GÖKKUŞAĞI

Gülbeniz BAYRAMLI

Gökkuşağını en çok seven kadınlardır karanlıktan hiç korkmayan kadınlar. Kendi dünyalarından daha çok sevdiklerinin dünyalarını renklendirir çünkü onlar.


Kaç defa düşmüşlerdir, kaç defa karaya sımsıkı sarılıp karanlıkta yaralarının kabuk tutmasını beklemişlerdir kim bilir. Kaç defa hayattan yediği tokatlarla büyümüşlerdir içindeki çocuğu öldürmeden.


Onlar yalancı bir gökyüzü çizmezler asla kendilerine...

 

Yıldızları kayıp, kara bir gökyüzü,daha gerçek Ve daha tercihedicidir onlar için.


Kendilerini Paranın hapsettiği kalın duvarlardan Ve hayatlardan özgür bırakmışlardır...


Gökyüzünü en çok onlar sever, renkleri en çok onlar yaşatır kadere inat gülümsemelerinde.


Aslında Gökkuşağının ta kendisidir bu kadınlar... Siz esersiniz, gürlersiniz ama onlar fırtınanın ardından Güneşle el tutuşup renkleriyle hayatınıza dokunurlar yine,tıpkı bir Gökkuşağı gibi.


Hayattan fazla beklentileri olmaz,etrafındakilerden zerre çıkar gütmez,ego nedir bilmez Gökkuşağını seven kadınlar.


Sevmekten bir an bile alı koymazlar kalplerini.


Size “İsteriz ki" adlı yazımda bu kadınların ne istediklerinin arkasındaki asaleti çizmiştim hatırlıyorsanız.


Şimdi kabullenmedikleri tek gerçeği yazacağım...


Her duruma, her sıkıntıya göğüs gelirler. Elini bırakmadığınız sürece asla gitmezler ama, gururlarının incinmesini de istemezler.


İncinirse gururları, Bir Türk kadınına yakışır şekilde,


Yüce Atatürk'ün: "Ey Türk kadını, sen yerde sürünmeye değil, omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın"  sözlerini fener tutarlar yollarına


Ve meçhul bir karanlığa doğru rotayı değiştirirler vazgeçerek "Gökkuşağından".

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.