Kahve Bahane’de görmüştüm ilk onu.
Çıkarcı, sekso-manyak, müptezel bir muhasebeciyi canlandırıyordu.
Komikti.
Sonra bambaşka bir yüz ile ortaya çıktı.
Son zamanlarda çok moda olan bir üslupla yaydıra yaydıra “isyan” ediyordu.
Şarkı çok tutmuştu.
Bir de arkasından seyredilmesi hazım isteyen bir film de çekmişti.
“incir Reçeli.”
Gazı kaçmış “kola” gibi bir şeydi bu film.
Ama absürttü işte.
Tıpkı söylediği ancak iki biradan sonra dinlenebilecek rakı düşmanı şarkıları gibi.
O “müptezel” muhasebeci gitmiş. Yerine ablak suratlı bir “aşk” fenomeni gelmişti.
Bugüne kadar hiç itibar etmemiştim bu sığ, yüzeysel “aşk” fenomenine.
Dikkatimi çekti işte.
O zorlama çakma sanatçı kişiliğiyle değil tabi ki.
“Bu memlekette polis var meclis var yargı(!) var millet sokağa çıkıp askerle mi çatışsın? Derdiniz ne? Bu nasıl çağrı?” sözleriyle.
Bir de iki şarkı arasına sıkıştırdığı o hikmet(!) dolu konuşmasıyla: “Bizim ne suçumuz var ben anlamadım. Yaklaşık 36 senedir yaşıyorum ne bir bilim, ne bir felsefe, ne bir sanat, ne bir spor dalında dünyada herhangi bir şeyde göremedim. Hiçbir şey göremedim ve bundan bıktım artık, sıkıldım, çok sıkıldım. Sizin kendi kendinizi beslediğiniz, riyakarlık yaptığınız, gemiler aldığınız, inanılmaz şekilde orada bir sürü, bir sürü şeyler götürdüğünüz, kayırdığınız, akrabalarınızı koyduğunuz, fark etmez bunun adı AKP, RTE. Hiç fark etmez yani biri birine, biri diğerine, al birini vur ötekisine. Şahsım olarak bundan kusasım var, artık nefret ediyorum."
“Sanatçı” olmak işte böyle bir şey bu memlekette.
İki kelimeyi bile bir araya getirmekten aciz ama alayına “isyan” modunda kendinde “derinlik” vehmeden pek çok “artist” var.
Memleketinden, ülkesinden, halkından nefret eden.
Kendince pek bir demokrat.
Ülkesi, demokrasisi için ölümü hiçe sayanları küçümseyen.
İki şarkı söyleyip, bir iki film filan çektir. Bas imajı, reklamı tv’lerde.
Sonra yardır gitsin memleketine, halkına karşı.
Sorsan hepsi küçük birer Nazım Hikmet…
O’nun memleketine, sevdasına kurban olsunlar.
Ne diyeyim, bunlar içip içip kusmak için türlü bahaneler bulsalar da.
Benim bunların “sanatçılıklarından” harbiden kusasım var.
Hakan Sönmez siyasetcafe.com