Gel de `EŞREF ` olma!
İkinci Abdülhamid devrinde Ermenilerin beylik istemeleri üzerine meşhur hiciv şairi Eşref şu beyitleri yazmıştı:
Beylik talebinde bulunmuş bir alay ( Hay ),
( Beylik ) mi olur Ermeniden, vay gılırım vay!..
***
Nereden aldın fişek ile martini?..
Sana beyliği kim verdi a…tiğimin Artin’i?
Şimdi İmralı`da bir soysuz ve onun dalkavukları`Özerklik` istemekte şehitler diyarı Anadolu`dan.
Bunu duyan var ama; konuşan yok, isyan eden yok, dert yanan yok…
Herkes başka bir gündem de ve bu gündemle ülkeyi esir almakta.
Bir yandan da ülkemin içinde başka bir ülke kurulmakta.
Bunu hazmeden yanız Türk değil, insan bile olamaz.
`Konuşan , isyan eden, dert yanan yokta bir tane Eşref`te mi yok? `diyor insan.
`Her devrin adamı değil, her devir de adam olmak gerekir`derdi rahmetli Denktaş
Şöyle gündeme ve gümdemdekilere bakınca ne kadar haklı olduğu bin kez daha ortaya çıkıyor.
Bir `sürü` kılığında gazeteci müsvettesi her gün TV`ler karşında `ileri demokrasi `adına ülkemi geri götürmek ve parçalamak için saçmalamakta.
Bunlar iç siyasetten, örgütlere.. .iç organlardan , dışkılara kadar her şeyden anlıyorlar maşallah.
İdeolojileri var, duruşu var dediğimiz bir çok şahsiyetin bir süre sonra `değişim` serüvenlerini `gelişim` diye bizlere yutturmaya çalışmasına artık çok alıştık…
Merak ederek inceliyorsunuz bakıyorsunuz ki `gelişim` dedikleri tek şey servetlerinde olmuş.
Zihinsel olarak halen aynı kelime hazinesine sahipler, tek yetenekleri patronlarının para birimleri ile `kaleşnikof` görevi yapmaları.
Ben bunlara `kaleşnikof` diyorum, zira kimin eline geçerseler onların istekleri ile mermi boşaltıyorlar.
Haklı veya haksız, sallayıp duruyorlar.
Bunları gördükçe iç acılarımın toplamı küfür diye paylıyor bazen.
Ama asla `Küfre` girmeden inceden inceye ve Eşref`çe…
Sonra derim ki, içmeden sarhoş olsamda bir `Ney` çalsam `Neyzen`ce...
Neyzen`in hocasıydı Eşref!
Çok fakirdi, çok talihsizdi ve içip içip küfür ederdi Eşref.
“ Dünyada gönül ferahlatan tek lakırdı vardır. Onun da adını “ küfür” koymuşlar” diyen Bektaşi`ye hak veren Eşref haksız mıydı peki?
“Mahalle komiserlerinden biri, aklını şair Eşref'e taktırmıştı. o dönemlerde geceleri fenersiz sokağa çıkma yasağı vardı ve bir gece mahalle komiseri, Eşref'i fenersiz yakalamıştı:
– Naydi, ulan yürü karakola, demişti.
Eşref direnince de, yakasına yapışıp bir tokat patlatmıştı. Eşref de aynı biçimde yanıt vermişti komisere... derken iki polis daha gelmişti komiserin yanına. Eşref’i, ite sürükleye karakola götürmüşler; ertesi gün de, "vazife başındaki zaptiye memuruna tokat atma" suçlamasıyla, müstantikliğe (sorgu yargıçlığına) sevk etmişlerdi.
Müstantik Ohannes efendi adında, bir Osmanlı ermenisiydi. sorularını bir kâğıda yazmış ve Eşref'e uzatmıştı:
– Bunları cevaplayın, demişti.
Eşref de, "suallerinizin topuna cevaptır" notuyla, şu kıt'ayı yazıp uzatmıştı müstantik Ohannes efendiye:
Elinde yok adalet; olsa da sen kim, adalet kim;
Kimi maznun [sanık] görürsen, hep "kabahat sendedir" dersin.
Polisler üstüme saldırdı, ben de sille aksettim,
Be müstantik efendi! söyle, sen olsan ne b..k yersin?”
Diyebilirsiniz ki, `ne oldu Selçuk kafayı mı yedin?`
Ozaman biz de `bu ihanetin topuna el cevapdır` diyerek düzgün`ce şöyle nokta koyalım ne demek istediğimize:
Özerklik talebinde bir sürü deyyus
Soylarına bakarsan ya ermeni yada rus
***
İmralı`da bir soysuz yırtmaktadır g..nü!
`Özerklik mi?` alırsınız Pusat`ımın çü..nü!
Selçuk Düzgün