Tarikat ve cemaatlerin toplumda yarattığı tahribatın ne denli büyük ve tehlikeli olduğunu 15 Temmuz hain darbe girişimi ile bir kez daha ortaya çıktı.
Denetimsiz, illegal faaliyet gösteren tarikat yapılanmaları “Hizmet” adı altında din istismarı yaparak örgütlenmeye devam ediyor. Bu örgütlerin bir gün devlete karşı faaliyete geçeceği gerçeği bilinmesine rağmen nedense tedbir alınmıyor hatta teşvik ediliyor.
Bunun en çarpıcı örneklerinden birisi Cübbeli Ahmet adı ile tanınan Ahmet Mahmut Ünlü.
Cübbeli’nin Fetö elebaşı Gülen’i övmüş olması, Adil Öksüz ile gizli görüşmeler yapmış olması biliniyor. Buna rağmen Cübbeli’nin itibar görmesi bu tarikatların tehlikeli yapısının bilinmesine engel oluyor.
Aaslan Kuytu’a Fetö benzetmesi
Kuytul hakkında "örgüt içindeki hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte örgüte bilerek ve isteyerek yardım etme ve zincirleme şekilde terör örgütünün propagandasını yapma" suçlarından 20 yıla kadar hapis cezası talep edildi.
İddianamede, vakıf üyelerinin kendilerini, Cemaat'in il yapılanmalarına benzer şekilde Adana'da 'Sadakat' ve 'Hafsa' şeklinde isimlendirerek, bölgelere ayırdıkları ve kendi mensuplarını disiplin, medeni hal, eğitim düzeyi, mesleği, örgüte itaati, bağlantısı gibi şekillerde fişledikleri belirtildi.
Bu örgütlenme şekli Fetö (Fetullahçı Terör Örgütü)’nün yapısına benziyor.
Merdiven altı tarikat ve cemaatlerin paralel devlet oluşturma çalışmaları göz önünde yapılırken ve bu şeklide örgütlenen sayısı hiç de az olmayan tarikatlar varken bunlara neden işlem yapılmıyor?
FETÖ benzeri örgütlenme Alparslan Kuytul’un başkanı olduğu Furkan Vakfı ile sınırlı değil. Kuytul ve Furkan vakfı için açılan soruşturmalar diğer tarikatlar için de ivedilikle işleme konmalıdır. Türkiye’nin yeni 15 Temmuz’lar yaşanmaması için devletin içinde devletleşmeye çalışan örgütlere fırsat tanınmamalıdır.
Siyasetcafe.com