Her yerdeler! …
Kimisi müdür, kimisi müşavir…
Kimisi vekil, kimisi bakan…
Kimisi İmam, kimisi Haham…
Kimisi İl başkanı, kimisi ilçe…
Kimisi sosyal medya da, kimisi kahvede...
Ama her yerdeler!
Ve her biri şahsiyetini satmakta.
Kimisi egoları ile, kimisi doldurdukları cepleri ile mutlu olmakta.
Çıkarı olduğu yere alabildiğine sevecen, hakikate bir o kadar soğuklar.
Çıkarı olduğu yerde ahlak, hukuk, insanlık asla aramazlar.
Vefaları, duruşları yoktur.
Fikir sahibi olmadıkları için mideleri ile yaşarlar.
Kıbleleri hevesilerdir.
Kalpleri bir et yığını, dillerinin de kemiği olmadığı için; yalan söyler, çarpıtmalar yapar, gevezelik ederler ve ötekileştirmeye bayılırlar.
Oysa kendileri öteki-leştirler de garibanlar edebinden bunu onların yüzlerine vurmazlar.
Kısacası; onların tanrıları menfaatleridir
Araçları ve basamakları ise çevresinde onun menfaatlerine hizmet edecek ve kendilerine dost gibi davrandığı, ama gerçekte köle gibi gördüğü, kullanabileceği insanlardır.
Hedefi ve sloganı, daha yukarısı, hep daha yukarısıdır...
Onlar baştan ayağa bir ihtiras küpüdür.
Saymakla bitiremeyeceğimiz bu ruh bozukluğuna biz kısaca; DALKAVUKLUK diyoruz.
Kısaca özetlediğimiz bu tipler kime şakşak yapıyorsa nefislerini okşamakla görevlidirler.
Menfaat üzerine kurulan bu dalkavukluk aslında işin en hafif tarafıdır.
Nefsine yenik düşen lider, alkışlarla beslenir.
Bu durumdan memnun olan ve olmayanlar komu oyunda kısaca belli olsa da gerçekleri Mevla huzurunda ortaya çıkacaktır.
Bu DALKAVUKLUĞUN bir başka boyutu da gizli görevli olanlarıdır!
Nasıl mı?
Bunlar özelikle bazı liderlerin etrafını sararlar.
Onlardan çok lideri seven, sayan, uğruna ölen yok imajı verirler.
Ve bu saye de oldukça da yol kat ederler.
Bunların görev aldıkları yer gelişemez…
Bunlar lider için en çok bağıran tiplerdir ama onu en önce terk edeceklerde yine bunlardır.
Çünkü lider düştükten sonra görevleri biter onların.
Görevleri aslında; kraldan çok kralcı davranarak krala nefret uyandırmaktır.
Davaları içim en ufak bedel ödemedikleri halde dava damı gibi en öndedirler.
Bilgileri, yetenekleri ve topluma katkıları olmadıkları halde “lidercilik” ile ön plana çıkarlar.
'Liyâkat'in olmadığı yerde 'sadâkat' ancak ihanettir.
Bu ihanet başta liderin altını oyar, sonra devletin depremini getirir.
Yapı içten içe çürürken, en büyük görevi 'lider uçurmak' olanlar aslında liderin sonunu hazırlayanlardır.
"Bir ülkede dalkavukluğun sağladığı çıkar, dürüstlüğün sağladığı çıkardan daha fazla olursa o ülke batar" demiş Montesquieu...
İşte bu samimi, menfaatperest ve gizli görevli dalkavukların sayısı dürüst insanların sayısında fazla olduğu için liderinde, bazen devletinde batış kaçınılmazdır.
Rahmetli Cengiz AYTMATOV bu durumu kısaca şöyle tarif etmiştir;
" DALKAVUKLARIN YIKAMAYACAĞI LİDER YOKTUR..."
Son olarak;
Allah resulünün "Dalkavuğun yüzüne toprak saçın" emrine lâyık olmak önemli...
Bu önemi de yerine getirmesi gereken önce övülenlerdir.
Sonra millet gerekeni yapacaktır.