‘’Güneşin Batıdan Doğuşu’’ ifadesi Semavi Kitaplarda geçmeyen fakat rivayet edilen bir söylemdir, benzer diğer söylemler gibi bu söylemin de bir tasvir olduğu gayet açıktır. Bu ifade hayatın ve insanın gerçekliğine uygun halde yorumlanmadığı sürece burada ne anlatılmak istenen mesaj açığa çıkmayacaktır, bu tarz benzetmelerin/tasvirlerin hayatın gerçekliğine dair sosyal/siyasi/iktisadi manalar taşıdığı unutulmamalıdır. Bu ifadenin bir "Kıyamet alameti" olduğuna dair görüşlerin günümüze kadar gelişini bir yana bırakalım ve bu ifadenin "Mana ilmi" açısından kısaca analizini yapmak için, Güneş'in yıllar önce Batı’dan nasıl doğduğunu dair bir tespit yapmaya çalışalım.
Öncelikle bu ifadenin tamamen bir tasvir olduğunun bilincinde olarak "Güneş'in Doğuşu" ifadesinin aydınlığı/ilerlemeyi medeniyetin yükselişini simgelediğini tespit etmemiz gerekli, kısacası bu doğuş; bir toplumda değişim/dönüşüm/ yükselme ile gerçekleşen bir çağdaşlaşmadır. Güneş sembolü aydınlanmayı/uyanmayı simgeleyen anlamlar taşımaktadır, mitolojik anlatımlarda da karanlık ile aydınlığın mücadelesinde ‘’Güneş’’ sembolü sıkça kullanılmıştır.
Güneş'in yön olarak Batı’dan doğuşu ise 15-16. Yüzyıllarda Avrupa'nın "Reform ve Rönesans" hareketleriyle Bilimde/ Sanatta /Kültürde kaydettiği ilerlemedir. Bir toplumun/milletin içinde bulunduğu cehaletten kurtulması, ancak ve ancak bir Kıyâm/uyanış/aydınlanma hareketi ile mümkün olacaktır, işte bu aydınlanma hareketinin/Kıyâm’ın sembolü, o toplumun içinden doğan ve yükselen bir ‘’Güneş’’ misali olacaktır.
Bu Doğuşun/Yükselişin/Değişimin neticesinde ‘’Doğu’’ toplumlarının Batı'yı takip etmek zorunda kalmaları ve bu Güneş'le aydınlanmak zorunda olmaları da başka bir Kıyâm/kalkış/uyanış olacaktır. Doğu toplumları için ‘’Batıdan Doğan Güneş’’ şeklinde algılanması gereken bu durum, bu Güneşten/aydınlıktan/ilerlemeden faydalandıkları sürece devam edecektir.
Bu Kıyâm'dan önce, Güneş'in Doğu'dan yükseldiğini ve Batı’nın ilham/bilgi kaynağının ‘’Doğu’’ olduğunu unutmayalım, Haçlı seferleri döneminde Avrupalıların bu topraklardan edindikleri hazineler ve ilmi eserler, onların bu yükselişlerinde etkili olmuştur.
Mustafa Kemal ATATÜRK bu Kıyamet sürecinin manasını idrak ettikten sonra, Güneş'in tekrar Doğundan yükselmesi için gerekli altyapıları kurmuş ve bir yol haritası belirlemiştir. Bu proje tarihsel süreçte kesintiye uğratılmış olsa da bir gün mutlaka gerçekleşecektir. Atatürk, geleceğin yüksek ufuklarında, Medeniyetin/Yükselmenin/İlerlemenin simgesi olarak yeni bir Güneş’in doğacağından bahsederek, Milletine önemli bir hatırlatma yapmıştır;
"Asla şüphem yoktur ki, Türklüğün unutulmuş büyük Medeni özelliği ve kabiliyeti, geleceğin yüksek ‘MEDENİYET’ ufkunda yeni bir ‘GÜNEŞ’ gibi doğacaktır" MUSTAFA KEMAL ATATÜRK