Gizli Tanıklar , İtirafçılar ve Osman Kaçmaz!
Bilindiği üzere daha önce bir ERGENEKON davası izledik, şimdi de FETÖ davası izliyoruz…
İki dava arasında benim gözüme çarpan en önemli fark; Ergenekon davalarından yargılananlar paşa paşa gidip adalete teslim oluyorlardı. “Vatan hainliği” ile yargılandıkları davalardan dolayı “hayır biz suçsuzuz” deyip hapiste yatmayı bile vatan savunması saydılar. Haklarında yürütülen davarları şeref meselesi yapıp intihar edenler dahi oldu… Örnek; Ali Tatar.
Darbe sonucunda ortaya çıkan FETÖ Davalarında ise tam tersi bir manzara var; Sanıkların bazıları ülkeden kaçmaya çalıştılar, bazıları Yunanistan`a kaçtılar, bazıları Kandil`e sığındılar… Ama hiç biri “vatan hainliği “ suçlanmalarından dolayı isyan etmedi, kendi canına kıymadı…
Bu iki dava arasında bir başka fark ise; Ergenekon Davalarını “Gizli Tanıklar” , FETÖ davalarını “İtirafçılar “ yönetiyorlar.
Bilindiği üzere gizli tanıklık uygulaması, Türkiye’nin gündemine Ergenekon soruşturmasıyla girdi. Mevzuata göre, yaptığı tanıklık nedeniyle tehdit altında bulunan kişilere “gizli tanık” olma hakkı tanınıyordu.
Bu tanıkların verdiği ifadelerler hayatları karartılan insanlardan şimdilerde özür dileniyor, ama tanıkların kim olduğu belli değil.
Eğer Ergenekon davalarından bir hata yapılmışsa bu gizli tanıklar sahte ifade vermekten ve insanların hayatlarını karartmaktan neden yargılanmıyorlar.
Bu gizli tanıkların artık deşifre edilip, kamuoyuna sunulması gerekmiyor mu?
O dönem gizli tanıkla ile yürütülen süreç, şimdi de İTİRAFÇILARLA yürütülmektedir.
He iki süreçteki tipleri de kurgulanmış piyonlar olarak görmekle beraber yinede gizli tanıklıkla, itirafçılık arasındaki bazı farklara değinmek isterim:
Gizli tanığın kimliği açıklanmaz, itirafçının kimliği ise açıktır.
Gizli tanık olayın içinde değildir, itirafçı ise bizzat olayın içindedir.
İtirafçılık, kişinin ifade vermesi karşısında işlediği suçlardan alacağı cezanın azaltılması sistemi üzerine kuruludur. Gizli tanıklıkta böyle bir sistem yoktur.
İtirafçıların bulundukları yapı ile menfaati bitince, geleceği zora düşünce terk eden kişilerdir. Gizli tanıklar ise; ya o yapıdan bir şekilde kopmak isteyenler, ya da satın alınarak konuşturulanlardır.
İtirafçıların itirafları aslında kendilerini kurtarmak içindir, dolayısı ile işledikleri suçlara tam değinmezle, kendilerini mağdur göstererek olayları örtbas ederek anlatırlar. Gizli tanıklar ise genelde ceza indiriminden faydalandıkları için her şeyi anlatırlar. Tabi Gizli tanıklıklıları da bir görev değilse.
Aslında itirafçılık bir nevi meslektir. Gizli tanıklık ise istihbarati bir durumdur.
İtirafçılar suça iştirak edip, kıvırtma sanatı üretenlerdi, Gizli tanıklar ise (eğer yanıltma görevleri yoksa) pişmanlık veya örgütten kaçış meselesidir.
Sonuç olarak sahte Gizli Tanıklar ile adaletin nasıl yanıltıldığını Ergenekon davalarında gördük. FETÖ davalarında ise bir suçlu aranıyorsa önce itirafçılardan başlanmalıdır.
Adı üzerinde: İTİRAFÇI.
Açık açık işlediği suçları söylüyorlar işte kaç gündür TV`lerde… O kadar suça ortak olduktan sonra, kişisel nedenler yüzünden yollarımı ayırdım deyip kimse adalet terazisinden kaçamaz.
Haa bu arada akla şu soruda geliyor: O dönem tehdit altında oldukları için `GİZLİ` ibaresine sığınmaların, onları koruma altına alan adaleti nasıl yanıtlığını gördük, peki bu İtirafçılar o büyük örgütten hiç korkmandan nasıl konuşa biliyorlar ve neyi hedefliyorlar?
Sonuç:
Adaleti yanıltan GİZLİ TANIK ile, suç işlemiş İTİRAFÇIYI kılavuz kabul etmemek lazım.
Edersek bu bataklıktan kurtulamayız.
Ayrıca eğer bu davalarda bir ekpert aranıyorsa işte Emekli Hakim, Ağır Ceza Başkanı Osman Kaçmaz orada, devlet ona mutlaka müracaat etmelidir.