2002'de öldürülen araştırmacı-yazar Doç. Dr. Necip Hablemitoğlu'nun suikastının şifreleri Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın yürüttüğü soruşturmada çözülürken İhsan Güven cinayetinin bilinmeyenlerine dair de önemli ipuçları ortaya çıktı.
Bu ipucu doğrultusunda Necip Hablemitoğlu suikastına karışan bütün şüphelilerin HTS kayıtları incelendi ve o dönemde Özel Kuvvetler Komutanlığı'nda görev yapan Ahmet Tarkan Mumcuoğlu'nun 1 Mayıs 2004 tarihinde İstanbul Tuzla'da öldürülen Dost Tarikatı'nın kurucusu ve lideri İhsan Güven ile eşi Sibel Güven'in evine gittiğini tespit etti. Bunun üzerine Ankara Cumhuriyet Savcısı Zafer Ergün, şüpheli Mumcuoğlu'nu MAK Alay Komutanlığı'nda görevli iken Tuzla'ya gittiniz mi sorusunu yöneltti.
Mumcuoğlu, "İstanbul ili Tuzla ilçesine gittiğimi hatırlamıyorum" diyerek soruyu geçiştirmeye çalıştı. Savcının ısrarlı ve emin soruları üzerine Mumcuoğlu ifade verirken bir hususu hatırladığını söyleyerek araya girdi ve Tuzla'ya cinayetin olduğu zaman diliminde İhsan Güven'in evine Fikret Emek'le birlikte gittiğini itiraf etti.
BAŞKASININ ADINA HATLAR KULLANIŞMIŞ
Mumcuoğlu'nun çelişkili ifadesi üzerine savcılık HTS ve baz kayıtları başta olmak üzere teknik delillerle ilgili araştırmasını derinleştirdi ve Mumcuoğlu ile Emek'in cinayetten iki gün sonra yakınları tarafından cesedi bulunan iki maktulün öldürüldüğü zaman diliminde Tuzla'ya gittiğini belirledi. Üstelik her iki Özel Kuvvetler mensubu Tuzla'ya giderken yanlarında kendi GSM hatlarını değil, başkası adına kayıtlı hat kullandıklarını belirledi. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı da bu önemli ayrıntıyı da delilleriyle tespit etti.
İKİSİ DE SOL GÖZÜNDEN VURULDU
Böylece Hablemitoğlu suikastının tetikçisi olduğu Nuri Gökhan Bozkır'ın ifadesinin yanı sıra ek delillerle ortaya çıkarılan Mumcuoğlu'nun, geçmişte Deniz Kuvvetleri'nde istihbarat subayı olarak görev yapmış İhsan Güven'in öldürülmesinde de parmağı olduğu anlaşıldı. Mumcuoğlu'nun Fikret Emek'le birlikte karıştığı İhsan Güven suikastı 1 Mayıs 2004 Cumartesi günü işlenmiş en önemli faili meçhul cinayetlerinden biriydi. Hablemitoğlu suikastında, tetikçi işi şansa bırakmamıştı. Luger mermilerden ilki, Hablemitoğlu'nun sol gözünden girmişti. 1 Mayıs 2004'de öldürülen İhsan Güven de sol gözünden vurulmuştu. Ancak İhsan Güven'in vuran mermiler MKE yapımıydı. Sol gözden vurma, soruşturma makamları tarafından tetikçisi imzası olarak değerlendirildi.
Necip Hablemitoğlu suikastının bilinmeyenlerini kamuoyuna ilk kez duyuran SABAH, bu cinayette tetiği çeken eski Özel Kuvvetler mensubu Ahmet Tarkan Mumcuoğlu'nun Hablemitoğlu'ndan iki yıl sonra öldürülen İhsan Güven cinayetinde de tetiği çeken kişi olduğunu açıklıyor.
2002'de öldürülen araştırmacı-yazar Doç. Dr. Necip Hablemitoğlu'nun suikastının şifreleri, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu'ndan sorumlu Ankara Cumhuriyet Başsavcı Vekili Veysel Kaçmaz'ın koordinesinde yürütülen soruşturmada birer birer çözülürken, edindiğimiz bilgilere göre ince ve çok kritik bir ipucunun üzerine gidilince İhsan Güven cinayetinin bilinmeyenlerine dair de önemli ipuçlarına ulaşıldı.
Bu ipucu doğrultusunda Necip Hablemitoğlu suikastına karışan bütün şüphelilerin HTS kayıtları incelendi ve o dönemde Özel Kuvvetler Komutanlığı'nda İKK (İstihbarata Karşı Koyma) Kısım Amiri olarak görev Fikret Emek ile yardımcısı Ahmet Tarkan Mumcuoğlu'nun 1 Mayıs 2004 tarihinde İstanbul Tuzla'da öldürülen Dost Tarikatı'nın kurucusu ve lideri İhsan Güven ile eşi Sibel Güven'in evine gittiği tespit edildi. İki Şüpheli Ankara'da başkalarının adına kullandıkları GSM hatlarını sabah saatlerinde kapatmış, Öğle civarında maktul İhsan Güven'in evinin bulunduğu İstanbul Tuzla'ya ulaşmışlar. İki şüpheli site içindeki Apartmanda ikamet eden karıkoca olan Güven'leri infaz ettikten sonra hızla Ankara'ya dönüyorlar. Cinayet sırasında Tarkan Mumcuoğlu'nun karısı Zeynep Mumcuoğlu kocasını arıyor. Ancak GSM hattı kapalı olduğu için ulaşamıyor. Tarkan Mumcuoğlu kapalı olan başkasının adına kullandığı telefonunu Ankara ili sınırlarına girince Sincan mevkiinde açıyor. Bunun üzerine Ankara Cumhuriyet Savcısı Zafer Ergün, Mumcuoğlu'na "MAK Alay Komutanlığı'nda görevli iken Tuzla'ya gittiniz mi" sorusunu yöneltti.
17 Haziran 2022 tarihli ifadesine göre Mumcuoğlu, "İstanbul ili Tuzla ilçesine gittiğimi hatırlamıyorum" diyerek soruyu geçiştirmeye çalıştı. Savcının ısrarlı ve emin soruları üzerine Mumcuoğlu ifade verirken bir hususu hatırladığını söyleyerek araya girdi ve Tuzla'ya cinayetin olduğu zaman diliminde İhsan Güven'in evinin bulunduğu Camii Mahallesi, İstasyon Caddesi, Havuzlu Sitesi'ne Fikret Emek'le birlikte gittiğini itiraf etti.
Mumcuoğlu, savcının verilere dayanarak soruyu sorduğunu anlayınca İhsan Güven ve eşinin evinin kim olduğunu ve adresi belirtmeden Tuzla'ya nasıl gittiklerini savcıya şöyle anlattı:
"Fikret Emek komutanım ile İstihbarat Kısım Amiri olduğu dönemde ona ait hatırladığım kadarıyla BMW 5.20 ya da beyaz Megane marka aracı ile İstanbul Anadolu Yakasında girişte bir ilçeye gittik. Tuzla ilçesi olabilir. Burada bir evin içinde tekerlekli sandalyede gezen yaşlı bir adam ile görüştük. (Maktul İhsan Güven'i kast ediyor) Yolda giderken bana nereye gittiğimizi, kiminle görüşeceğimizi söylemedi, buraya uğradık. Müstakil bir eve gündüz bir vakitte ikimiz birlikte gittik. Seyahat sırasında iki kişi olduğumuzu hatırlıyorum. Ben ve Fikret Emek idik. Bu evde hatırladığım kadarıyla bu yaşlı adamın yardımında bulunan bir erkek şahıs vardı." Tarkan Mumcuoğlu, İhsan Güven'in yanında bulunan kişinin erkek olduğunu ileri sürünce savcı yine araya girdi ve "Emin misin, kadın olmasın" diye sordu. Bunun üzerine Mumcuoğlu yine çelişkili konuşmaya başladı ve "Çok eski bir zaman olduğu için erkek olup olmadığından tam emin değilim" dedi. Oysa İhsan Güven'in yanındaki kişi, diğer maktul eşi Sibel Güven'di.
Mumcuoğlu ifadesinin devamında şöyle dedi:
"Anladığım kadarıyla Fikret Emek bu tekerlekli sandalyedeki kişiyi tanıyordu. Eve gitmemizden tanıdığını düşünüyorum. Evin içerisine geçip bir müddet oturduk. Ne konuşulduğunu hatırlamıyorum. Hatırladığım kadarıyla bir çay içip kalktık. Bu kişinin ismini hatırlamıyorum. Sonrasında geri Ankara'ya döndük. Neden gittiğimizi şu anda hatırlayamıyorum. Bu kişinin tekerlekli sandalyeyle gezmesinin sebebi daha evvelden ateşli silahla belinden vurulmuş olduğunu orada yapılan konuşmalardan anladım."
Mumcuoğlu'nun bu çelişkili ifadesi üzerine savcılık HTS ve baz kayıtları başta olmak üzere teknik delillerle ilgili araştırmasını derinleştirdi ve Mumcuoğlu ile Emek'in cinayetten iki gün sonra yakınları tarafından cesedi bulunan iki maktulün öldürüldüğü zaman diliminde Tuzla'ya gittiğini değerlendirdi. Üstelik her iki Özel Kuvvetler mensubu Tuzla'ya giderken yanlarında kendi GSM hatlarını değil, başkaları adına kayıtlı kullandıkları hatlarını yanlarında götürmüşlerdi. Böylece Hablemitoğlu suikastının tetikçisi olduğu Nuri Gökhan Bozkır'ın ifadesinin yanı sıra ek delillerle ortaya çıkarılan Mumcuoğlu'nun, geçmişte Deniz Kuvvetleri'nde istihbarat subayı olarak görev yapmış İhsan Güven'in öldürülmesinde de parmağı olduğu anlaşıldı.
Mumcuoğlu'nun ifadesinde iki araçtan bahsetmesi üzerine Ankara Cumhuriyet Savcısı Zafer Ergün Fikret Emek'e de "2002 yılında aracınız var mıydı? Marka modeli nedir?" sorusu yönetildi.
Emek de, Mumcuoğlu'nun ifadesinde söylediği üzere BMW 5.20 ve Renault Megane marka aracı olduğunu şu sözlerle doğruladı:
"Benim o tarihte siyah 5.20 BMW aracım, beyaz Renault Megane marka aracım vardı. Arabalarımın adıma kayıtlı olduğunu hatırlıyorum. BMW marka aracı Kars'tan gelirken getirmiştim. Sonrasında bu arabayı 2002 olur 2003 olur 2004 olur tam tarihini hatırlamıyorum."
İKİ CİNAYETTE DE SUSTURUCU SİLAH DETAYI
Mumcuoğlu'nun Fikret Emek'le birlikte karıştığı İhsan Güven suikastı 2004 yılının en önemli faili meçhul cinayetlerinden biriydi. Dönemin FETÖ'cü polisleri tarafından İBDA-C adlı yapıya yıkılmaya çalışılan bu faili meçhul cinayette öldürülen İhsan Güven, Popçu Çelik'in bir dönem üyesi olduğu Dost Tarikatı'nın lideriydi. Ayrıca Necip Hablemitoğlu, ölümünden bir süre önce İhsan Güven'le Fetullahçı yapılanmanın ne kadar tehlikeli bir örgüt olduğunu konuşmuş ve Köstebek adlı kitabında kullanılmak üzere bazı gizli belgeleri kendisinden edinmişti.
Popçu Çelik'in bir dönem üyesi olduğu Dost Tarikatı'nın kurucusu İhsan Güven ile eşi Sibel Güven, Tuzla'daki evlerinde başlarına birer kurşun sıkılarak öldürülmüş ancak İhsan Güven ve eşinin cesedi suikasttan dört gün sonra yakınları tarafından bulunmuştu. Necip Hablemitoğlu, İhsan Güven'le ölümünden önce görüşmüştü.
İhsan Güven ve eşi de tıpkı Necip Hablemitoğlu gibi susturuculu silahla öldürülmüşlerdi. Ancak Güven'lere yönelik suikastta Hablemitoğlu suikastındaki gibi 9 mm çapındaki Alman Luger mermisi değil, 7,65'lik mermiler kullanılmıştı. Olay yerinde iki 7,65'lik mermi kovanı bulunmuştu. Bu arada İhsan Güven ve eşi Sibel Güven'e yönelik suikastta Hablemitoğlu suikastındaki gibi Alman Luger mermi değil, kısa mesafe de çok etkili 7,65'lik profesyonel silah kullanılmıştı. Olay yerinde 7,65'lik iki boş mermi kovanı bulunmuştu. 18 Aralık 2002 tarihindeki Hablemitoğlu suikastında, tetikçi işi şansa bırakmamıştıi. Luger mermilerden ilki, Hablemitoğlu'nun sol gözünden girdi. İhsan Güven de sol gözünden vurularak öldürülmüştü. Ancak İhsan Güven'in vuran mermiler MKE yapımıydı.
HÜCRENİN İKİ ÜYESİ BOZKIR'I ARADI
Suikastın Ukrayna'dan getirilen Nuri Gökhan Bozkır, Hablemitoğlu cinayetinden iki saat önce ağabeyinin üzerine olan sim kartın bulunduğu telefonu kapattı, ertesi güne kadar açmadı. Bozkır'ın, telefonu açtıktan sonra cihazına Özel Kuvvetler'den bir astsubayın sim kartını taktığı, kendi sim kartını ise bir ay boyunca kapalı tuttuğu anlaşıldı.
Nuri Gökhan Bozkır, MAK'ta (Muharebe Arama Kurtarma) Alay Komutanı olan Mustafa Levent Göktaş ile yakındı. Öyle ki oğlunun adını Göktaş'a olan bağlılığından ötürü Levent koymuştu. Bozkır, FETÖ'nün Haziran 2007'de Ergenekon Operasyonu'nu başlatmasını sağlayan mühimmatlarla yakalanan isim olan Fikret Emek'le de birlikte çalıştı.
"HATIRA OLSUN DİYE SAKLAMIŞTIM"
Fikret Emek, Ergenekon operasyonları Haziran 2007'de başladıktan sonra evinde bulunan silahlarla ilgili olarak FETÖ Savcısı Zekeriya Öz tarafından sorgulanırken, "Ben o silahları çatı katında hatıra olsun diye saklamıştım, hepsi paslıydı. Orada olduklarını bile unutmuşum" diye savunma yaptı. Öz, sonradan sanki Fikret Emek'i korurcasına dosyasını tefrik etti ve Emek'in silahlı terör örgüt üyeliğinden değil sadece ateşli vahim silah bulundurmaktan ceza almasını sağladı.
Siyasetcafe.com