Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Bakü'de okuduğu bir dörtlük bir anda yüzlerce yıllık Azerbaycan tarihini özetlediği gibi tam adrese teslim mesaj olarak gündeme oturdu.
Erdoğan’ın okuduğu Aras türküsünün sözleri anonim bir Azerbaycan türküsünün mısralarıdır.
Aras ( Azerbaycan Türkçesi ile Araz) nehri Türkiye’den Bingöl dağlarından çıkar. Kars ve Kağızman, Tuzluca, Arpaçay ve Ağrı dağını geçerek Karasu deresini de sularına katar. Aras, önce Türkiye-Ermenistan sınırını, sonra Nahçivan-Türkiye sınırını, daha sonra Ermenistan- İran ve İran-Azerbaycan sınırlarını oluşturduktan sonra Kura nehri ile birleşerek Hazar denizine dökülür.
Dikkat edilirse Aras Türk topraklarını bölen bir sınır nehri gibidir. Türkiye ile kadim Türk yurdu olan Revan Han’lığı, İrevan’ı (şimdiki Ermenistan) ayıran Aras’tır. Kuzey ve Güney Azerbaycan’ı da ayıran Aras’tır.
Aras nehrinin türkülere konu olmasının nedeni bu ayrılıklar, bölünmüş topraklar, iki yakada kalan aileler, katliamlar ve işgallerdir.
Bundan dolayı Aras bir türküden çok bir ağıttır. Bayatı’dır.
Azerbaycan Türklerinin parçalanmışlığını sembolize eden Aras nehri, Azerbaycan’da gerek sözlü ve gerekse yazılı edebiyatta keder ile anılarak türkülere, manilere konu olmuştur. Ağıtlar yakılmıştır hakkında. Aras nehri denildiği zaman genellikle ayrılık, hasret, gözyaşı, ailelerin ve vatanın bölünüp parçalanmış olması akla gelir. Bir köyü, bir mahalleyi ayıran Aras'ın iki yakasında hasret türküleri bu yüzden söylenir.
Aras Nehri Türk topraklarının parçalanmışlığını sembolize eder.
Aras nehrinin “o tay, bu tay “ kavramları bayatılar, ağıtlar ile dile gelmektedir.
Parçalanmış ve Rusya ile İran arasında bölünmüş Azerbaycan topraklarının ayıran Aras nehri, yapılan katliamlarla kan ile dolmuştur. Aras Azerbaycan yurtlarını ayırmakla kalmamış, bu ayrılıklara sebep olan işgallerin sonunda verilen şehitlerin kanı ile boyanmıştır.
İşte bunun için Azerbaycan Türkçesinde Aras’ın orijinal sözleri şöyledir:
Araz’ı ayırdılar,
Qanınan doyurdular,
Biz yurddan ayrılmazdıq,
Zor inen ayırdılar
Evet, “Aras’ı ayırdılar, kan ile doyurdular, biz Yurt’tan ayrılmazdık, zorla ayırdılar” sözleri bir tarihi özetleyen, bölünmüşlüğü, ayrılığı, hasreti vurgulayan mısralardır.
Zorla yurtlarından ayrılan ailelerin dramlarını anlatır.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Bakü’de bu ağıtı dile getirmesi tesadüf değildir.
Erdoğan Karabağ’ın işgalden kurtarılmasının bir başlangıç olduğunun mesajını vermiştir.
Parçalanan Türk yurtlarının birleşmesi gerektiğine vurgu yapmıştır.
Bu İran’a karşı bir hamle değildir. İran her ne kadar rahatsızlığını dile getirse de tarihi gerçeklerden habersiz olamaz.
Karabağ savaşında Aras nehri boyunca toplanan Güney Azerbaycan Türklerinin ağlayarak Azerbaycan askerine verdiği destek, bir parçalanmanın isyanı, birleşmenin arzusudur.
Karabağ zaferi Tebriz’de, Astara’da, Erdebil’de, Urmi’de ve Tahran’da coşku ile kutlanırken sokaklarda halk “Araz” ağıtını okuyordu koro halinde.
Erdoğan’ın mesajın siyasi yönü konuşuldu hep. İran’ın toprak bütünlüğü, Türkiye’nin imparatorluk hayalleri v.s gündeme geldi. Ancak insani boyutu kimsenin ilgisini çekmedi. İşgalden kurtarılan Cebrayil’de Aras nehrinin üzerinde bulunan Hudafer köprüsünün her iki yakasında birbirlerine selam gönderen, tebrik eden sevinçten ağlayan ama mutluluklarını sarılarak paylaşamayan Azerbaycanlıların neden ayrı düştükleri hiç konuşulmadı. Hudafer köprüsünün adının neden “hasret köprüsü” olduğunu kimse önemsemedi.
Aras bir akarsudan daha fazlasıdır. Erdoğan bu tarihi gerçeği gündeme getirerek Türk ve dünya kamuoyuna çok önemli bir hatırlatma yapmıştır.