2015 yılında Suriye sınırında Türkiye hava sahasını ihlal eden SU-24 tipi bir Rus savaş uçağı, Türk F-16'ları tarafından düşürülmüştü.
Güney sınırımızda düşen uçak ile ilgili başlayan kriz 19 Aralık 2016 yılında Rusya'nın Ankara Büyükelçisi Andrey Karlov'un Ankara'da katıldığı bir sergide uğradığı silahlı saldırı sonucu hayatını kaybetmesiyle zirveye ulaşmıştı.
O günlerde günün Başbakanı Ahmet Davutoğlu, uçak düşürme talimatını bizzat kendisinin verdiğini açıklamış ve bu olayın ardından Türkiye Rusya ilişkileri bozulmuştu.
Türkiye yarım asırdır etkisinde olduğu ABD'den kurtulmaya çalıştıkça içerideki ABD işbirlikçilerinin engeli ve sabotajlarıyla karşı karşıya kaldı.
Bu işbirlikçilerin başında da ne yazık ki DİN adı altına örgütlenen tarikat ve cemaatler gelmektedir. Din adına kurdukları uluslararası terör örgütü olan FETÖ'nün 15 temmuz hain darbe girişiminde nasıl bir cinayet şebekesi olduğunu gördük.
Tarikat ve cemaatlerin Türkiye Cumhuriyeti devletine ve Atatürk ilkelerine karşı düşmanca tavırlarını, düşman devletlerle işbirlikleri neticesinde yaşadığımız 15 Temmuz darbe girişiminde iyice idrak ettik.
Görünen o ki diğer cemaatlerin de FETÖ'den aşağı kalır bir yanı yok. Bunun en iyi örneğini yine Karlov cinayetinde gördük.
Karlov davasında suikastçı Mevlüt Mert Altıntaş ile birlikte görev yaparken ihraç edilen polis memuru Hasan Tunç, FETÖ'cü olmadığını ispat etmeye çalıştığı savunmasında "Menzil tarikatına bağlıyım" dedi.
İfadesinde Süleymancıların yurdunda kaldığını ve FETÖ yapısıyla bir ilişkisi olmadığını savunan Tunç, Fırat Üniversitesinde okurken Menzil tarikatıyla tanıştığını, 2009'dan beri de Şeyh Feyzettin koluna bağlı olduğunu açıkladı.
Tunç'un ifadesinin ardından olayların arkasında yine ABD,FETÖ ve cemaat ilişkisi unsurlarının yattığı ortada...
SİYASETCAFE.COM