu.
Ulukışla- Erzurum arasında bulunan yaklaşık 820 kilometrelik mesafe ise muntazam olmayan yollar vasıtasıyla yaya kat ediliyordu. Bu hal seferberlik ve savaş sırasında birçok problemlere sebep olmuş, Erzurum’un “yanı başı" diyebileceğimiz Trabzon, Diyarbakır gibi vilâyetlerde harp vergisi dahilinde toplanan tonlarca hububatın, payitahttan sevk edilen askerin ,mühimmatın ,sağlık ekipmanlarının cepheye erişmesi ya çok güç şartlar altında büyük kısmı yolarda telef olarak gerçekleşmiş ya da hiç gerçekleşememiştir.
Ramazan Balcı Ordunun bir günlük erzak ihtiyacının çevre vilayetlerden Erzurum'a ancak bir ayda taşınabildiğini iddia eder.(Ramazan Balcı a.g.e. s.333)Vilayet ahalisinin vilayet hududuna kadar sırtlarında erzak taşıması sık rastlanır bir durumdu.
Buna rağmen Genelkurmay tarafınca yayınlanan bir eser, harekât öncesinde bir erin bir günlük istihkakını şöyle verir: Et olarak 250 gram taze et veya yarısı kadar kavurma, pastırma, sucuk veya et konservesi, sebze vb olarak 86 gram pirinç, 10 gram yağ, 20 gram soğan, 20 gram tuz, 1/4 oranında nohut, fasulye gibi kuru sebzeler, patates veya sebze konservesi veya yaş sebze.(Genelkurmay Basımevi TSK Tarihi Osmanlı Devri I. Dünya Harbi İdari Faaliyetler ve Lojistik X. Cilt s.173)Bahsettiğimiz nedenlerden ve Karadeniz'de Başkomutan Vekilini bile tehdit edebilecek bir Rus donanmasının varlığı biraz sonra bahsedeceğimiz çabaları önemli oranda baltalamıştır.
Giyim konusu ise bir hayli tartışmalıdır. Güvenilirlik oranı en yüksek olan Genelkurmay yayınları giyim başlığında önceliğin sürekli III.Ordu’ ya verildiğini söyler ve net rakamları şöyle verir:
40.064 Kışlık elbise, 28.139 kaput, 33.971 kundura, 1500 çarık.(Genelkurmay Basımevi TSK Tarihi a.g.e s.179)İstanbul'dan gönderilen eşya ise 19.779 kabalak, 22.539 kaput, 26.642 avcı yeleği, 35.405 aba ceket, 32.617 don, 36.933 aba pantolon, 50.000 metre yazlık elbise kumaşı, 20.390 kilim, 44.203 kundura, 24.855 palaska, 48.000 metre kışlık elbise kumaşı, 45.506 kuşak, 238.935 metre Amerikan bezi, 33.941 matara, 18.000 metre kaput kumaşı, 1.120.274 adet nal ve mıh.( Genelkurmay Yayınevi BİRİNCİ DÜNYA HARBİNDE TÜRK HARBİ KAFKAS CEPHESİ 3. ORDU HAREKATI c.2 s.658) Bu sayılarla 50 bin kişilik bir ordu muntazaman giydirilebilir, vilayetlerden toplanan yardımlar aracılığıyla da 3. Ordu tamamen donatılabilirdi.(Ramazan Balcı a.g.e s.106) Mamafih üste belirtilen teçhizatlarınne kadarının ulaştığını bilmiyoruz -yollar sebebiyle. Öte yandan ulaşamayanlara örnek olarak gösterebileceğimiz “çabalar" vardır.
11 Kasımda 4 bin ton malzeme taşıyan Derne Vapuru Rus Donanmasınca batırıldı. 18 Kasımda bünyesinde iki alay, kışlık giyim ürünleri, iki keşif uçağı ve olası bir isyanı örgütleyip liderlik edeceği düşünülen Çerkez liderlerde bulunduran(Nevzat Kösoğlu Şehit Enver Paşa s.326) Bahriahmer, Bezmialem, Mithat Paşa vapurları yine Ruslarca batırıldı.
Muhabere ise sonucu doğrudan etkileyen eksikliklerin başında gelmiştir. Aslına bakacak olursak Enver Paşa sürekli iletişime önem vermiştir (Yavuz Özdemir a.g.e. s.268) lakin göreceğimiz gibi harekâtta rolü olan diğer komutanların ihmali ve tecrübesizlik harekâtın başarısızlıkla sonuçlanmasında etkili olmuştur.
Bölgede ilk defa 7 Aralık'ta sahra telefonları kullanılmaya başlamıştır.( Yavuz Özdemir a.g.e s.268) Mamafih ilerleyen vadelerde telefondan ürken hatta kablolarını söküp çarık bağı yapan erlere rastlanılmıştır.( Ramazan Balcı a.g.e s.112) Harekât esnasında bu tip faaliyetlerin birçok menfi sonuçları olmuştur.
Toparlayacak olursak bölgede yüzlerce yıllık altyapı eksikliğine rağmen en azından şimdilik büyük uğraş ve çabalarla azami derecede giydirilen, ahalinin dahliyle de olsa iaşesi sağlanan, bir ordu görürüz.
Adım Adım Sarıkamış İhata Manevrası
14 Aralık’ta Harekât için hazırlıklar başlamıştır. Başkumandan Vekili Enver Paşa 15 Aralıkta tüm cephede teftiş gezisine çıkmıştır. Bu sırada Arif Baytın'ın komuta ettiği 29. Tümene de gidilmiştir. Baytın, Enver Paşa’nın sade bir ceketle geldiğini, beraber çorba içildiğini, tahkimatları kontrol ederken Enver Paşa’nın bizzat kürekle telkinler verdiğini, yeterli ekipman bulunmadığı söylenince maiyetine temin için emir verdiğini aktarır.(Arif Baytın İlk Dünya Harbinde Kafkas Cephesi Sarıkamış Günlüğü s.87-89)Bugünlerde Çar II.Nikola Rus cihetine gelmiş, bozulan ordu moralini toparlamak için çeşitli faaliyetlerde bulunmuştur. Çar Mecingert’e intikal ederken Türk keşif kolları ile karşılaşmış, lakin Türk kolları kendilerini açık etmemek için ateş etmeme emri aldıkları için Çar II. Nikola kurtulabilmiştir( Maslofski Umumi Harpte Kafkas Cephesi s.84). Enver Paşa, 15-17 Aralık arası 3.Ordu karargahında 13 Aralıkta 3.Ordu kurmay heyetinin sunduğu ve basit düzeltmelerle imzalanan planın(Felix Guze Birinci Dünya Savaşında Kafkas Cephesindeki Muharebeler s.33)üstünden geçilmiştir. Manevra planının kronolojisi ve son hali ise şu şekildedir:
7 Haziran 1914’te Bronzart tarafından hazırlanan plan mucibince ağırlık kuvvetler Boğazlara çekilecek, 3. Ordu ise bir kısım kuvvetle hudutta müdafaa muharebeleri gerçekleştirecekti.( Fevzi Çakmak Büyük Harpte Şark Cephesi Harekâtı s .3) Lakin değişen koşullar nedeniyle- Türk- Alman müttefiklik anlaşmasının imzalanması, Goben ve Breslau'ın Boğazlardan geçmesi- 20 Ağustosta yeni bir sefer planı yürürlüğe girdi, buna göre 3. Orduya yine hudutta müdafaa ve Rusları oyalama görevi verildi.
(Fevzi Çakmak a.g.e s.7)Bahsolunan sefer planı Liman Von Sanders'in ısrarı üzerine Odessa'ya çıkarma yapma fikrini ( Liman Von Sanders Türkiye’de Beş Yıl s.41) ve ayrıcauygun koşullar oluşursa, Ardahan-Batum istikametine taarruzu da içeriyordu.(Yavuz Özdemir a.g.e s.60) Hasan İzzet Paşa ve 3. Ordu heyeti taarruz istikametine karşı çıkmış, Sarıkamış ve Kars'ta ki düşmanların öncelikli olmasına dikkat çekmiştir.
(Genelkurmay Harp Tarihi Başkanlığı Birinci Dünya Harbinde Türk Harbi c.1 s.216-217)Adı geçen kişilerin daha sonra da sürdürecekleri bu tavrı manevranın Sarıkamış üzerine yapılmasında çok etkili olmuştur. İlerleyen vadelerde değişen koşullara göre müdafaa ve oyalama üzerine kurulu iki plan daha hazırlanmıştır. (Yavuz Özdemir a.g.e s.60-61)6 Eylül'de Harbiye Nezareti Ardahan-Batum üzerine yapılması düşünülen taarruz fikri için 3. Ordu'dan genel ahvali bildirmesini istemiş, 8 Eylül'de 3. Ordu'dan gelen yanıt ise ilk olarak Sarıkamış- Kars dolaylarını işaret etmiştir.(ATASE, K.2950, H.2, F.1 -59 -60) Aynı diyalog Ekim başında da geçmiş 3. Ordu Kumandanlığı “Sarıkamış ve Kars bölgesindeki tehlike giderilmeden, Batum civarına yapılacak bir çıkarmadan fayda beklenemez" diyerek( ATASE, K.2950, H.2, F.1-120) düşüncelerini yinelemiştir. Fakat Karadeniz’de gereken donanma üstünlüğünün kurulamaması ve üstünde durduğumuz 3. Ordu Kumandanlığının zihniyeti sebebiyle çıkarma rafa kaldırılmıştır.
İclal-Tunca Örses Arşivinden
Enver Paşa
Belirtmemiz gereken bir diğer nokta ise 3. Ordu'nun tereddütlü, geçiştirici ve Başkumandanlık Vekâlet’ini yanıltıcı ve oyalayıcı tutumu buna bağlı olarak Başkumandanlık Vekâlet’inin X. Kolordu'nun 3. Orduya tahsisi hususunda yaşadığı tereddützaman kaybına ve bundan dolayı da manevranın daha geç bir zamanda yapılmasına sebep olmuştur.(Yavuz Özdemir a.g.e s.234) Harb-i Umumi’nin her an değişen ahvali – Ali Fuat Paşa savaş sonrasında Enver Paşa ile yaptığı sohbette mezkur konuyu sormuş, Enver Paşa “Almanlar netice verecek kati meydan muharebelerine doğru yürürken bizleri ataletle ithama başlamışlardı" cevabını vermiştir
( Ali Fuat Cebesoy Milli Mücadele Hatıraları s.17). Yani kıtalar arasında yaşanan bu savaşta yaşanan tüm gelişmeler, taraf her ülkeyi cephelerinde etkilediği gibi Türkiye’yi de etkilemiştir- Köprüköy-Azap Muharebeleri hücum fikirlerini olgunlaştırmış ve 3. Ordu Kumandanlığınca hazırlanan ve metni aşağıda verilen plan şu son halini almıştır: 3. Ordu emrinde 9,10,11 numaralı üç kolordu vardı. Plana göre 11. Kolordu asıl Rus kuvvetini cephede tutup, oyalamaya çalışacak, hücumlarla Rus kuvvetlerinin geri çekilmesine engel olacak.
9 ve 10’uncu kolordular Rusların nispeten daha zayıf sağ kanatlarından baskın niteliğinde bir hücuma geçecek,10. Kolordu Bardız ‘ı zapt etmesinin akabindeSarıkamış'a dönecek 9. Kolordu ise Divik-Çatak güzergahını izleyip hem Sarıkamış'ın deruhtesi için kuvvet ayıracak hem de asıl Rus kuvvetlerinin arkasına düşecekti. Düşünülenler harfiyen uygulanabilirse Rus Kafkas Ordusunun çok büyük bir kısmı imha edilecek ve Kafkaslardaki en büyük üslerden biri olan Sarıkamışilerleyen vadelerin olasıhareketlerk için bir aracı olacaktı.
Plan cesurane düşünülmüş ve tertip edilmiş ve muvaffakiyet takdirinde Türkiye için bütün menfaatleri mevcut bulundurmuştu.(Maslofski a.g.e s.150) Kuşatma mantığının seçilmesinin de kayda değer sebepleri vardı: Hindenburg 26-28 Ağustos arasında Tannenberg sahasında tek orduyla iki Rus ordusunu birden kuşatma yöntemiyle imha etmişti. Hindenburg’un karargâhında bulunan Berlin Ataşemiliteri Cemil Bey gönderdiği raporda “Rusların tahkim edilmiş mevzilerine taarruz etmenin yararsız olduğu, Ruslara karşı en etkili harekâtın kuşatma olacağı" ifadelerine yer vermişti.( Yavuz Özdemir a.g.e s.262-263)
Harekâtın Sebepleri
Rus Ordusunun bir daha hiç olmayacak bir şekilde zayıf kalması. Savaşın başındaRus Kafkas Ordusu3 kolordudan teşekkül edilmişti. Batı Cephesinde yaşanan olumsuz gelişmelerden ötürü iki kolordu batıya kaydırılmış Kafkaslarda bir kolordudan biraz fazla bir ordu kalmıştı.(Maslofski a.g.e s.24-25) Giden birliklerin yerini doldurma çabaları başlamış, lakin şimdilik yeni birlikler hem nitelik hem nicelik açısından zayıf kalmıştır.
(Genelkurmay Basımevi TSK Tarihi a.g.e s.105)Nevzat Kösoğlu ise tüm Rus Ordusunun sadece %3’ünün Kafkaslarda olduğunu söyler.(Nevzat Kösoğlu a.g.e s.315)Ülkemizin önemli tarihçi ve asker simalarından Fahri Belen ise şu değerlendirmede bulunur: “Burada hemen söylemeliyim ki bütün Kafkasya’daki kuvvetleriyle Türk Ordusundan üstün olan Rus ordusunun dağınık durumundan faydalanarak fırsatı kaçırmamak lazımdı. Bu durumdan faydalanmamak hatalı bir hareket olur tarih böyle bir komutanı affetmezdi.”
( Fahri Belen “Binlerce Şehide Malolan Kafkas Seferi ve Sarıkamış Savaşı" Belgelerle Türk Tarihi Dergisi Sayı:3 9 Aralık 1970 s.8)Bütün bunları ve Erzurum'un en yakın vilayetten yardım alma süresinin 15 gün, Ruslar da ise mezkur sürenin birkaç saat olduğunu( Ramazan Balcı a.g.e s.141-142) göz önünde bulundurursak, Ruslara verilecek her sürenin onların lehine işleyeceğini, halihazırda birliklerini ikmal hazırlığıyla meşgul olan Rusların hızla toparlanıp insiyatifi tekrar ellerine alacağını söyleyebiliriz-benzeri hallerle 1825 ve 1877 savaşlarında karşılaşılmış, her ikisi de aleyhimizde sonuçlanmıştır.
İclal-Tunca Örses Arşivinden
Enver Paşa
Yani Rus kıtaatlarının Harb-i Umumi boyunca aldığı en zayıf halden yararlanma ve Batı Cephesinde sıkışan, şu an kuvvet sıkıntısı çeken Rusları-iddia edilen tezin mühim kanıtlarından biri Sarıkamış Harekâtının akabinde 2 Tümen ve 2 Tugayın derhal Kafkaslardan çekilip Odessa'ya, teşkiline uğraşılan 7. Orduya( Genelkurmay BasımeviTSK Tarihi a.g.e s.196) sevk edilmesidir- manevranıngerçekleşmesinde önemli bir sebep teşkil etmiştir.
Savaşı Rus topraklarına yıkma gerekliliği: Her ne kadar Köprüköy ve Azap Muharebeleri aleyhlerinde sonlanmışsa da Ruslar savaşı Türk topraklarına taşımayı başarmıştı. Savaş nerede yaşanırsa yaşansın bölge halkını, orduyu hem maddi hem manevi yönden yıpratır-Düşman ilerledikçe yerini yurdunu bırakıp içlere doğru göçmek durumunda olan hatrı sayılır bir kitle vardı, ayrıca Çanakkale’de görevli bir askerimiz İbrahim Naci tuttuğu günlükte savaşın yaptığı tahribatı gözler önüne sermiştir bkz İbrahim Naci Allahaısmarladık s.67,savaşı düşman sahasına yıkmak gereklilikten çok bir zorunluluktur, Scipio meşhur Hannibal'i de bu şekilde yenmiştir.
Azınlıklardan dolayı halihazırda pamuk ipliğine bağlı cephe gerisi bu durumu uzun süre idare edemezdi. Rusları aynı zorluklara maruz bırakmak fikri-Rus cephe gerisi de pek farklı değildi, Kafkasya’da yaşayan Türkler başarıhalinde temin edilecek ekipmanlarla isyana başvurabilirdi, mevcut görüşmeler dahi vardı- önemli bir sebepti.
İaşe ve İkmal Zorluğu: Başta da bahsettiğimiz gibi 3. Ordunun mevcut iaşe durumu-yollar sebebiyle- bir hayli sıkıntıdaydı ve bölge halkının gayretleri ile noksanlar giderilmeye çalışılınıyordu. Bu noktada Nevzat Kösoğlu olaya ilginç bir pencere açar: “Doğu Cephesinde Ruslara karşı herhangi bir çatışmaya girilmese de sağlık şartları ve erzak teminin güçlüğü ordu içinde benzeri bir tahribata yol açabilecek kadar kötüydü."
( Nevzat Kösoğlu a.g.e s.294,386) Ali İhsan Sabis'in de dediği gibi “Savaş savaş zamanı kazanılmaz,bilakis barıştayapılan hazırlık ve inceden inceye yapılan çalışmalarla kazanılır. Savaş bir ekim biçim işidir, barışta ne ekersen savaşta onu biçersin. Osmanlı bu hazırlıkları yapabileceği kadar uzun bir barış dönemini asla yaşamadı.”
Tüm bunlar nedeniyle Nevzat Kösoğlu’na hak verebiliriz, tüm kış yerinde konaklamak, orduda ağır zayiatlarayol açabilir, üstüne bir de Cihan Harbinin Osmanlıda ki askeri boyutunun en çok baş ağrıtan unsur olan firarlar da eklenirse ordu hiçbir şey yapmadan, baharda operatif özelliğini kaybedebilir ve sürekli takviye alan Ruslar karşısında bozguna uğrayabilirdi, mezkur olasılığın var olması da böylesi bir manevrayı tetikleyen unsurlardandı.
Rus Kuvvetlerinin Çanakkale Muharebelerine İştirakini Engellemek: Bahsolunan çarpıcı iddia yurt içinde Necati Bölükbaşı, yurt dışında Sean McMeekin tarafından dillendirilmiştir.Necati Bölükbaşı, Rusların Boğazlara olan arzusu nedeniyle Muharebelere iştirak etmesinin kuvvetle muhtemel olduğunu mamafih kuvvet eksikliği çekildiğini, ayrılması gereken birliklerin yalnız Kafkaslardan tahsis edilebileceğini, böylesi bir senaryoda çift taraflı savaşa zorlanacak Türklerin başarısızlığının mutlak olduğunu, lakin tahsis edilecek kuvvetlerin Sarıkamış Harekâtı sayesinde harp kabiliyetlerini büyük oranda yitirdiklerini söyler ve şöyle özetler: Bir şehir veya ülke hudut ötelerinde savunulur.
Onun için Sarıkamış Harekâtı esasen bir İstanbul savunmasıdır diyebiliriz.”(Necati Bölükbaşı Tarihin Arka Yüzündeki Sarıkamış Harekâtı s.57-59)Eğer adı geçen kaynaklara dayanabilirsek, manevranın gayelerinden biri ,donanımlı birlik bulmakta zorlanan Rusların kuvvetlerini olabildiğince yıpratıp Çanakkale Muharebelerinde cephe sayısını teke düşürmektir tezi elle tutulur bir hal alır.
,Zengin Kafkas toprakları ve yukarıda bahsettiğimiz Almanların bizi ataletle itham etmeleri(Yavuz Özdemir a.g.e s.299) de diğer sebeplerdendir.
Sarıkamış Harekâtından bahsedildiğinde hepimizin aklına illaki takılmış bir soru daha vardır:Harekâtınneden bahar beklenmeden kış mevsiminde yapıldığı. Aslında yukarda öne sürdüğümüz birçok sebepte dolaylı yoldan da olsa bu sorunun cevabı verildi-iaşe sıkıntısı, Rusların zayıflığı vs.Lakin dikkat edilmesi gereken bir başka husus daha vardır.
İclal-Tunca Örses Arşivinden
Hafız Hakkı Paşa
Mezkur sual 11. Kolordu Komutanı Galip Paşa tarafından büyük ihtimalle planlar hazırlanırken Enver Paşa’ya sorulmuş, yaza erteleme düşüncesi belirtilmiştir, mütalaayı dinleyen Enver Paşa Bronzart Paşaya dönerek üzerinde düşünüldüğü zaman bir çok amili ortaya koyan “Sanki Ruslar bizi o zamana kadar bekleyecek değil mi?” yanıtını vermiştir.
(Ziya Şakir Cihan Harbini Nasıl İdare Ettik s.162)Turan Tan biraz daha açıklayarak “Savaş tek taraflı bir irade ve davranış mahsulü değil ki Türk Ordusu savaşalım diyecek savaş olacak savaşı altı ay erteledim diyecek karşı tarafta madem öyle erteleyelim diyecek. Kaldı ki her gecen zaman aleyhimize işliyor.
Düşman zamanla trenle takviye getirmeye muktedir"(Turan Tan Büyük Felâket s.127)demiştir. Yani yukarıda belirttiğimiz tüm nedenlere ek olarak, savaş inisiyatifinin el değiştirmesini engellemek, kışta yapılacak bir hareketi baskın avantajının olması da neden kış sorusuna birer cevap niteliğindedir.
Gün Gün Sarıkamış İhata Manevrası
Enver Paşa 17 Aralıkta Erzurum'a dönmüştür- Ali İhsan Sabis, Paşa’nın giderken “Ben Erzurum’a gidiyorum ya oradan İstanbul’a dönerim veya seyirci sıfatıyla hareketlerinize bakarım” dediğini iddia etse de (Ali İhsan Sabis a.g.e s.263)Yavuz Özdemir bu iddianın doğruluğunun müphem olduğunu söyler.18 Aralıkta ise 3. Ordu Komutanlığını deruhte eden, verdiği ilk öneriyle Sarıkamış Harekâtının protoplanını oluşturan(Yavuz Özdemir a.g.e s.262) Hasan İzzet Paşa uzlaşılmasına rağmen, harekâtın başlamasına 4 gün varken gönderdiği telgrafta “ Ben bu hareketleri icra için nefsimde kuvvet ve itimat göremediğimden ve esasen fevkalâde bir asabiyet gelerek rahatsız olduğumdan memuriyeti hâzıramdan affımı istirham ederim”( Ali İhsan Sabis a.g.e s.263) ifadelerini kullanmıştır.
Aynı dönemde Ordunun moralinin tam tersi istikamette olduğunu görüyoruz. Ziya Yergök taarruz emrinin erlere iksir gibi geldiğini, hasta olan erlerin bile kalkıp gitmek istediğini söyler.( Ziya Yergök Sarıkamış’tan Esarete s.80-81)Enver Paşa mezkur telgrafı aldıktan sonra Hasankale'ye gelerek 3. Ordu komutanlığını mecburen devralmış, Hasan İzzet Paşa’yı Avusturya- Macaristan genel karargahına göndermiştir.
Başlangıç gününe kadar sükut içinde kalınması söylenmişse de Hafız Hakkı Bey 20 Aralıkta bir keşif taarruzu icra etmiş ve Rusları az da olsa şüphelendirmiştir. Bununla da yetinmemiş 21 Aralıkta yaptığı yetersiz keşifler neticesinde ihata planını kuzeye doğru genişletme talebini iletmiş, 3. Ordu Kumandanlığı öneriye herhangi bir cevap vermemiştir.
İclal-Tunca Örses Arşivinden
( Yavuz Özdemir a.g.e s. 292) Bahsolunan vakıa bir gün kala harekât birliğini olumsuz etkilemiş, kumanda heyetinin net bir tavır takınamamasıda cabası olmuş, manevra bu şekilde başlamıştır. Ruslar ise bu sırada bazı hareketlerden şüphelenmelerine rağmen derin bir gaflet içerisindedirler.(Yavuz Özdemir a.g.e s.295) 22 Aralık 1914 günü sabahı 3. Ordu80.614’ü muharip-muharip sayısı tüfek sayısı üzerinden hesaplanmıştır- 119.029 insan, 31.381 hayvan, 3.459 kılıç, 230 top, 73 makineli tüfek mevcuduyla(Askeri Tarih Belgeleri Sayı:139 s.44, Yavuz Özdemir mevcudu 75.000 muharip olmak üzere 120.000 insan verirken bkz Yavuz Özdemir a.g.e s.274, Ramazan Balcı 94 taburda 75.660’i muharip 112.660 kişi(Ramazan Balcı a.g.e s.140) Fevzi Çakmak ise 87 tabur, 20 süvari bölüğü, 216 top iddiasını savunmaktadır(Fevzi Çakmak a.g.e s.72) taarruza kalktı. 23 Aralık gününe kadar Ruslar Oltu, Narman beldelerinden atılmış, birçok ganimet ve esir alınmıştır.
(Fevzi Çakmak a.g.e s.76) Bir kolordunun bir ila iki haftalık erzak ihtiyacını karşılayabilecek kapasitede olan Oltu beldesi ilhak edilince asker kontrol edilememiş ve elem verici bir yağma yaşanmıştır.
(Ramazan Balcı a.g.e s.151)23 Aralıkta Rus üst düzey yetkilileri Mecingertte bir olağanüstü toplantı gerçekleştirdiler, toplantıda hücum eden Türk kuvvetleri hafife alınmış, manevranın ciddiyeti kavranamamış(General Nikolski Sarıkamış Harekâtı s.21),Berhmann’ın ısrarıylaKöprüköy üzerine tekrar bir taarruza karar kılınmıştır(Maslofski a.g.e s.91-93) - toplantıya,Mişlayevskikendisi Kafkas Genel Valisi Vorontsov Daşkov'un ağır hasta olması nedeniyle ona vekalet etmektedir,(General Nikolski a.g.e s.9)kolordu komutanları Yudenich , Berhmann ve kurmayları katılım sağlamıştır.3. Ordu bugün Ruslar hakkında Sarıkamış'ta sadece bir ihtiyat taburu bulunduğu gibi değerli istihbaratlar elde etmiştir.
İclal-Tunca Örses Arşivinden
(ATASE K.2950 H.7 F.1 -76 1-81, 1-88)Aynı gün yaşanan bir diğer önemli bir gelişme ise Hafız Hakkı Paşa’nın Enver Paşa’ya önerisini yinelemesi ve cevap dahi almadan kendi fikrine göre hareket etmeye başlamasıdır.(Yavuz Özdemir a.g.e s.314)Bu çerçevede 24 Aralık günü 10. Kolordu Pernek Kalesinde kanlı çarpışmalar yaşamış, Fevzi Çakmağın deyişiyle fazlasıyla oyalanmıştır.
Ayrıca Pernek'ten sonra da ordu emrine aykırı hareket etmiş Vartanet mevkii yerine daha kuzeyde olan Kosor mevkiine yürümüş, hem topçuları hem tümenleri büyük zorluklar yaşamışlardır.9. Kolordunun 28. Tümeni ise başında Enver Paşa ile harekete devam etmiş fakat bozuk, dar ve kaygan yol, engebeli bölge yüzünden hedeflenen menzil Bardız'a varamamıştır. Bunun üzerine Enver Paşa yanında 9-10 süvari ile beraber, 28. Tümeni geride bırakıp Bardız'a doğru ilerlemeye başlamıştır.
(Yavuz Özdemir a.g.e s. 317-322)Adı geçen vakıayı Şerif İlden şöyle aktarır: “Kendisi de -dikkat buyurunuz- beş on karargah atlısını önüne ve tüm kurmaylarını arkasına takarak hiç bilmediği ve tanımadığı bu yalçın arazide karanlıklar içinde Bardız'a doğru başını aldı gitti. Eğer yol üstünde beş on özverili Rus rastgele bulunsaydı tüm karargahı canlı veya cansız kökünden koparıp atması işten sayılmazdı. Karargahta hiç kimse bu geceki hedefleri olan Bardız'a bizim birliklerimizin varıp varmadığını bilmiyordu"( Şerif İlden Sarıkamış s.175). Böylece Enver Paşa harekâtın takvimine uygun ilerlemesi, başarılı olması için 2. birebir tehlikeyi atlatmış, bir günde 14 saat at üstünde seyahat ederek hedefe erişmiştir.
Neyse ki 9. Kolordunun bir diğer tümeni 29. Tümen gün içinde 16.00 sularında Bardız'ı deruhte etmiştir. Türk birlikleri henüz terk edilmiş bu büyük kazada hatrı sayılır miktarda iaşe malzemesi bulmuştur.
İclal-Tunca Örses Arşivinden
Çeşitli konaklara çekilen erler yer yer ateş yakmış, koyun, dana keserek kızartmış, subaylar ve komutanlar da dükkanlarda bulunan şeker, çay, konfetlere hissedar olmuş, cebe çantaya koyulan bu iaşe malzemeleri Sarıkamış önlerinde çoğunun hayatını kurtarmıştır.
(Arif Baytın a.g.e s.104-105)Bugün yaşanan kritik bir olay ise Pernek Kalesinde verilen muharebede 10. Kolordu Kurmay Başkanı Nasuhi Bey'in esir düşmesi ve cebinde bulunan Enver Paşa’nın emirleriyle işin ciddiyete varan Rusların planlarını değişmesi olmuştur(Fevzi Çakmak a.g.e s.78)-planların değişmesinde tek amil bu değildir, cepheden artarda gelen menfi raporlar, Bardız'ın kaybedilmesi de bunda etkili olmuştur.
Mişlayevski derhal Berhmann'ı arayarak taarruzun durdurulmasını ve acilenMecingert-Zivin hattına geri çekilinmesini emretti. Yudenich ise 1 tabur ve 1 alayı derhal Sarıkamış'a çekmeye başladı.(Paul Muratoff, W.E.D Allen Kafkas Harekâtı(1878-1921) Kafkas Sınırındaki Harplerin Tarihi Genelkurmay Basımevi s.243). Aynı şekilde 3. Ordu Kumanda Heyeti de harekâtı tanzim etmek için Bardız'da bir durum değerlendirmesi yapmıştır. 9. Kolordu Komutanı İhsan Paşa, Bronzart, Feldmann 9. Kolordunun tamamının Bardız’da toplanamadığını ve 10. Kolordudan bir süredir haber alınamadığını-iletişim için süvarileri kullanmak gibi yollar denense de sonuç alınamamıştır- ileri sürerek ertesi gün boyunca da Bardız'da istirahate çekilmesini teklif etmişseler de( Şerif İlden a.g.e s.177-179) Enver Paşa 10. Kolordunun plana uyarak Sarıkamış önlerine varacağına güvenerek-onu Sarıkamış önlerinde yalnız bırakmak istemeyerek- Rusların Sarıkamış'ta az bir kuvveti bulunduğu da bildiğinden( Yavuz Özdemir a.g.e s.321)25 Aralık günü Sarıkamış üzerine yürünmesi emrini vermiştir. Olaya yaklaşık 106 yıl sonra baktığımızda Enver Paşa’nın durumu daha iyi idrak ettiğini söyleyebiliriz. Çünkü Sarıkamış 25 Aralık gecesine kadar adeta bomboştur, bir gün daha Bardız'da kalmak Rusların rahat bir şekilde takviye almasına yol açacak, mevcut sıcak tehdit nedeniyle sağlıklı düşünemeyen Rus kumanda heyetine umulmadık bir şans tanıyacak, zaten tahkim edilmiş Sarıkamış’a getirecekleri zinde kuvvetler müdafaayı sağlamlaştıracak Türklerin başarı şansı büyük oranda azalacaktı. Nitekim o sırada Rus Ordusunda görevli Maslofski 25 Aralık günü Sarıkamış’ta bulunan kıtaat miktarı hakkında aktardığı şu bilgiler iddiamızı temellendirecek niteliktedir:” Bununla beraber Sarıkamış külliyen müdafaasız bir halde bulunmakta ve orada ancak 2 müstahfaz taburu ikamet eylemekte idi. Bu taburlardan birisi menzil hizmetinde, diğeri Sarıkamış'taki müteaddit mağaza ve depoların karakol ve muhafaza hidematında idiler. Her iki tabur çok yaşlı efrattan mürekkep ve Berdanga tüfekleriyle mücehhezdi. Bunların zabitleri az ve ihtiyattan celp olunmuşlardı."( Maslofski a.g.e s.98) 9. Kolordunun mevcut kısımları-29. Tümen- Bardız'dan ayrılmıştır.
İclal-Tunca Örses Arşivinden
Yürüyüş kolunun uzaması üzerine Enver Paşa, ordu karargahı ve beraberinde 5-6 süvari ile tümenin önüne geçmiş,Kızılkilise beldesine ilerlenmiş, köy kuşatılmış ve boş olduğu görülerek ilhak edilmiştir. Tümenin piyade kolu ise ancak 10 dakika sonra Kızılkilise'ye gelebilmiştir.(Yavuz Özdemir a.g.e s.334)Bardız gibi henüz boşaltılmış olan Kızılkilise'de bünyesinde birçok iaşe maddesi bulundurmaktadır.(ATASE, K.2950, H.7, F.1-95,96) Tümen ağır bir yürüyüşle akşam Sarıkamış önlerine gelmiştir. Enver Paşa İhsan Paşa'ya görüşünü sormuş, İhsan Paşa ise kıtaların pek yorgun ve döküntünün çok fazla olması nedeniyle gece taarruzunun başarılı olamayacağını, 10. Kolordunun yanaşmasını beklemek ve gayet uzun olan yürüyüş kolunu yanaştırarak kıtaları dinlendirmek ve yarın erkenden taarruza kalkarak Sarıkamış’ı işgal etme fikrinde olduğunu söylemiştir.( ATASE K.2950, H.7, F.1-9)Enver Paşa ise durumun ciddiyetinin farkında olduğundan taarruz emrini vermiştir. Emre göre 87 ve 86. Alaylar orman içinden hücum ederek az miktardaki garnizon birliğini tardedecek, Sarıkamış ise zapt olunacaktır. Enver Paşa 86. Alayın başında,avcı hattının hemen 100 metre gerisinde bulunmuştur. Lakin ilk hattaki düşmanlar atıldıktan sonra Arif Baytın inisiyatif kullanarak, 87. Alayı orman içinde tutmuş(Ramazan Balcı a.g.e s.165) , 86. Alayın hücumda tek başına kalmasına, taarruzun başarısız olmasına, 86. Alayın normalin üstünde zayiat vermesine sebep olmuştur. Aynı zamanda gece geç saatte Sarıkamış önlerine gelen 17. Tümen de taarruza herhangi bir destek vermemiştir.( Fahri Belen Birinci Cihan Harbinde Türk Harbi 1914 Yılı Hareketleri s.155)Enver Paşa ise kumanda heyetinin çok büyük tesiriyle taarruzu durdurmuş, savaşın başından beri izlediği yerinde kararlı tutumunun getirdiği kazanımların birçoğu önemini yitirmiştir.Çünkü menzil yollarının kesişim noktası olan Sarıkamış’ta sürekli birlik sirkülasyonu gerçekleşmekte, kuzeyden güneye veyahut tam tersi istikamette birlik kaymaları görülmektedir. Bunlardan biri de ne yazık ki 25 Aralık gecesi gerçekleşmiş tesadüfen bazı yeni birimlerin teşkili için Tiflis'e gitmekte olan 2. Türkistan Kolordusunun her alayından birer takım asker- Fevzi Çakmak 6 takım asker demektedir- ve 2 obüs Sarıkamış'a gelmiş ve hemen müdafaa işlemlerini başlatmışlardı.
(Maslofski a.g.e s.98)Böylece tüm tarihçilerin birleştiği gibi bugün operasyonun dönüm noktası olmuş operasyon baskın muharebesinden cephe muharebesine evrilmiş, 3. Ordu Kumanda Heyetinin- ezici çoğunluğun-olayları tam olarak idrak edememesinden dolayı Ruslar kıl payı kurtulmuş ve müdafaaya devam edebilmişlerdir.
Belirtmek gerekir ki Sarıkamış her iki taraf içinde kritik(General Berhman Rus Generali Berhman'a Göre Sarıkamış Harekâtı s.11)hatta elzem bir basamaktı. Sami Sabit Karaman Sarıkamış'ı muazzam bir üs olarak nitelerken(Sami Sabit Karaman İstiklal Mücadelesinde Enver Paşa s.22), Maslofski “ Sarıkamış, mevkii için endişe etmek tabiidir. Sarıkamış, Sarıkamış grubunu geri ole irtibatta bulunduran yegane şimendifer mebdeini vücuda getirmektedir.
Grubun bütün levazım ve mühimmat ve cephanesi ve ihtiyat eşyası ve hastaneleri hep Sarıkamış’ta toplanmış ve idhar edilmiştir. Sarıkamış Tiflis'ten Kars vasıtasıyla hududa Karaurgan'a kadar imtidat eden yegane şosanın üzerindedir” demiş ve adı geçen konumdan uzaklaşan kıtaların ikmalinin güçleştiğini, “ Sarıkamış elden gittiği takdirde vaziyetin artık çıkılması gayri mümkün bir hal alacağının şüphesiz" olduğunu da eklemiştir.( Maslofski a.g.e s.88-89)Bir başka Rus general Nikolski ise mezkur konu üzerine şunları söyler: “Sarıkamış ise önemli yolların düğümlendiği bir yer, Kars'a giden demiryolu hattının başlangıç noktası ve bir ileri ikmal üssü durumundaydı.”(General Nikolski a.g.e s.20) 25 Aralık’taHafız Hakkı Paşa ise beyan ettiği gibi Beyköy- Vartanut hattı yerine Kosor-Allahuhekber hattını seçmiştir.11. Kolordu ise harekât boyunca yaptığı gibi izlemesi gereken çizelgeden uzak bir şekilde kısmi taarruzlar da bulunmuş, Mişlayevski'nin emriyle geri çekilen ve ilerleyen günlerde Sarıkamış direnişinde önemli bir rol oynayacak ana Rus kuvvetlerine engel olamamıştır.
İclal-Tunca Örses Arşivinden
( Yavuz Özdemir a.g.e s.330) 26 Aralıkyine mühim bir gündür. 9. Kolordu 3 ila 4 bin kişilik kuvvetiyle (Ramazan Balcı a.g.e s.174) sabah tekrar taarruza kalkmış, Enver Paşa Harbiye Nazırı ve Ordu Komutanı sıfatıyla bizzat avcı hatlarına kadar sokulmuş, topçulara emirler vermiş, şarapneller geçtikçe sadece başını eğmekle yetinmiştir.(Yavuz Özdemir a.g.e s.347-348) Hücum kısa bir aranın ardından öğleden sonra devam etmiş Yukarı Sarıkamış ve Kuzgun Yuvası adlı bölgelere girilse de Sarıkamış Vadisine inilememiş(Ramazan Balcı a.g.e s.174),taarruz kendiliğinden durunca Enver Paşa ilerlenmesi için büyük uğraşlar vermiş, başarılı olamayınca İhsan Paşa’nın teklifi üzerine taarruz tekrar kırılma noktasında durdurulmuştur
(Yavuz Özdemir a.g.e s.349)Aziz Samih İlter “Enver Paşa’nın bugün askeri merhametsizce ileri sürdüğünü" iddia etse de(Aziz Samih İlter 1. Dünya Savaşında Kafkas Cephesi Hatıraları Genelkurmay ATASE Başkanlığı Yayınları s.13) Fevzi Çakmak tersi bir iddia da bulunur “ Sarıkamış Enver Paşa’nın arzusu doğrultusunda alınsaydı, yol açılamayacaktı ve Ruslar da geri çekileceklerdi. Maslofski'nin deyişiyle “Türklerin başarısına çok az kalmıştı.” 26 Aralık günü dönüm noktası oluyor. Başarısızlık, askerin aşırı yorgunluğu ve zamanın iyi seçilememesinden kaynaklanmıştır. Akşama doğru 17. Türkistan Alayının bir taburu Çamurludağ'a ulaşarak Sarıkamış yolunu kontrol altına almıştı.”(Fevzi Çakmak a.g.e s.82) Maalesef Çamurludağ'ın Ruslara geçmesi yalnızca Sarıkamış yolunun kapanmasına sebebiyet vermemiş, Rusların Türk geri hatlarını her an tehdit altında tutabilmesine de yaramıştır.Maslofski cephenin vehim durumunu anlattıktan sonra “Asıl Sarıkamış’ta vaziyet pek kritik bir şekil almıştı. Fakat bugün Türkler hücuma devam etmeyerek Sarıkamış'tan 3 verst mesafede bulunan Yukarı Sarıkamış’ı işgalle iktifa eylemişlerdi( Maslofski a.g.e s.107) ifadelerini kullanmıştır. Nitekim Türk taarruzları Enver Paşa’nın çok atılgan tasavvurlarına rağmen İhsan Paşa’nın sürekli olarak durumu olduğundan da ağır gösteren raporları yüzünden sürdürülmesi çok gerekli olduğu halde iki gündür yarıda kesiliyordu. Bu günden sonra dengeler tamamen Türklerin aleyhine olarak değişecekti.(Ramazan Balcı a.g.e s.174)10. Kolordu ise ikinci günde de 9. Kolorduyu Sarıkamış önlerinde yalnız bırakmıştır. Ayrıca bugün Allahuekber Dağlarından geçilmiştir. Hafız Hakkı Paşa henüz yıpranmamış 10. Kolorduyu kış mevsiminde bölgenin en yüksek dağını aşmak zorunda bırakmıştır.( Fahri Belen a.g.e s.156)Kanıksanmış görüşün aksine 10. Kolordunun tamamı elden çıkmamıştır. İlk gün Allahuekber Dağlarını aşan 88,89,93 numaralı alaylar insan iradesinin üstünde bir felakete yakalanmış lakin takip eden iki günde aynı rotayı izleyen diğer birlikler daha iyi şartlara maruz kalmıştır. Zaten 10. Kolordunun yaklaşık 10 gün kadar birebir ağır çarpışmalarda bulunması mezkur tezin yanlışlığını ispat eder.(Ramazan Balcı a.g.e s.179-180)Öte yandaniddia edildiği gibi Allahuekber Dağlarından geçiş, ordu planında hiçbir şekilde yer almamış, Hafız Hakkı Paşa’nın inisiyatif kullanarak kuşatma çemberini genişletmesi sonucu gerçekleşmiştir. Kritik öneme haiz 11. Kolordunun yine ağır olduğunu görüyoruz.(Yavuz Özdemir a.g.e s.341) Mişlayevski ise Sarıkamış'ı terk ederek Mecingert'e doğru yola çıkmış, yolda Türk birliklerince ateşe maruz kalınca tüm birimleri Kars cihetine çekip, orada tekrar toplanmayı emretmiştir, mamafih Yudenich bu girişime engellemiş ve metni verilen telgrafı çekmiştir: “Kışın düzenli olarak çekilemeyiz. Gerimizde yol yoktur. Halk ayaklanır. Bizim karşılaşacağımız sona Türklerin uğraması için yerimizde durmalıyız. Çekilmekte başarı ihtimali yoktur. Durmakta ise %5 de olsa başarı ümidi vardır.”(Maslofski a.g.e s.114-115)Yudenich böylece olası bir felaketin önüne geçmiş, Mişlayevski ise çekilme emrini iptal etmiştir.(Fevzi Çakmak a.g.e s.82)Mezkur telgraf tam olarak Aralık-Ocak 1914 Kafkas Rus Ordusunun haletiruhiyesini yansıtmaktadır. Ani bir baskınla hiç beklemedikleri bir ahvale düşen Ruslar için çok düşük ihtimalli olsa da tek seçenek direnmektir, ki bunu da Berhmann, Yudenich gibi dirayetli komutanlar sağlamıştır.27 Aralık günü taarruzu bizzat Ordu Kumandanı üstlenmiş, tüm rütbeli subaylardan ileri hatlarda savaşıp askere cesaret vermeleri istenmiştir. Çerkezköy'e çok yaklaşılmış hatta başında karargahta hasta yatan nazik durumuna rağmen savaşa iştirak eden Lütfullah Bey bulunan 87. Alay Çerkezköy'e girmiş, Ruslar karşı taarruzla köyü geri almış Lütfullah Bey öngörülü davranarak iki çavuşla alay sancağını geri göndertmiş, alayın topçuları ise gecenin karanlığından istifade ederek çekilebilmiştir.(Ramazan Balcı a.g.e s.185-187) Kalan eratın ise üç ev içinde 30 Aralığa kadar süren çetin direnişi başlamıştır. Bugün her iki taraf içinde en kanlı günlerden biri olmuştur ama topçuların çoğunun geride bırakılması kalanların da 3-5 kilometre uzaklıktaki Rus kollarına nüfuz edememesi gibi sebeplerden dolayı bugünde başarıya ulaşılamamıştır.(Ramazan Balcı a.g.e s.187)Çamurludağ'dan düşmanın 9. Kolordu yanlarını tehdit etmesi de ısrarla devam eden hücumun durdurulmasında önemli bir etken olmuştur. Guze, subay kesiminin olağanın üstünde kayıp verdiğini, askerin sürekli firar eğiliminde olduğunu söyledikten sonra bizzat Enver Paşa’nın avcı hatlarında “Ne zaman öleceğinizi yalnız Cenabı Allah bilir. Her top mermisinde ölümden korkarsanız korkudan bugün bin defa ölürsünüz. Fakat siz yalnız bir defa öleceksiniz. Şu halde Allah’ın istediğini yapıncaya kadar sükuneti koruyun.” Diyerek askere moral vermeye çalıştığını da ekler.(Felix Guze a.g.e s.36) Bugün Ruslar Bardız istikametine de saldırmaya başlamış, izlemesi gereken rota kapalı olup dün Bardız'a gelen 32. Tümen tarafından mukavemete uğramışlardır. Öte yandan Ruslar her geçen gün takviye almaktadırlar, 27 Aralık gecesi Ruslar Sarıkamış'ta 10.000’e yakın bir kuvvet toplamışlardır.
İclal-Tunca Örses Arşivinden
(Fahri Belen a.g.e s.165)Günler sonra gönderilen bir üsteğmen aracılığıyla 10. Kolorduyla da iletişim kurulabilmiştir, üsteğmen 10. Kolordunun durumunu bildirdikten sonra iki günlük istirahat izni istemiş Enver Paşa ise-9. Kolordunun zor durumundan olacak- bu teklifi reddetmiştir.(ATASE K. 2950, H.7, F.1-109) Zaten Hafız Hakkı Paşa yaklaşık olarak üsteğmenin 3. Ordu Karargahına geldiği sıralarda kendi inisiyatifiyle birliklerini harekete geçirmiş, NevoSelim istasyonu tarafında bulunan Rus döküntülerinin peşine iki tümeni ile birden düşmüş, bir gün daha 9. Kolorduyu yalnız bırakmıştır.(Yavuz Özdemir a.g.e s.354-357) Fakat Tiflis ile tek demiryolu bağlantısı olan NevoSelim'in ele geçirilmesi ,tek yol olan Karaurgan-Sarıkamış'ın tehlikede bulunması, Sarıkamış cihetinde verilen kayıplar ve Türklerin bazı stratejik tepeleri zapt etmesi (Yavuz Özdemir a.g.e s.362-363) Sarıkamış’ın telsiz ve telgraf hatlarının kesilip Sarıkamış'ın tamamen muhabereden yoksun bırakılması(Fevzi Çakmak a.g.e s.83-84) Mişlayevski'nin tekrar birimlere Kars-Kağızman merkezli ricat emri vermesine yol açmış, Mişlayevski Tiflis'e geçerken kullanılacak yolların çok kötü olduğunu görünce bu emri de iptal etmiştir, lakin Eleşkirt ve İran havzasındaki birliklerin çekilmesi sürmektedir.(Ramazan Balcı a.g.e s.183)(Muratof ve Allen diğer emirlerde olduğu gibi bu emirde de yenilgiyi çoktan kabul eden Mişlayevski ve Berhman'ı Yudenich'in ikna ettiğini söylerken bkz. Muratof ve Allen a.g.e s.250, Fevzi Çakmak da Mişlayevski'yi Yudenich'in ikna ettiğini söyler bkz. Fevzi Çakmak a.g.e s.84). Nikolski, Mişlayevski’nin yenilgiye ve birimlerin elden çıkmasına kesin gözle baktığını ve Tiflis'e yeni birlikler kurmak için gittiği fikrindedir.(General Nikolski a.g.e s.27)Kafkas Orduları Komutan Vekili sıfatıyla bölgedeki en yetkili Rus olan MişlayevskiTiflis'e varır varmaz şehir meclisini toplayıp yakın bir Türk tehdidinden bahsedince kaçmak isteyen halk istasyonlara yığılmış, büyük bir kargaşa ortamı oluşmuştur.(Muratof Allen a.g.e s.251) Yine Mişlayevski Tiflis’e giderken Gümrü ve Kars'ta sıkıyönetim ilan ettirmiş, Gürcistan yolunun girişindeki Mishet'te ve Tiflis'te, Bakü yolunun düğüm noktasında tahkimat yapılması emretmişti- bunlar bir nevi onun daha içlerde ikinci bir hat planladığının göstergesidir. Ordu karargahındaki görevlilerin ailelerinin Rusya'ya gönderilmesi için özel trenler dahi hazırlatmıştı.( Maslofski a.g.e s.153, Fevzi Çakmak a.g.e s.108)Mezkur şahısHarekâttan sonra bizzat Çar'ın kurduğu mahkemede askerlikten uzaklaştırılmış. Tüm bunlar yaşanırken gerekli hücumları yapıp, çekilmekte olan Rus birliklerini engelleyerek, Sarıkamış Harekâtı’nın makus talihini değiştirme imkanını elinde tutan 11. Kolordu (Fahri Belen a.g.e s.164-165) yine küçük hücumlarla yetinmiştir.28 Aralık günü umum cephe sessiz kalmış, iki tarafta ikmal hazırlıklarını görmeye çalışırken, kısmi hücumlar gerçekleşmiştir. 10. Kolordu ise sebebi anlaşılamayan yürüyüşlerle Sarıkamış'a gelmesini bir gün daha geciktirmiş, 9. Kolordu bir gün daha yalnız kalmıştır.(Yavuz Özdemir a.g.e s.368) Lakin dengeler bir kum saatini andırmakta geçen her saat Rusların lehine işlemektedir. Ruslar yerel istihbarat kaynaklarından-bilhassa Ermeniler- aldıklarıkısmen olumlu bilgilerle üzerlerindeki şoku yavaş yavaş atmaya başlamışlar, Türk hattının gerilerine sarkmak için birlikler göndermeyebaşlamışlardır. Bugün takviye birliklerle gelip, Sarıkamış Müfreze Komutanlığını üstlenen Perjevalski'nin elinde yaklaşık 13-14.000 asker bulunmaktadır.(Ramazan Balcı a.g.e s.199)10. Kolordu ancak 29 Aralık günü Sarıkamış önlerine gelebilmiştir.Bugün hemen hemen denk kuvvetlerle savaş başlamış, 10. Kolorduya bağlı 31. Tümen iki alayıyla- taarruza 600 kişi katılmıştır, bu sayı birim mevcutlarının hangi oranda azaldığını göstermesi bakımından da önemlidir- bizzat tümen komutanı Hasan Vasfi Bey idaresinde Sarıkamış'a taarruz etmiştir. Etkili bir atakla Sarıkamış'a girilmiş, ancak büyük oranda iaşesiz olan erler yağma için dağılınca Rus kuvvetleri de toparlanma fırsatı bulmuş ve son ihtiyatlarını cepheye sürerek taarruzu güçlükle püskürtmüşlerdir.(Fevzi Çakmak a.g.e s.85-86) Böylece tarihi bir fırsat daha kaçırılmıştır. 10. Kolordunun bir başka tümeni 30. Tümen ise Sarıkamış'a 300 metre yakından taarruzlar icra etmiştir. Hafız Hakkı Paşa bir gece baskını düzenlemek için eldeki imkanlarla etkili bir birlik oluşturmuş ama mevcut taarruzun uzun sürmesi, Rusların projektör kullanmaları bu fikrin de önüne geçmiştir.(Yavuz Özdemir a.g.e s.373-375) Bardız'a saldıran Ruslara karşı başarılı bir mukavemet gösterilmiştir. 9. Kolordu da belli başlı hücumlar gerçekleştirmiş, bir yandan da geri hatlara sarkmaya çalışan Ruslar için birlikler ayırmıştır. İhsan Paşa 23:30’da ilettiği raporda kullandığı verilerle 9. Kolordunun hücum yetisini kaybettiğini ispat etmeye uğraşmıştır. Söz konusu rapor ihtiyatların 150-200 neferli 2-3 piyade alayından ibaret olduğu, tabur ve bölük komutanlarının yarıdan çoğu ve takım subaylarının 1/3’nin şehit ya da yaralı olduğu, er kayıplarının tümenlerde her gün birkaç yüzü bulduğu, 29. Tümenin insan mevcudunun 300- akşam bu sayı 190 olmuştur- 17. Tümenin ise 660 olduğu gibi mühim bilgiler içeriyordu.
İclal-Tunca Örses Arşivinden
(ATASE, K.2950, H.7, F 1-128)Kıtaların bu denli zayıflamasının en büyük amillerden biri perakende diye sınıflandıran, ordudan firar eden, çevre köylere dağılıp bir daha orduya katılmayan birliklerdir, 3. Ordunun tekrar Erzurum’a avdet ettiğinde nüfusunun birden artması, ileride de göreceğimiz kolordu komutanlarının perakende erlerimizi toplayabilirsek mevcudumuzu 10 bine kadar çıkarabiliriz fikirleri de bunun göstergeleridir.Ordudan bağımsız olarak ilerleyen, gayrinizami Türk birlikleri- Stange Bey, Yakup Cemil, Bahaddin Şakir Müfrezeleri- Ardahan’ı zapt etmişlerdir. 11. Kolordu ise dün Enver Paşa’dan gelen emrin tam tersi bir hareket tarzı izlemiş, kısmi hücumlarla yetinmiş çoğunlukla da eski mevzilerinde kalmıştır.(Yavuz Özdemir a.g.e s.372)Mişlayevski ise Sarıkamış Grubunun tüm sorumluluğunun Berhman'a ait olduğu bildirmiş, gerektiğinde Karakurt'tan Kars'a hareket ederek ağırlıkların feda edilebileceğini" de eklemiştir.(Fevzi Çakmak a.g.e s.88) Yavuz Özdemir’in iddiasına göre Berhman kıtaatına yeniden çekilme emri vermiş, Yudenich ise çeşitli kanallarla onu motive ve ikna etmiştir.(Yavuz Özdemir a.g.e s 378) Kati bir taarruzu akim bırakmayı başaran Rusların yaşadığı kısmi panik ve gerginlik gevşemeye başlamıştır.(Maslofski a.g.e s.125-127) Bugün Sarıkamış'a kadar girilmesi, nihai sona yaklaşılması, 2 kolordunun her ne kadar güçten düşse de aynı anda saldırınca yaratabileceği ortamıgöstermiştir. 30 Aralık ise, 25 Aralıktan sonra kuşatmanın ikinci dönüm noktasını oluşturmuştur, kuşatanlar kuşatılmaya başlanmıştır. Ruslar Kızılkilise istikametine birlikler kaydırmış, 9. Kolordu ise önlemler almaya çalışmıştır. 3 gündür Çerkezköy'de direnen 87. Alay Kars'tan gelen İstihkam Bölüğü Tahrip Kıtası kullanılarak berhava edilmiş, 3 yerinden yaralı olan Lütfullah Bey beraberinde çoğunluğunu yaralı ve hastaların oluşturduğu 20 kadar eratıyla esir düşmüştür.(Arif Baytın a.g.e s.138) 10. Kolordu Ruslara gelen havan toplarının müthiş tesiri altında tekrar hücum etmiş, Sarıkamış'a 300 metre kadar yaklaşmasına rağmen yine muvaffak olamamış, kötü bir ahvalde sükut etmiştir.( Yavuz Özdemir a.g.e s.384-385) 11. Kolordu ise yekûnunun bir kısmıyla belli başlı taarruzlar icra etmiş ama birliklerinin çoğundan bulundukları hatta kalmalarını istemiş, ricat eden Rus kuvvetlerine seyirci kalınmıştır.
(Yavuz Özdemir a.g.e s.385-386) Palazlanan Rus tehdidi bizzat Başkumandan Vekili'ne kadar ulaşmıştır. Ordu Karargahı gözetleme mevkiindeyken Rus avcılarının 500 metreye kadar yaklaştığı görülmüş, elde kuvvet bulunmadığından 28. Tümen'e haber gönderilmiş lakin takviye yetişemeden müsamere başlamıştır. Bir başyaver ve bir emir subayı yaralanmış, ordu karargahı tedbir amaçlı 500 metre kuzeye çekilmiştir. Karargah yeni mevkiinde de saldırıya uğramış, bir obüs parçası yüzünden bir hayvan ayağı kopmak suretiyle öldüğü gibi bir başyaver ve diğer bir emir subayı daha yaralanmıştır.
Karargahta bugüne kadar ordu kurmay başkanı dahil 6 subay yaralanmış, birinci şube müdürü ile başkomutanlık vekaleti başyaveri dahil 4 subayın ayakları donmuş ve iki subay da hastalanmıştır.(Yarbay Selahattin 10. Kolordunun 1. Dünya Savaşı’nın Başlangıcından Sarıkamış Muharebelerinin Sonuna Kadar Olan Harekatı Genelkurmay ATASE Yayınları s.151) Bu Enver Paşa’nın harekat süresince birebir geçirdiği- Kızılkilise ve siper vakıalarını saymazsak- üçüncü ciddi tehlikedir. 31 Aralık günü emir üzerine 10. Kolordu saat 06:00’da harekete geçmiş, fakat kendi içinde eş zamanlılığı sağlayamadığından ilk adım başarısız olmuştur. Günün diğer bölümlerinde yürüyüşüne devam eden 10. Kolordu erleri büyük gayretler neticesinde bir çok yerden Rus cephelerine girmişse de arkadan açılan şiddetli ateşle tekrar püskürtülmüşlerdir.(ATASE K.2950, H.7, F.1-151) Bardız'ı savunmakla meşgul olan 32. Tümen ile irtibata geçen Başkumandan Vekili ahvale göre Sarıkamış'a gelmelerini, 11. Kolordu ile alakalı bir malumatlarının olup olmadıklarını varsa derhal bildirilmesini istemiştir.
Verilen cevap tümenin çok kötü bir durumda olduğu, artan Rus saldırılarının zorlukla karşılandığı ifadelerini içermektedir.( ATASE K.2814, D.41, F.11-7) Belirtmek gerekir ki bugün Bardız'da bir çözülme başlamıştır.( Genelkurmay Harp Tarihi Başkanlığıa.g.e s.489) 9. Kolordu'da ise 28. Tümenin yanlardan sıkıştırılması tehdidi devam etmiş 17. Tümenle ortaklaşa bu tehdit önlenmeye çalışılmıştır. Ayrıca bir çekilme belirtisi olarak Kolordu Karargahı Kumanda Heyeti hariç bazı cephane ve erzak kolları Bardız'a gönderilmiştir.(ATASE K.2950, H.7, F.1-151) Ruslar ise hızla toparlanmaktadır.
İclal-Tunca Örses Arşivinden
Enver Paşa
Her ne kadar bugün Sarıkamış'a gelenBerhmann muhabere raporlarında görüleceği üzere tedirgin olsa da Yudenich Ermenilerden ve esirlerden aldığı bilgiler sayesinde daha rahattır.(Yavuz Özdemir a.g.e s.396)Tahrip edilen yol ve telsiz hatları onarılmış, günler sonra Tiflis ile bağlantı kurulabilmiş, ilk rapor iletilmiştir.(Fevzi Çakmak a.g.e s.90) Gece ise sürekli devam eden askeri takviye doruk noktalarından birini görmüş, 1 tümen, 1 tugay, 2 alay daha aktif muharebeye sokulmuştur.
( Fevzi Çakmak a.g.e s. 90) 1 Ocakta Rus kuvvetleri 9. Kolordu siperlerine ağır saldırılarda bulunmuş bunlar zorlukla sonuçsuz bırakılmıştır. Ruslar 9 ve 10. Kolordu kanatlarının ortasına da saldırmış 49. Alay erlerinin son erlerine kadar sürdürdüğü kahramanca direniş taarruzu akim bırakmıştır. Adı geçen kolordu da kayıp azami düzeye varmış 900 olan mevcut yarısına kadar düşmüştür.
( Yarbay Selahattin a.g.e s.163-164) 10. Kolordu ise kendine yöneltilen ufak çaplı taarruzları durdurmuş, birliklerini düzenlemeye çalışmıştır.(Yavuz Özdemir a.g.e s 401) Bugün Ordu Karargahından yaralı ve ayakları donmuş subaylar Oltu'ya, 10. Kolordu ağır yaralıları ise Diviğe doğru yola çıkarılmıştır.(ATASE, K.2950, H.7, F-1-155,156) Bardız'ı savunan tümen ise bugün Ordu ve Kolordu kumandanına çektiği raporda Bardız'ı boşaltmak zorunda kaldığını bildirmiştir.(ATASE, K.5074, H.15, F.1-17,18) Böylece olası Türk ricat rotasının en kritik merkezlerinden biri olan Bardız savunmasız kalmış ve 3. Ordu topyekûn bir imha tehlikesine girmiştir.29 Aralık günü 10. Kolorduya tarihsiz, imzasız ve küçük bir defter kağıdına yazılı içeriği “cephe gerisindeki İslam ahaliden itimada layık bir kişinin 11. Kolorduya gönderilerek yardım istenmesi" cihetinde olan emir iddiaya göre bugün 11. Kolorduya ulaşmış, 11. Kolordu da sonuca direk etki edecek muharebelerden uzak olsa da daha şiddetli hücumlarda bulunmuştur.(Yavuz Özdemir a.g.e s.403-404) Yarbay Selahattin 3. Ordunun umutlarını sürekli 11. Kolordu’ya bağlamasını, bu kadar ısrarcı olmasını eleştirir: “ Bu kararlar özellikle bilinmeyenin üzerine kurulur ve bundan sonra da iyimser sonuçlar çıkarmaya alışırsa çok tehlikeli olur.Komutanlık sanatı ise emare ve delillerden doğru hükümler çıkarmak ve bunları karar haline getirip zamanında işe başlamaktadır. Olayları arzu ve tahminlere göre yorumlayıp icraata devam etmek komutanlık sanatının zaaf ve eksikliklerini gösteren bariz delillerdir ki, bu duruma düşen bir ordu komutanının bu nedenle kolordu komutanlarına kadar bütün astlarının emniyet ve güvenini kaybetmesi çok doğaldır.”(Yarbay Selahattin a.g.e s. 163) Yarbay Selahattin mezkur ifadeleriyle Başkomutan Vekilinin ısrarının yersiz olduğunu iddia etmiştir ama 11. Kolordunun kendine gönderilen emirlere itaat etmeyerek askeri geleneğe ters düştüğünü ve Enver Paşa’nın bundan bihaber olduğunu ihmal etmiştir. Elbette ki pek çok kanalı denemesine rağmen geriyle iletişimi çok az bir düzeyde seyreden Enver Paşa 11. Kolordunun resmi emirlere uymadığına ihtimal verse dahi bilemezdi. Ayrıca mevcut güvensizlik problemi de bunla ilişkilendirilmektedir lakin yine atlanan nokta Sarıkamış önlerindeki daha ilk günde Kumanda Heyetinin ayak diremesi olmuş, ısrarın getirdiği söylenen “güvensizlik “ ortamının ilk günlerde baş gösterdiği göz ardı edilmiştir. Üstelik adı geçen yargının ordunun diğer kademelerine yayıldığını ifadesi de herhangi bir kaynağa dayanmayan bir yargıdır. Nitekim 2 Ocak günü için yayınlanan ordu emrinde ricat yolları olan Bardız ve Kızılkilise’nin göz hapsinde bulundurulması istenmiştir.(ATASE K.2950, H.7, F.1-159) Ordu Karargahı da Sarıkamış önlerinden ayrılmış ve yaklaşık 15 km mesafedeki Divik mevkiine çekilmiştir. Divik'te verilen emirde yine ricat üzerine olmuş ve gereksiz tüm kolların Oltu'ya gönderilmesi istenmiştir.( ATASE K.2950, H.7, F.1-162) Divik yolunda Rus avcılarıyla çatışma yaşanmış, bir kısım evrak ve emirleri ihtiva eden kişiler kaybedilmiş(Maslofski a.g.e s.136) Paşa Sarıkamış İhata Manevrasında 4. Birebir tehlikesini atlatmıştır. Bugün 9 ve 10. Kolordular birleştirilerek komutası Hafız Hakkı Paşa'ya verilmiştir.(Yavuz Özdemir a.g.e s.408-409) Enver Paşa sıcak hatla iletişimini yaveri Kazım (Orbay) Bey vasıtasıyla korumuştur. Bugün Kazım Bey'in gönderdiği raporda 9. Kolordunun direndiği, Ruslara büyük kayıplar verdirildiği lakin tümen mevcutlarının hayli azaldığından bahsetmiştir- 17. Tümen için 4 top 4 makineli tüfek 104 piyade, 28. Tümen için 4 top 4 makineli tüfek, 150 piyade, 29. Tümen için 4 top 4 makineli tüfek 90 piyade sayıları verilmiştir.(Yarbay Selahattin a.g.e s.169) Birlik mevcutlarının bu denli azalmasının sebebi daha önce de üzerinde durduğumuz perakende erlerdir. Hafız Hakkı Paşa ilettiği raporda perakende erler toplanırsa mevcudun kısa zamanda 10 bine çıkabileceğini belirtmiş(ATASE, K.2950, H.7, F.1-168) aynı ifadeyi 30 Aralıkta İhsan Paşa da kullanmıştır.(ATASE K.2950, H.7, F.1-131) Yenilginin artık baskın olasılık olduğu barizdir. Ancak Harbiye Nazırı, ani ricatların elim sonuçlarını bizzat tecrübe ettiği için bunu sürece yaymakta ve 11. Kolorduyla müşterek hareket etme gayesindedir diyebiliriz. Bu minvalde gece alay sancakları direklerinden indirilerek iki erle geri gönderilmiştir.(Yavuz Özdemir a.g.e s.416)Ruslar ise gün geçtikçe kuvvetlenmektedir. Sarıkamış dışında kuşatma faaliyetlerini yürüten Bardız’daki ve Divikteki birlikler haricinde Rus mevcudu 40 tabur, 22 süvari bölüğüne ulaştı.(Fevzi Çakmak a.g.e s.93) Beklenen genel taarruz emri bugün verildiyse de Sarıkamış’ta bulunan 12.000 yaralı 3000 esirin çıkardığı problem, erzak sıkıntısı, aralıksız muhabereler tarihi biraz daha ileri atmıştır.( General Nikolski a.g.e s.48-49) 3 Ocak günü Ruskıtaları geri çekilme yolunu tıkamak gayesiyle taarruzlarına devam etmiş seçilen hedeflerden biri ise halihazırda Ordu Karargahının ikamet ettiği Divik olmuştur. Yöneltilen taarruz dün Enver Paşa tarafından kurulan Celal Bey müfrezesince karşılandıysa da aynı anda Divik'in doğusundaki Türk birliklerinin bozularak geri çekildiği haberi gelmiştir. Enver Paşa karargahtaki tüm subayları ileri göndererek ricatin önüne geçmeye çalışırken bir yandan da ağırlık ve sıhhi teşkilatlardan topladığı erleri sırtlara sürmüştür. Neyse ki hücum gevşemiş ilerleyen vakitlerde de mevki cepheden takviye edilerek emniyete alınmıştır.( Yavuz Özdemir a.g.e s.417-418) İki gün önce Bardız'ı boşaltan 32. Tümenin bugün Bardız'ın boş olduğunu görmesi üzerine beldeyi tekrar zapt etmesi olumlu bir gelişmeyse de genel olarak Rus kati hücumuna bir adım daha yaklaşılmıştır. Hafız Hakkı Paşa Rusların kuşatma için sevk ettiği kolları görüp, Sarıkamış'ın boşaltıldığını zannetmiş ve 4 Ocak emrini belirtilen olaya göre kaleme almıştır.(ATASE, K.2950, H.7, F.1-180) 11. Kolordu karşısındaki Ruslar tüm ihtiyatlarını harcayarak zor duruma düşse de 11. Kolordu bunu yine değerlendirememiştir. Noktayı 3 Ocakta koymayı arzulayan Berhmann yine emeline ulaşamamıştır lakin merkeze verdiği raporda gayet umutlu olduğu görülmektedir.( General Nikolski a.g.e s.54-55) Ahvalin bilincinde olan Enver Paşa ise 11. Kolorduyu kullanarak içinde bulunulan vaziyeti değiştirmek istemiş, 4 Ocak günü sabah saat 07:00’de adı geçen kolorduya doğru yola çıkmıştır. Şerif İlden Enver Paşa’nın kendi telkinleri sonucu hareket ettiğini, ona karargahın esir olmaması gerektiğini ve henüz sağlam olan 11. Kolordu'ya gitmesini tavsiye ettiğini ifade eder ve “Buna hiç kuşkunuz olmasın, benim bu sözüm üzerinedir ki Enver Sarıkamış'tan hareket etti" der.(Şerif İlden a.g.e s.227) Pek tabidir ki hatıratın geneli gibi bu demeçler de tartışmaya açıktır.Paşa yolda 8-10 Kazak süvarisiyle müsamereye tutuşmuş, Başkomutan Vekili olarak harekât süresince beşinci ciddi tehlikesini atlatmıştır. Guze, Bronzart Paşa'nın kolundan yaralandığını, keşif kolu komutanının bizzat Enver Paşa veya yaveri tarafından vurulduğunu ve kolun dağıldığını iddia eder.(Felix Guze a.g.e s.39)Bardız'da kısa süre kalınmış, tekrar yola çıkılarak yolculuğa devam edilmiştir. Aynı zamanda 32. Tümen'den bir rapor istenmiş, 11. Kolorduya şiddetle taarruz etmesi söylenen, 10. Kolorduya da edinilen bilgilerin paylaşıldığı emirler gönderilmiştir. Ancak 4 Ocak günü Sarıkamış önlerinde yaşanan son gün olmuştur. Sabahın ilk ışıklarından beri artan Rus tazyiki her ne kadar karşılanmaya çalışıldıysa da başarılı olunamamıştır. 9. Kolordu cephesi direnmesine rağmen bir kazak alayı Kolordu Karargahına kadar girmiş ve karargah 106 subay 80 erle esir edilmiştir.(Şerif İlden a.g.e s.194) 9. Kolordunun resmi olarak kurtulan tek birliği, ilerleyen günlerde hızla toparlanan mezkur kolordunun çekirdeğini oluşturan 28. Tümen olmuştur.(Fahri Uluğ 330 Senesi Sarıkamış Harekatının Dağcılık Bakımından Etkiki Mecmua-i Askeriye Sayı No.107 Haziran 1937 s.375-377)Eski adıyla 10. Kolordu ise akşama kadar büyük bir özveriyle, beklenmedik bir süre savaşmış ve gece Hafız Hakkı Paşa'nın kati emriyle Çermik istikametine çekiliş başlamıştır. Etkin Rus kuvvetleri 10. Kolordudan terk edilen birkaç top ve perakende bir iki erden başka bir şey koparamamışlardır.(Ramazan Balcı a.g.e s. 234) Mezkur kolordu mecburen sahra toplarının on ikisini elinden çıkarmışsa da intizamla ricat görevini başarabilmiştir(Yavuz Özdemir a.g.e s.427-428) Hafız Hakkı Paşa hareketin kaderiyle oynamasına karşın ağır şartlar altında geri çekilmeyi soğukkanlılıkla ve nizami olarak gerçekleştirebildiği için hakkını teslim etmek gerekir. Gayrinizami kuvvetlerin himayesinde bulunan Ardahan'da daha fazla direnememiş ve tekrar el değiştirmiştir.(Tuncay Öğün a.g.e a.162) Kronik iletişim sıkıntısının en büyük örneklerinden birini 5 Ocak günü görüyoruz. 11. Kolordu mevkiine ilerleyen ve yaşayanlardan bihaber olan Enver Paşa mevcut konumun her halde savunulmasını istemekle beraber ricat yollarının açık olduğunu da belirtmiştir.(ATASE K.2950, H.7, F.1-186) Yine Paşa akşam 11. Kolordudan hareket boyunca kaleme aldığı iğfal edici raporların bir benzerini almıştır. Genel bir mahiyet taşıyan rapor, kolordunun kötü vaziyeti üzerinedir.(ATASE, K.2950,H.7,F.1-186). Adı geçen kolordunun da istenilen düzeyde olmaması, Başkumandan Vekilini yeni kaynaklarla 3. Orduyu kuvvetlendirmeye itmiştir. Bundan sebep, İstanbul'a gönderilen bir telgrafla 5. Kolordunun kışlık giyimleriyle Erzurum'a gönderilmesi emredilmiştir.(ATASE K.2950 H.7 F.1-190) Cephede önemli değişiklikler olmamış 10. Kolordu geri çekilmeye devam etmiştir. 6 Ocak günü 11. Kolordu manevralarını seyreden Paşa, bugün ve yarın Sivas, Van, Bitlis, Erzincan gibi yörelerle muhaberede bulunarak 3. Ordunun kaybettiği gücünü geri kazanması için bazı emirler vermiş, perakende erler konusuyla ilgilenmiştir. Hafız Hakkı Paşa'nın ricat edildiğine dair raporu bugün erişmiş, Enver Paşa ise Hafız Hakkı'ya görevi devretmek gayesiyle bulunduğu konuma çağırmıştır, gece ise en önemli maddesi alınan hiç bir yerin savaşmadan bırakılmaması olan başka bir emir yayınlanmıştır.(Yavuz Özdemir a.g.e s.437-440) Rusların kısmi takibi sürmektedir.7 Ocak günü de muhabere sürmüş, 10. Kolordu da ilerlemesi devam eden Rus kuvvetlerine belli noktalarda mukabelelerde bulunmuştur. 8 Ocak günü muharebe sahası çeşitli çatışma ve geri çekilmelere sahne olurken, Enver Paşa Hedik'e gelmeyen Hafız Hakkı Paşa’ya 3. Ordu Komutanlığına atandığını ve maiyetiyle beraber 9 Ocakta İstanbul'a doğru hareket edeceğini bildiren bir emir göndermiştir.(ATASE K.2950, H.7,F.1-203) 9 Ocak günü Başkumandan Vekil’i maiyetiyle cepheden ayrılmış, Yavuz Gemisi mayına çarptığından, her merkezde 3. Ordu ile irtibata geçilen bir kara yolculuğu başlamıştır. 20 Ocakta Ulukışla Demiryolu hattına varılmıştır. Böylece Sarıkamış İhata Manevrası iki tarafında muhabereye başladığı sınırlara çekilmesiyle sonlanmıştır.
Tarihimizin en şerefli mağlubiyetlerinden biri olan Sarıkamış Harekâtında en çok tartışılan konu ise zayiat rakamlarıdır. Yavuz Özdemir savaşa 75 bin muhariple başlandığını iddia etmiş, sınırlara çekildikten sonra perakendelerin katılımıyla kısa sürede 42 bine erişen muharip sayısını da öne sürerek 30 bin şehit 7 bin esir sayılarını vermektedir.( Yavuz Özdemir a.g.e s.467) Hüsamettin Tuğaç tutsak ve şehit toplamını 40 bin olarak verir. (Hüsamettin Tuğaç Bir Neslin Dramı s.227) Farklı eserlerinde alıntılarla yetinen Fahri Belen'e göre Harp Tarihi Arşivi 23 bin şehit 7 bin esir ve 10 bin yaralı olmak üzere 40 bin kayıp tespit edilmiştir.(Fahri Belen 20. Yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu s.227)( Ziya Nur Aksun da bunu teyit eder) Detaylı bir muhakeme yürüten Ramazan Balcı Nevzat Kösoğlu’nun da teyit ettiği üzere “bütün kusurlarına rağmen 23 bin sayısı Sarıkamış taarruzunda harp bölgesinde verilen Türk kayıplarının tamamını ifade eder ”demiştir. (Ramazan Balcı a.g.e s. 279) Necati Bölükbaşı Genelkurmay Kayıtları ve Enver Konukçu'ya atıf yaparak 30 bin kayıp 7 bin esir sayılarını zikreder.(Necati Bölükbaşı Tarihin Arka Yüzündeki Sarıkamış Harekâtı a.g.e s.76)Ordu Kumandanı Hafız Hakkı Paşa ise merkeze çektiği telgrafta “yalnız son ay içinde meydan muharebeleri dahil olmak üzere 30 bin şehit gömdüğümüz bu topraklarda" ifadesini kullanmıştır.(Hafız Hakkı Paşa a.g.e s.111) Erzurum Valisi Tahsin(Uzer) Bey ise Dahiliye Nezaretine 30 bin şehit sayısını bildirmiştir.(Süleyman Tekir Sarıkamış Harekâtı'nda Türk ve Rus Kayıpları Yeni Türkiye Dergisi Sayı: 73 s.801) Hata payının en az olduğunu kabul ettiğimiz devlet birimleri arası iletişimlerin her ikisinde de aynı sayının telaffuz edilmesi gayet kritiktir.Tuncay Öğün bahsolunan iddialara dayanarak 23 bini sınırın ötesinde 7 bin kadarı da sınırın beri tarafında olmak üzere 30 bin Türk askerinin şehit olduğunu söyler.(Tuncay Öğün a.g.e s.169) Guze ise 13 sahra 50 dağ topunun kaybedildiğini- Fevzi Çakmak 60 da normal topun kaybını ekler Fevzi Çakmak a.g.e s.114- ve 3500 esir 11 bin kayıp sayısını verir(Felix Guze a.g.e s.41) ki bu fazla iyimser bir tavırdır. Akademik olarak dile getirilen en büyük kayıp Fevzi Çakmak'ın bir ay içinde cephe gerisinde vefat eden 10 bin kişi ile firari addettiği 8 bin kişiyi ekleyerek bulduğu 60 bin rakamı(Fevzi Çakmak a.g.e s.114(Salgın hastalıkların yol açtığı tahribat için bkz. Tevfik Sağlam Büyük Harpte 3. Ordu'da Sıhhi Hizmet, Hikmet Özdemir, Salgın Hastalıklardan Ölümler. Bizzat Hafız Hakkı Paşa bir süre sonra tifüs sebebiyle şehit olmuştur) ve arşiv belgelerini araştırmak yerine Fevzi Çakmak’a atıf yapmakla yetinen Genelkurmay neşri 1. Cihan Harbinde Türk Harbi Kafkas Cephesi 3. Ordu Harekâtı kitabıdır.(Genelkurmay Harp Tarihi Başkanlığı a.g.e s.535) Mamafih Ramazan Balcı bu eserlerin hastalık ve firarları yeterince değerlendiremediklerini gerekçe göstererek tasnif dışı tutulması gerektiğini savunur.(Ramazan Balcı a.g.e s.278) Maslofski’nin eserine bir tenkit yazan Nazmi’ye göre 23 bin savaş alanında 10 bin de hat gerisinde şehit verilmiş, yaralı ve hasta olarak 17 bin kişi saftan çıkmış 7 bin kişi de esir düşmüştür.(Maslofski a.g.e s.163)Muratof ve Allen subjektif bir çizgide yaklaşarak 75 bin rakamını verse de (Paul Muratof W.E.D Allen a.g.e s.264) Rus Novoye Vremya Gazetesi 26 Ocak'taharekâtın Türklere 30 binden fazla ölüye neden olduğunu işlemiştir.(Novoye Vremya 26 Ocak 1915) Özetle Sarıkamış Harekâtında 90 bin şehit verildiği zannı elle tutulur hiçbir kaynağa dayanmamakta, resmi belgelerde dahi zayiatın 30 bin olduğu baz alınmaktadır. "90 bin askerimizi kurşun attırmadan şehit ettirdiler” , “90 bin askerimiz dondu" gibi ayağı yere basmaz, sloganvari cümleler, başta günlerce her türlü zorluğa katlanarak, dönemi ele alan ekseri tarihçinin şayan-ı takdirini kazanmış şehit veya bedel ödemiş askerlerimizin ve kumandanlarımızın-Enver Paşa ve Hafız Hakkı Paşa ilerleyen zaman dilimlerinde şehit olmuşlardır- aziz ruhlarına, emeklerine yöneltilen en hafif tabirle incitici cümlelerdir. Nitekim Rus Ordusunun zayiat çizelgesine bakınca bunu daha iyi idrak edebiliriz. Maslofski esirler hariç 20 binden fazla maktul, yaralı hasta ve 9 binden ziyade donmuş efrat gibi bir tablo çizer.(Maslofski a.g.e s.149) Yavuz Özdemir bu sayıyı “biraz da her zaman olduğu gibi saklanarak" ön sözüyle servis eder.(Yavuz Özdemir a.g.e s.467) Dikkat çeken bir diğer nokta ise harekâtın en şiddetli anlarını nispeten daha korunaklı yapılarda geçiren ve savunmada kalan Rus kuvvetlerinin 9 bin donmuş asker zayiatı olmasıdır. Aynı sayı Türkler için iddia edildiği gibi 90 binde değil 8 binin altında kalmıştır.(Terakki Mecmua Emre Can Mor Sarıkamış Harekâtı Sayı:5 s.17) Muratof ve Allen da büyük kısmı donma sebebiyle olan 16 bin ölü ve yaralı ile 12 bin hasta sayılarını aktarır.( Paul Muratof W.E.D Allen a.g.e s. 265) Yudenich'e göre Ruslar yine büyük kısmı donma sebebiyle 26 bin ölü, yaralı ve hasta olarak toplam 26 bin asker kaybetmişlerdir.( Shaw, Stanford J. Birinci Dünya Savaşında Osmanlı İmparatorluğu s.834) Çekilen açlık sıkıntısından ve hastane memur ile doktorlarının Tiflis yolu kesildikten sonra izinsiz olarak geriye gittiğinden dem vuran Maslofski birçok bölüğün %70’ini kaybettiğini, 20-50 kişi bandına düştüklerini belirtir. (Maslofski a.g.e s.146-151) Maslofski'nin aktardığı rakamları esas alır, üstüne 37’i subay 2.437 Rus esirini de ( Tuncay Öğün a.g.e s.171) eklersek 32 bin civarı bir Rus kaybını saptamış oluruz.
Yenilginin Sebepleri
Üstü örtülü olarak sebepleri daha önce belirttiysek de daha sarih bir biçimde tekrar toparlamakta fayda görüyoruz.
En başından beri üzerinde durduğumuz Hafız Hakkı Paşa’nın inisiyatif kullanarak 4 gün 9. Kolorduyu yalnız bırakması, aynı şekilde 11. Kolordunun da plana uymayıp ricat halindeki Rus kıtalarına şiddetli tazyikte bulunmaması, 9. Kolordu Kumanda Heyetinin sürekli karamsar tavrı ve bu yönde talepleri, 9. Kolordu Kumanda Heyetinin fikri itirazlarını fiiliyata döktüğü 25 Aralık gecesi Enver Paşa’nın taarruzu durdurma kararı, her ne kadar 9. Kolordu heyetinin ağır bir uyumsuzluğu var olsa da bu uyumsuzluk Bardız'da da görülmüş orada Enver Paşa kararlı tutumunu sergileyebilmiştir, benzeri bir kararlı tutum o gün Sarıkamış'ın zaptını getirebilecekken Enver Paşa emirlerine mugayir düşülmesine kızmakla beraber yeni bir emirle istirahat emretmiştir. Enver Paşa’nın tüm çaba ve isteklerine rağmen- Enver Paşa’nın elindeki bilgileri sıklıkla paylaştığını belirtmiştik- iletişim 10 ve 11. Kolorduların var olan iletişim olanaklarını- iletişim kabiliyetinin çok düşük olduğundan bahsetmiştik, burada kasıt eldeki imkanların bile kullanılmamasıdır- kullanmaması sonucu ortaya çıkan irtibatsızlık, yol gibi hayati bir unsurun Türk cephesinde olabildiğince az olması, aksine Ruslarda durumun gayet iyi olması, iklim şartları sayabileceğimiz nedenlerdir.
Muharebenin Sonuçları
Türk Ordusu zayıf durumdayken bile sınırlara çekinilmenin ardından Ruslar birlik azlığından ve birliklerinin Türklerle aynı oranda yıpranması nedeniyle takip işlemine devam edememiştir. Yıpranan Rus Ordusu tıpkı Türk Ordusu gibi 1 yıl boyunca hareket kabiliyetini yitirmiş ve ilk manevrasını ancak Sarıkamış Muharebesi’nden yaklaşık 1 yıl sonra icra edebilmiştir.
Hareket Ruslarda vehme varan aşırı bir temkinliliğe neden olmuştur. Bundan bahseden Guze savaş boyunca Rusların misliyle kalabalıkken bile yavaş ve emin adımlarla ilerlediğinden bahseder bunun da Türk birliklerinin bulundukları hatta daha uzun süre dayanabilmelerini sağladığını söyler.( Felix Guze a.g.e s.41)
Çanakkale Muharebelerinin daha erken yaşanması. Sarıkamış Harekâtında genellikle atlanan ve göz ardı edilen önemli bir nokta daha vardır. 2 Ocak günü Ruslar üstünlüğü eline almışken Rus Orduları Başkomutanı Grandük Nikola Londra'ya şu telgrafı çekmiştir: “ Telgrafları ve telefonları işlemez hale getiren dondurucu kış, Türk Ordularını durduramıyor. Bakü petrolleri ve Hindistan yolunun, Türk- Alman müttefiklerinin eline geçme tehlikesi vardır. İkinci bir cephe açılarak, Türk Ordularının durdurulmasını dilerim.”( M.F Kırzıoğlu, İnkılap Tarihi Notları s.13) Telgraf sebebiyle olacak Petrograd İngiliz Elçisi Sir Buchanan Ocak 1915 tarihinde çok gizli bir şekilde, “ Rusya'nın Kafkaslardaki tazyikini hafifletmek amacıyla İngiltere ve Fransa’nın Çanakkale Boğazı'nı zorlamak üzere Türkiye'ye karşı bir deniz hareketine başlayacaklarını Çarlık Hariciye Nazırı Sazanof'a bildirmiştir.(Akdes Nimet Kurat Türkiye Ve Rusya 18. Yüzyılım Sonundan Kurtuluş Savaşına Kadar Türk-Rus İlişkileri s.305-306)Böylece halihazırda düşünülen Çanakkale Çıkarmasının öne çekilmesinin en büyük amili Sarıkamış Harekâtıdır diyebiliriz.
Kabaca böyle sıralayabileceğimiz sonuçlar Harb-i Umumi'nin seyrini doğrudan etkilemiştir. Öyle ki dolaylı yoldan Çarlık Rusya’sının yıkımını çabuklaştırmış.
Sonuç olarak Bardız'ın alınmasıyla kilidi kırılmış olan Sarıkamış'a kapısı aralıklı olmasına rağmen girilememiştir.(Felix Guze a.g.e s.40) Ancak yine de Sarıkamış'ta vurulan yarım darbe İran’dan Karadeniz'e kadar bütün Rus cephesini sarsmıştır.( Fahri Belen a.g.e s.175-176) Ali İhsan Sabis’in de dediği gibi bu bir savaş yenilgisi ve milletimizin yaşadığı gurur verici bir destandır. Muratof ve Allen'in ortak kaleme aldığı eser ise Sarıkamış Muharebesini “Sarıkamış, Türk mücahitlerinin ruhlarındaki büyük kahramanlığın tezahürü olarak yaşamalıdır” diye değerlendirmiştir. Bu noktada Rus askerlerini de tebrik etmemiz elzem bir noktadır. İhata Muharebesi iki tarafında cesaret örnekleriyle dolmuştur. Manevra birçok ilke de sahne olmuştur. Mesela yüzyıllar sonra Osmanlı Ordularında Başkomutan Vekili ve Harbiye Nazırı rütbesindeki bir kişi birebir çatışmalara girerek ordunun avcı hatlarına kadar girmiş, erlerle beraber obüslerin açtığı çukurlarda beraber uyumuş,(Bu iddiaya Nevzat Kösoğlu Şehit Enver Paşa eserinin210’uncu sayfasında yer vermektedir, o günleri yaşayan Şerif İlden de bunu teyit eder Şerif İlden a.g.e s.104)bazı günler günün yarıdan fazlasını at üstünde geçirmiştir. 106 yıl sonra bizlere maalesef siyasi sebeplerden ötürü kapağı açılmamış bir destan bırakan kahraman Mehmetçiklerimizin destanını anlamak, anlatmak, onların ruhunu incitecek şeyler yapmaktan ziyade onları doğrularla yüceltmek, herkese hakkı olanı en azından şimdi teslim etmek düşer.