Diyanet işleri Başkanı Mehmet Görmez ve başında bulunduğu kurum tam da seçim arifesinde siyasetin malzemesi oldu.
Kutsal değerleri siyasi ve maddi getiri malzemesi yapmakta çok usta olan Türkiye siyasetinin geldiği nokta hem çok düşündürücü hem de kaygı verici boyuta geldi.
Elde Kuran ile kürsüde oy devşirme gayretinden sonra Diyanet üzerinden seçimleri etkileme çabası sonunda yeni bir tartışma ve polemik konusu yaratıldı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Diyanet işleri başkanı için “Dini Lider” tanımlaması Cumhuriyet tarihinde bu kurumuma verilen en büyük paye oldu.
Devletin maaşlı memuru Devletin başındaki en yetkili makam tarafından Dini Lider olarak ilan edildi.
Üstelik yalnız Türkiye’nin değil bölgenin de saygın dini lideri diye tanıtıldı.
Sayın Görmez’ in kişisel saygınlığı elbette ki tartışma ve eleştiri konumuz değil, ancak temsil ettiği makamın gerek Türkiye gerek ise gölgede ki saygınlığı etkileme gücü ile doğru orantılıdır.
Sayın Görmez bir Devlet memurudur.
Derece olarak yüksek rütbeli olmasının dışında hiçbir ayrıcalığı ve üstünlüğü yoktur.
Hele Dini lider olarak görmek mümkün değildir.
Ne Türkiye’de ne de bölgede dini bir otorite olarak kabul gören bir ağırlığı da yoktur.
Eğer olsaydı:
Ortadoğu’da yıllardır yaşanan haçlı saldırıları ve mezhep savaşları hakkında bütünleştirici, birleştirici ve çözüme yönelik mesajları ile dikkat çekerdi.
Suriye’de ve Irak’ta AKP’nin mezhepçi politikalarına karşı suskunluğunu koruması bu politikaları desteklediği anlamına gelir. Zaten aksi de düşünülemez, zira Görmez atanmış bir memur.
Siyasi iktidarın politikalarını onaylamak, aynı politikayı yanlış ve günah kavramları ile değerlendirmeden uygulamak bırakın Dini Liderliği hiçbir Din adamının göstereceği tavır olmamalıdır.
Türkiye’de bir dönüm noktası olan 17-25 yolsuzluk soruşturmaları hakkında toplumun ve adaletin beklentileri doğrultusunda değil, AKP iktidarını korumak ve kollamak adına tavır sergilemek ancak bir memurun göstereceği davranış biçimidir.
Bir lokma, bir hırka edebiyatı ile fakire şükretmeyi tavsiye edip Mercedes ve uçak kullanmayı israf olarak görmeyen bir anlayışı İslam dininin içinde nasıl izah edersiniz?
Türkiye’de Dini Lider kavramı Cumhuriyet ile tarihe gömülmüştür.
Türkiye Laik bir cumhuriyettir.
Dini Lider veya Liderler adı altında hiçbir unvan Devlet tarafından hiç kimseye verilemez.
Kaldı ki, Türkiye’de bu kadar mezhepsel bölünmüşlük ve tarikat-cemaat enflasyonu varken, toplumun tamamı tarafından kabul görecek bir Dini Lider işaret etmek gerçekçi olmadığı gibi bunun toplumda da karşılığı da yoktur.
Toplumun tamamından aldığınız vergiler ile devasa bütçeler oluşturduğunuz Diyanet İşleri, vergisi ile maaşını ödeyen Alevi vatandaşlara hizmet bile vermezken, Diyanet işleri Başkanını Türkiye’nin Dini Lideri diye dayatmak inanç hürriyetine de saldırıdır.
Yeni Türkiye diye eski Osmanlının Mezhep İmparatorluğunu tekrar hayata geçirmek gayreti başarıya ulaşamayacaktır.