FETÖ'nün Teknokent lağımı patladı! 100 milyon dolarlık soygun

Fetullahçı Terör Örgütü soruşturmasında 100 milyon dolarlık yolsuzluğun deşifre edildiği belirtildi.

Hacettepe Üniversitesi’ne yönelik FETÖ soruşturmasında 100 milyon dolarlık yolsuzluk deşifre edildi. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yürüttüğü soruşturmada, Hacettepe Üniversitesi eski Rektörü Murat Tuncer ve Ankara eski İstihbarat Şube Müdürü Cihangir Ulusoy da gözaltına alındı.

Sözcü gazetesi yazarı Saygı Öztürk de bugünkü köşesinde, “Ankara Emniyet Müdürlüğü'nde de kritik görevde bulunmuş üst düzey iki polis müdürüyle ilgili soruşturmada önemli bir adım daha atıldı” ifadelerini kullanarak, soruşturmaya ilişkin dikkat çeken bilgiler paylaştı.

Soruşturmada müfettişlerin raporlarını özetleyen Saygı Öztürk, “Müfettiş raporundan şu anlaşılıyor: Kritik şirketle ilgili ihbarda bulunan kişinin iddialarından çok ihbarcının açık kimliğini araştırıyorlar ama onu da sözde belirleyemiyorlar. İşte, bu durum ister istemez ‘Bunları neyin karşılığı yapılmış?’ sorusuna neden oluyor” ifadelerine yer verdi.

19 KİŞİYE GÖZALTI

Habertürk’ün haberine göre, Hacettepe Teknokent A.Ş.'ye yönelik yolsuzluk soruşturmasında FETÖ'ye de finans aktarılması için kamunun toplamda 100 milyon dolarlık zarara uğratıldığı ortaya çıktı.

Ankara Cumhuriyet Başsavcıvekili Ender Coşkun'un koordinesinde yürütülen soruşturmada 25 şüpheliden 19'u gözaltına alındı.

Hacettepe Üniversitesi eski Rektörü Murat Tuncer ve Teknokent Yönetim Kurulu Başkanı Tuncay Delibaş’ın da aralarında bulunduğu şüphelilerin yaptığı usulsüz para aktarımları ve hisse devirleri bir bir tespit edildi.

Savcılığın tespitlerine göre Hacettepe Teknokent A.Ş.'ye ait Klinik A.Ş.’nin hisseleri 12 Mayıs 2014'te 3 milyon liraya Renkyol Ticaret A.Ş.’ye devredildi.

Sadece 3 gün sonra ise 26 milyon 300 bin liraya Akfen'e satılarak Hacettepe Teknokent A.Ş. zarara uğratıldı. Ve soruşturma kapsamında gözaltına alınan Ankara eski İstihbarat Şube Müdürü Cihangir Ulusoy’un da soruşturmanın şüphelilerinden işadamı Tolga Erpolat ile bağlantılı olduğu, Erpolat'a emniyet ayağında hakkındaki soruşturma ve şikayetlerde koruma sağladığı belirlendi.

Cihangir Ulusoy'un korumasındaki işadamı Erpolat’ın Hacettepe Teknokent'te kendine yakın kişileri işe aldırarak kadrolaştığı ve Teknokent’ten iş alarak zarara uğrattığı da savcılığın ulaştığı bilgiler arasında.

SORUŞTURMANIN AYRINTILARINDA NELER VAR

Sözcü yazarı Saygı Öztürk, “AKP Milletvekili Şamil Tayyar'ın ‘FETÖ Borsası’ iddiasını kimse yabana atmasın” ifadelerini kullanarak, şu an devam eden ve Ankara Emniyet Müdürlüğü'nde kritik görevdeki iki üst düzey polis müdürüyle ilgili yürütülen soruşturmanın detaylarını paylaştı.

Gazeteci – Yazar Saygı Öztürk’ün yazısı şöyle:

“Yürütülen FETÖ bağlantılı soruşturmalarla ilgili, AKP Milletvekili Şamil Tayyar'ın “FETÖ Borsası” iddiasını kimse yabana atmasın. Bu yaygın iddiayı kamuoyuna Tayyar taşımış oldu. Aslında bu konuda yürüyen soruşturmalar da var. Emniyet mensuplarından bu tür soruşturmalara muhatap olanların ise genelde Terörle Mücadele, İstihbarat ile Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele gibi Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) bağlantılı şirket ve kişilerle ilgili olduğu dikkat çekiyor.

İşte Ankara Emniyet Müdürlüğü'nde de kritik görevde bulunmuş üst düzey iki polis müdürüyle ilgili soruşturmada önemli bir adım daha atıldı. Bunlardan, birisi gözaltına alındı ve şu anda Ankara Emniyet Müdürlüğü'nde sorgulanıyor. Bu sorgunun dayanağı ise Mülkiye ve Polis Başmüfettişlerinin hazırladığı 6 Haziran 2017 tarihli Ankara Emniyet Müdürlüğü'ne gönderilen rapora dayanıyor.

GÜNDE 15 BİN İHBAR

İsimlerini açıklamayalım ama hakkındaki iddialara karşı, açıkta olan emniyet müdürünün ifadesinden bir bölüm aktaralım:

“15 Temmuz süreci ve sonrasında günde yaklaşık 10-15 bin civarında isimli isimsiz 155'e telefon ve e-posta ihbarı gelmekteydi. Ayrıca şubemize gelen ihbarlar emniyet müdürümüze özel olarak arz edilmez, ancak makamdan şubemize talimatla gelen ve neticesi makamca beklenen ihbarların sonucu arz edilir.”

16 Şubat 2017 tarihinde, FETÖ bağlantılı olduğu öne sürülen bir firma hakkında da ihbar geliyor. Emniyet müdür yardımcısı, bütün ihbarları bir kenara bırakıp soruşturma konusu ihbarla ilgili olarak ayrıcalıklı bir muamele gerçekleştirmekle suçlanıyor. Polis müdürü kendisini şöyle savunuyor:

“Ülkemizin içinde bulunduğu zorlu bir süreçte özellikle FETÖ/PDY terör örgütüne yönelik olarak sürdürülen mücadelede her türlü tehdit, şantaj ve hainliğe boyun eğmeyerek verilen görevi kabul eden az sayıdaki insandan birisiyim. Bu yüzden karalama, iftira ve kara propagandaya da maruz kaldım.”

GÖZALTINDAKİ POLİS MÜDÜRÜ

Hakkında yürütülen soruşturma sonucu Adana Polis Okulu'nda görevlendirilen, Ankara Emniyet Müdürlüğü'nün bir dönem en etkili şubesinin müdürlüğünü yürüten kişi, şimdi Ankara Emniyet Müdürlüğü'nde sorgulanıyor. Müfettişlerin suçlamalarına karşın müdür, o dönem müfettişlere şunları anlatıyor: “15 Temmuz sonrasında özellikle FETÖ/PDY konusunda yoğun olarak Ankara Valiliği OHAL Bürosu'nca gönderilen yine sayıları on binleri geçen personel ve kurum tahkikatları yapılmıştır. Bunların sonucunda birçok kişi hakkında adli/idari işlem yapılarak yine birçok terör örgütü mensubunun tutuklanması, açığa alınması, cezaevine girmesi işlemlerine dayanak teşkil edecek işlemler tesis edilmiştir. O yüzden hedef haline getirildim.”

Polis müdürü, FETÖ/PDY ile bağlantılı olduklarına ilişkin kayıtları bulunan önemli bir şirketin yetkililerinin isimlerinin formdan çıkartılıp yerine, “Adı geçen şahısların ve şirketin FETÖ/PDY ile ilişkisine rastlanılmadığı” kaydını düşürtmekle suçlanıyor. Müfettişlerin bu suçlamasına karşın polis müdürü, “Eğer bu talep formuna bu ibarenin eklenip çıkarılması suç ise bu emrin yerine getirilmemesi lazımdır. Eğer emri yerine getirdilerse parafı olan personel de bu suçu işlemiştir ki benim böyle bir talimat vermem de mümkün değildir” diyor.

MÜFETTİŞLER: BELGE DEĞİŞTİRİLDİ

Gözaltına alınan polis müdürü hakkında Müfettişler “Soruşturma izni” isterken ön rapora şu gerekçeyi yazdı;

'Görevinin gereklerini yapmakta ihmal veya gecikme göstermesi, kamu adına soruşturma ve kovuşturmayı gerektiren bir suçun işlendiğini göreviyle bağlantılı olarak öğrendiği halde, yetkili makamlara bildirimde bulunmayı ihmal ederek bu hususta gecikme göstermesi, görevi gereği düzenlemeye yetkili olduğu resmi bir belgeyi başkalarını aldatacak şekilde değiştirmesi, gerçeğe aykırı olarak belge düzenlemesi, gerçeğin meydana çıkmasını engellemek amacıyla, bir suçun delillerini değiştirmesi.'

Müfettiş raporundan şu anlaşılıyor: Kritik şirketle ilgili ihbarda bulunan kişinin iddialarından çok ihbarcının açık kimliğini araştırıyorlar ama onu da sözde belirleyemiyorlar. İşte, bu durum ister istemez 'Bunları neyin karşılığı yapılmış?' sorusuna neden oluyor.

Gerçeklerin bir an önce ortaya çıkmasını diliyoruz. AKP içinde bazı yetkililer, Şamil Tayyar'ı eleştirse bile, onlara da benzer iddialar ulaşıyor. Ancak önemli olan birilerinin çıkıp bu durumu açıklamasıdır. Tayyar, AKP içinde işte bu zor görevi yerine getirdi.”

siyasetcafe.com

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Gündem Haberleri