Açıklamalarıyla çok fazla tartışılan ve tepki çeken Kadir Mısıroğlu Yurt gazetesi yazarı Adnan Bulut hakkında dava açtı. Bulut, ifade verdiğini belirtti.
Adnan Bulut köşe yazısında, "Bu adam suç işliyor dedim. Bu adam vatana ihanetle yargılanmalı dedim. Bu adam Atatürk’e hakaretten yargılanmalı dedim. Savcıları göreve çağırdım. Cumhuriyet savcıları Cumhuriyet adına harekete geçmeli dedim" diye belirtirken, kendisine dava açıldığını ifade etti. Bulut, "Mısıroğlu bana dava açmıştı ve savcılar harekete geçip beni ifadeye çağırıyordu. Gittim verdim ifademi. Hakaret etmişim Mısıroğlu’na 'Vatana ihanet suçu işliyor' dediğim için O davacı ben davalı oluvermişim" diye belirtti.
"Yakında yargılanmam başlıyor" diyen Bulut, "Atatürk’e, aydınlanma devrimine, cumhuriyete söven Kadir Mısıroğlu davacı 'Atatürk’e sövdürmeyin, cumhuriyete sövdürmeyin. Cumhuriyet Savcıları harekete geçsin' diyen ben davalı? Adaletini seveyim Türkiye!" dedi.
Adnan Bulut'un yazısı şu şekilde:
Kurtuluş Savaşı için 'Keşke Yunan galip gelseydi' dedi.
'Atatürk’ün heykellerinin it leşi gibi sürüklenip atıldığı günleri göreceğiz' dedi.
Yıllardır Ulu Önder Atatürk’ün aziz hatırasına, cumhuriyet devrimlerine sövüyor, kin kusuyor.
Sövdükçe devlet katında itibar görüyor, hatta Beştepe’de Erdoğan’ın sofrasına oturuyor. AKP’li belediyeler Mısıroğlu’nu paylaşamıyor. Kitapları belediyeler tarafından onbinlerce satın alınıyor, Mısıroğlu konferanslarına katılanlara bedava dağıtılıyor.
Paraya para demiyor Mısıroğlu. Öyle ki Boğaz’da 10 milyon dolarlık bir restoranı olduğu ortaya çıkıyor.
Kazandıkça sövüyor, sövdükçe kazanıyor.
Atatürk’ün annesine hakaret ediyor, babasına iftira atıyor.
Sövdükçe gericiler, aydınlanma karşıtları alkış tutuyor. Sövdükçe ziyaretçisi artıyor. Bakanlar geliyor, hatta Cumhurbaşkanı Erdoğan geliyor ziyaretine.
Diyanet İşleri Başkanı durur mu? Hemen koşuyor Mısıroğlu’nun yanına. 10 Kasım günü gazetelere bu ziyaretin fotoğrafları yansıyor. Hani şu Atatürk’ün kurduğu Diyanet İşleri’nin başında olup da son Cuma hutbesinde Ulu Önder’e bir fatihayı çok gören zat...
Peki biz ne yapıyoruz? Yurdum insanı “Meczup” deyip geçiyor. İşte ben buna itiraz ettim. Meczup demek normalleştirmektir dedim. Bu adam suç işliyor dedim. Bu adam vatana ihanetle yargılanmalı dedim. Bu adam Atatürk’e hakaretten yargılanmalı dedim. Savcıları göreve çağırdım. Cumhuriyet savcıları Cumhuriyet adına harekete geçmeli dedim. Yurt’ta yayınlandı.
Geçen günlerde postacı kapıma dayandı. Savcılıktan tebligat gelmişti. Mısıroğlu adını görünce “Hah” dedim ilk anda. Nihayet savcılar harekete geçti, benim yazımı da ihbar kabul ettiler diye geçirdim aklımdan. Gururla açtım zarfı, okumaya başladım. Evet savcılar harekete geçmişti. Ne güzel!
Mısıroğlu bana dava açmıştı ve savcılar harekete geçip beni ifadeye çağırıyordu. Gittim verdim ifademi. Hakaret etmişim Mısıroğlu’na “Vatana ihanet suçu işliyor” dediğim için O davacı ben davalı oluvermişim.
Yurt’ta yazdığım cümleleri aynen tekrar ettim savcılık ifademde. Yakında yargılanmam başlıyor. Atatürk’e, aydınlanma devrimine, cumhuriyete söven Kadir Mısıroğlu davacı “Atatürk’e sövdürmeyin, cumhuriyete sövdürmeyin. Cumhuriyet Savcıları harekete geçsin” diyen ben davalı?
Adaletini seveyim Türkiye!"
siyasetcafe.com