Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, “Üniversiteli gençlerimize sesleniyorum, bunların yurtlarında, evlerinde kalanlara sesleniyorum; bütün KYK yurtlarında boşluklar tespit edildi. Sizleri oraya alabiliriz. Hemen müracaat edin, eğer kredi yurtlarda yer yoksa sizi otellerde ağırlayacağız, devletin kurumlarında ağırlayacağız; çünkü bunların zulmüne sizi muhatap etmeyeceğiz. Geçici bir sürede bunları halledeceğiz” dedi.
Şanlıurfa'da konuşan Başbakan Erdoğan, “ablaların” meydanlara çıktığını belirterek, “Bizim ablalarımız bize yeter. Bir de abiler çıkmış, bizim abilerimiz bize yeter, gençlerimiz bize yeter. Son seçimde 21,5 milyon oyla sandıklardan çıktık. Bu seçim daha başka olacak” ifadelerini kullandı.
-“KORKU DAĞLARI SARDI, SANDIĞIN RENGİ BELLİ OLDU”-
“Sakın AK Parti’ye oy vermeyin, kime verirseniz verin” denildiğini kaydeden Erdoğan, şöyle konuştu:
“Sizin bu imamınız 10 sene önce ‘AK Parti’ye oy verin’ diyordu. Öyleyse ya o zaman yanlış yaptı ya sizin bu imamınız şimdi yanlış yapıyor. AK Parti aynı yerde duruyor, bu ülkeye hizmet vermeye devam ediyor. Demek ki, sizin bu hocanız da akşam bir başka, sabah bir başka. Aynen bu CHP’liler gibi, aynen Bahçeli gibi… Bunlar yalanı, tehdidi, şantajı meslek haline getirmiş. Anlaşılan korku dağları sardı, sandığın rengi belli oldu. Bu paraleller korkmaya başladı. İşyerlerinde işçilerini ‘AK Parti’ye oy vermeyin’ diye ikna ediyorlar. Adeta 28 Şubat’taki gibi ikna odalarını kurdular. İşyerlerinde, okullarda, yurtlarda, dershanelerde ikna odalarında ikna etmeye çalışıyorlar. İkna olmazlarsa atıyorlar. Üniversiteli gençlerimize sesleniyorum, bunların yurtlarında, evlerinde kalanlara sesleniyorum; bütün KYK yurtlarında boşluklar tespit edildi. Sizleri oraya alabiliriz. Hemen müracaat edin, eğer kredi yurtlarda yer yoksa sizi otellerde ağırlayacağız, devletin kurumlarında ağırlayacağız; çünkü bunların zulmüne sizi muhatap etmeyeceğiz. Geçici bir süre de bunları halledeceğiz.”
-“AYIPTIR AYIP, İNSAN UTANIR”-
“Çözüm sürecini” sabote etmek isteyenlerin bunu başaramadıklarını söyleyen Erdoğan, “30 Mart sizin bu muhteşem duruşunuzun bir cevabı olacak ve süreç başarıyla ilerliyor. Buna hep birlikte sahip çıkacağız. Bu huzuru, bu baharı hep beraber yaşayacağız. Eski günlere, eski Türkiye’ye dönülmesine asla izin vermeyeceğiz. Kana, gözyaşına, acıya, kaosa geri dönülmesine hep birlikte mani olacağız” diye konuştu.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, “Başörtülülere üniversite yolunu ben açtım” sözlerini hatırlatan Erdoğan, şunları ekledi:
“Ayıptır ayıp, insan utanır ya. Biz MHP ile birlikte üniversiteye kızlarımızın gitmesinin yolunu açtık. Anayasa Mahkemesi’ne müracaat ederek üniversiteye girişi engellediler. Sonra tekrar referandumla kızlarımızın başörtülü olarak üniversiteye gidişinin, kamuda çalışmasının önünü açtık. Çıktı CHP’nin İstanbul Milletvekili bunu Danıştay’a götürdü. Danıştay reddetti. Şimdi bizim kızlarımız üniversiteye gidiyor mu, devlet dairelerinde çalışıyor mu? Ama bunlarda yalan bol. Bunlarda yalan var, iftira var. Bu oyun 30 Mart’ta bozuluyor.
Akçakale Sınır Kapısı’ndaki sorunu biliyoruz. Şu anda çözümle ilgili çalışmalar devam ediyor. Aslında Akçakale’de bizim tarafımızda herhangi bir sıkıntı yok, sıkıntı sınırın diğer tarafında. Ortada uluslararası bir mesele var. Akçakaleli kardeşlerim rahat olsunlar. Suriye tarafında işler normalleşmeye başlar başlamaz sınır kapısı açılacaktır; ama riske edemeyiz.”
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun “Başbakan ya cezaevine gider ya da yurtdışına gider” sözlerine sert tepki göstererek, “Sen kimsin ya! Senin bedelin ne? Senden olsa olsa ancak İstanbul’un Tahtakalesi’nde kasetçi olur" diye konuştu.
Şanlıurfa’nın bugün yine bir tarih yazdığını belirten Erdoğan, “Şanlıurfa Müslüm Gürses'in, İbrahim Tatlıses'in, Şivan Perver'in şehrisin. Şanlıurfa sen merhum Saidi Nursi’nin Isparta’da hasta yatağında ‘gidiyoruz’ dediği zaman bir Ramazan günü iki gün yolculuk yaparak ulaştığı, gözlerini hayata yumup hakka yürüdüğü şehirsin. Medeniyet, ilim şehrisi” dedi.
Şanlıurfa’nın sandıktaki sözünü adeta bugün söylediğini belirten Erdoğan, sandığın renginin Şanlıurfa’da belli olduğunu kaydetti. Erdoğan, 3 Kasım 2002 seçimlerinde iş başına geldiklerinde, Türkiye’nin çok ağır sorunlarının olduğunu, çok büyük acılar yaşandığını, nice askerin ve korucunun şehit olduğunu belirtti. Erdoğan, maddi olarak da ağır bedeller ödediklerini dile getirerek, "Doğu’daki, Güneydoğu’daki şehirlerimiz yatırımlardan, hizmetlerden uzak kaldı. Buralara yol, okul, hastaneler, üniversiteler yapılmadı. Biz geldik ve şu ana kadar Şanlıurfa’ya yapılan yatırımların bedeli 18 katrilyon” diye konuştu.
-“BU SORUNU ÇÖZMEYELİM DİYE BİZE ÇOK SALDIRDILAR”-
Erdoğan, terör sorununu hukuk içinde çözdüklerini vurgulayarak, “Bu sorunu demokrasiyle, ekonomiyle, hizmetle, yatırımla çözeceğiz, dedik. Bu sorun sadece güvenlik tedbirlileriyle çözülmez dedik. Kültürel, demokratik, en temel insani hakları teslim ederek çözeceğiz dedik. En önemlisi de biz bu sorunu kardeşlik hukuku içerisinde çözeceğiz. Önümüze çok engeller çıkardılar. Bu sorunu çözmeyelim diye bize çok saldırdılar. Partimizi kapatmaya çalıştılar. Ama başaramadılar, biz yolumuza dimdik devam ettik” diye konuştu.
“Bu yola elimizi, kolumuzu bütün bedenimizi koyduk” diyen Erdoğan, “Biz bu sorunu çözmek için, annelerin göz yaşını durdurmak için samimi mücadele verirken önce Oslo sürecini sabote ettiler, arkasından MİT Müsteşarımızı tutuklamaya çalıştılar, onu devre dışı bırakmak istediler. Arkasında Paris’te bir takım suikastlar yaptılar, süreci bozmak istediler. İşte en son 17 Aralık, 25 Aralık darbe girişimiyle çözüm sürecine saldırdılar” ifadelerini kullandı.
Erdoğan, 16 Kasım’da Diyarbakır’da “tarihi” bir buluşturmayı gerçekleştirdiklerini, Irak Kürt Bölgesel Yönetimi Başkanı Mesut Barzani, İbrahim Tatlıses ve Şivan Perver’in Diyarbakır’a geldiğini anımsatarak, “Diyarbakır’da muhteşem bir tablo oluştu” dedi.
-“ÇÖZÜM SÜRECİNİ BALTALAMAK İSTEDİLER”-
“Peki ne yaptılar?” diye soran Erdoğan, “Bir dershane meselesi çıkardılar, Diyarbakır'daki muhteşem buluşmayı gölgelemek istediler. 17 Aralık darbe girişimi başlattılar. Çözüm sürecini baltalamak istediler. Kim yaptı bunu? Pensilvanya'daki zat ve onun buradaki maşaları. Onun buradaki yandaşları. Kardeşlikten rahatsız oldular. Şanlıurfa ile Trabzon'un, Diyarbakır ile İstanbul'un, Van ile İzmir’in kucaklaşmasından rahatsız oldular” dedi.
-“CHP ZİHNİYETİ İLE PENSİLVANYA’DAKİ ZAT BİRLİKTE HAREKET EDİYOR”-
Erdoğan, “Said-i Nursi hasta yatağında Şanlıurfa'ya götürülmek istedi ve meşakkatli bir yolculuktan sonra onu buraya getirdiler. Polis onu hasta haliyle Isparta'ya geri götürmek istedi. Şanlıurfa’da o zamanki DP’nin İl Başkanı, Emniyet Müdürü’nün önüne geçti. ‘Said’i Nursi’yi hiçbir yere götüremezsiniz’ dedi. Şanlıurfa o gün misafirine sahip çıktı ve misafirini teslim etmedi. Said-i Nursi 23 Mart'ta vefat etti ve burada büyük bir törenle Şanlıurfa'ya defnedildi. Ardından 27 Mayıs müdahalesi oldu. Hayatı boyunca Said-i Nursi'ye huzur vermeyen, onun özgürlüğünü elinden alan CHP zihniyeti maalesef öldüğünde de onu rahat bırakmadı. Said-i Nursi’nin dirisine zulüm edenler, ölüsüne bile tahammül edemediler. İşte bu CHP zihniyeti ile şuanda onun izinde olduğunu iddia eden Pensilvanya'daki zat, şimdi Said-i Nursi’ye zulmeden CHP ile el ele, kol kola dolaşıyor. Darbe tuzaklarının beraber kuruyorlar. Said-i Nursiye en ağır zulümleri yapan, ölüsünü bile Şanlıurfa’dan çıkarıp götüren CHP zihniyeti ile Pensilvanya’daki zat birlikte hareket ediyorlar” dedi.
-“ÜÇ KAFADAR ÜÇ ŞAŞKIN ÖRDEĞE DÖNDÜLER”-
“Pensilvanya’daki zat terör meselesinin çözümünü engellemek, kardeşliğin, huzurun, birliğin önüne geçmek için ihanet derecesinde hücumlar yapıyor” diyen Erdoğan şunları kaydetti:
“Bunu da CHP’yi, MHP’yi kullanarak yapıyor. Oslo sürecinde başarılı olmayan, MİT hadisesinden başarılı olamayan, çözüm sürecin, sabote edemeyen bu ittifak 17 Aralık darbe girişimiyle başarılı olacağını zannetti. Pensilvanya bu MHP’yi, CHP’yi çok kötü aldattı. Çok kötü bir tuzağa düşürdü. Ne dedi biliyor musunuz? ’17 Aralıkta hükümeti düşüreceğiz, önümüzde çok önemli dosyalar var, emniyet bizim elimizde, elimizde ses kayıtları var, onlar işe yaramazsa elimizde montajlar, dublajlar var. CHP ve MHP genel başkanları bunlara inandılar. Böyle bir darbe girişiminde yer aldılar. Tuzak bozuldu. Millet bunların tuzaklarına, yalanlarına itibar vermedi. Üç kafadar üç şaşkın ördeğe döndüler.”
-“ZALİMLER İÇİN YAŞASIN CEHENNEM DİYORUM”-
-Kılıçdaroğlu’nun “Bu başbakan ya cezaevine gider ya da yurtdışına gider” sözlerine Erdoğan, “Sen kimsin ya! Senin bedelin ne? Senden olsa olsa ancak İstanbul’un Tahtakalesi’nde kasetçi olur. Sen ne zamandan beri kalkıp da bu ülkenin başbakanını yargılamaya başladın. Anlaşılıyor, demek Pensilvanya’daki zat, buna akıl vermiş, ‘Çık bunları rahat rahat söyle. Biz onun da defterini düreceğiz. Onu da içeri atacağız’ demiş. Şimdi ben buradan Said-i Nursi’nin diliyle konuşuyorum. Zalimler için yaşasın cehennem diyorum” dedi.
-“ALDATILDIKLARINI 30 MART AKŞAMI ÇOK İYİ ANLAYACAKLAR”-
Aldatıldıklarını 30 Mart akşamı çok iyi anlayacaklarını vurgulayan Erdoğan, CHP, MHP ve BDP’ye seslenerek “Siyaset meydanda yapılır. Bunlar meydanda değiller. Kimisi bir terör örgütünün arkasına sığınıyor. Kimisi aynen böyle bir örgütün, bu bir dini cemaat değil, artık bu siyasi bir örgüttür. Ne ararsanız var bunlarda. Yalan var, takiye var, iftira, fesat var. İftira ile yalan ile asla siyaset yapılmaz. Siyaset sandıkta yapılır. Siyaset tehditle, provokasyonla yapılmaz. Bunlar bir kez daha çuvalladılar. 30 Mart’ta bu millet korsan siyasete anlamlı bir cevap verecek” dedi.
-"AMAÇLARI SİYASETİ ESİR ALMAK"-
Erdoğan, Pensilvanya’nın son montajlarını piyasaya sürmeye başladığını anlatırken, “Sürekli 30 Mart’ta şu çıkacak, 15 Mart’ta bu çıkacak, 25 Mart’ta bu çıkacak diyorlar. Amaçları siyaseti esir almak. Neyiniz varsa dökün ortaya” dedi.
Mitinge Başbakan Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, AK Parti Şanlıurfa ve çevre illerin milletvekilleri, AK Parti Şanlıurfa Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Celalettin Güvenç de katıldı.