ERDOĞAN BU KEZ “KAZANMAYA” DEĞİL “KAYBETMEMEYE” OYNUYOR…

Celal Eren ÇELİK

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın canlı Youtube yyının Z KUŞAĞI gençlerle buluşmasının ardından yayın esnasında gençlerden Erdoğan’a gelen  “DİSLİKE’LAR”ile protesto yorumları bir anda Z KUŞAĞI’nı gündemin ilk sırasına oturtmuştu.


Erdoğan’ın bu Youtube canlı yayının hemen ardından Z KUŞAĞI ile ilgili neredeyse yazılmamış hiç bir şey kalmamış ve bu kuşağın Türk siyasetinin geleceği için ne kadar önemli olduğu, bu kuşağın özgürlüğüne ne kadar düşkün olduğu,sosyal medyayı ne kadar iyi kullandığı gibi hemen hemen her platformda yazılmış,konuşulmuş ve bu kuşağı dikkate almayan hiçbir siyasi yapının başarı şansının olamayacağı ifade edilmişti.
***
Tüm bu yazılan çizilen Z KUŞAĞI toz bulutu daha dağılmamışken  Erdoğan ne  yaptı? Z KUŞAĞI’nın en yoğun olarak bulunduğu,onlar için  en önemli alan olan “Sosyal medyanın” kapatılmasını düşündüklerini ifade etti,AKP hemen konu ile ilgili  ağır yasakları içeren bir düzenleme üzerinde çalışmaya başladı.
***
Erdoğan kamuoyundan bu çok tepki çeken “Sosyal medya yasaklarını”dillendirdiğinde muhalefet ne yaptı peki?
İYİ PARTİ Genel Başkanı Meral Akşener “Dark sezon finlini bekle” derken,CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu”Şimdi hırsından spoiler verir ”tweetini attı, HDP de geri kalmayacak ya bu “Müthiş” (!) mizahtan onlar da Pervin Buldan aracılığı ile “La Casa De Papel’in sezon finalini bekledikleri” beyanatını verdiler.


Erdoğan’ın “Sosyal medya yasağı” söyleminin ne kadar tehlikeli bir söylem olduğunun,bu işin “Mizahının” falan olmayacağının ve en sert biçimde tepki verilmesi gerektiğinin farkına ise bir tek Türkiye Komünist Partisi vardı ve hem AKP’yi çok sert sözler ile eleştirirken muhalefeti de gayrı ciddi tutumu nedeni ile topa tuttu…
***
Son günlerde Sosyal Medya ve Z Kuşağı üzerinden yaşanan gelişmeleri buraya bilerek yazdık zira bu yaşananlar birbirinden ayrı şeyler gibi gözükse de AKP’nin son derece planlı ve sistematik bir stratejisinin  parçaları…
Nedir peki o strateji?Anlatalım efendim…
***
Öncelikle şu soruyu soralım kendimize: Erdoğan,bu kadar sorgulayıcı,bu kadar tepkisel,bu kadar protest bir profili olan Z KUŞAĞI’nın tam da merkezinde olduğu ve adeta bu kuşağın “Kendisini var etme alanı” olan sosyal medya yasağının bu kuşak ile köprülerinin tamamen atılmasına ve bu kuşağı tamamen kaybetmesine neden olacağını ön göremeyecek kadar basiretsiz bir siyasetçi mi?


Erdoğan’ı seversiniz,sevmezsiniz,politikalarını onaylarsınız,onaylamazsınız bunlar tamamen ayrı konular lakin Erdoğan’ın Türk halkının kodlarını ve hangi seçmenin neye nasıl tepki vereceğini çözerek buna göre tavır belirlemek konusunda ustalığının hakkını vermek durumundayız. 


AKP ve Erdoğan tabii ki ülkede ilk kez oy verecek olan ve seçimin kaderini ciddi manada etkileyebilecek Z KUŞAĞI’nın oylarını bu “Sosyal Medya Yasakları” ile tamamen kaybedeceğini biliyordu ama bunu dile getirdi.Zira AKP “Bir tercih yapmak durumundaydı”


Ya Türkiye’nin hiçbir coğrafi bölgesinde 1.parti olamadığı,ulaşamadığı,ikna edemediği Z KUŞAĞINI kendisine çekmek için çok detaylı,ayrıntıları ile hazırlanmış bir yol haritası çıkartarak buna uygun bir vizyon ile donanımlı isimler vasıtası ile bu gençlerin karşısına çıkacaktı… 


Ya da bu Z KUŞAĞI seçmenini ikna etmek için hiç “Zaman kaybetmeyecek” ve bu kuşağı kaybetmeyi tamamen göze alarak enerjisini bu kuşağın “Sandığa gitmemesine” harcayacak,adımlarını bunun için atacaktı.
***
AKP 2. Yolu seçti…
Zira AKP’niz bu Z KUŞAĞI gençleri ikna edebilecek ne bir ideolojik altyapısı,ne geçmişinden gelen “Başarıları ile” bu gençlere vaadedebilecek yeni bir Türkiye vizyonu,ne de bunu yapabilecek, bu kuşakla doğru ve stratejik siyasal iletişim kurabilecek kalifiye insan gücü ne de bu kuşağı yeniden “Kazanmaya” ayıracak vakti vardı.


AKP ve Erdoğan hal böyle olunca Z KUŞAĞI’nı “Sandığa Getirmeme” stratejisine yöneldi.


Erdoğan’ın bu stratejiye yönelirken en çok güvendiği ilk husus ise Z KUŞAĞI’nın siyasal olarak hiçbir ideolojik hatta,hiçbir partiye kendisini tam olarak ait hissetmemesi yani bugün kendisini protesto eden gençlerin yarın da İYİ PARTİ,CHP,HDP’yi rahatlıkla protesto edip bu partilere de yüz çevirebilmesi ihtimali oldu.


Ama bundan daha da önemlisi Erdoğan, Z KUŞAĞI’nın AKP-MHP bloğu dışındaki muhalif partileri protesto etmesi için bu kuşağın can damarı olan, en hassas konularda yapacağı en radikal hamlelere dahi muhalefetin “Yeterli tepkiyi veremeyeceğini” hesap edip buna güvenerek bu riskli yol haritasını tercih etti.
***
Ve Erdoğan,”Sosyal Medya Yasaklarını” gündeme getirirken gayet bilinçli,sistematik ve stratejisinin bir gereği olarak işte tam da o Z KUŞAĞI’NIN “Can damarından” konuya girdi…


Z KUŞAĞI, AKP-MHP bloğu karşıtı muhalefete gözünü çevirdi ve buna karşı sert,kararlı,etkili bir muhalif tavır bekledi ama işte o “Mış gibi” muhalefet Erdoğan’ı yine yanıltmadı ve bu kadar önemli bir konuda Netflix dizileri temalı tweet atmaktan başka hiç bir şey yapmadı.


İşte tam da bu nedenle TKP'nin muhalefete olan eleştirileri çok değerli zira “Sosyal Medya Yasakları”konusunda muhalefet yapmak yerine “Mizah” (!) yapmayı tercih ederek “Zeka gösterisi” yaptığını sanan muhalefet aslında Erdoğan’ın “Sosyal Medya Yasakları” açıklamalarına “veremediği” tepki ile “ilk raundu” kaybettiğinin farkında bile değil.
***
Erdoğan bundan sonra Z KUŞAĞI’NIN tepkisini çekecek,onları karşısına alacak buna benzer başka açıklamalar da yapacak,yeni uygulamaları da gündeme getirecek.


İşte Erdoğan’ın Z KUŞAĞI’nın tepkisini çekecek her yeni adımına muhalefet bu beceriksiz hali ile yeterli ve sert muhalefeti gösteremediği her seferinde Z KUŞAĞI AKP-MHP bloğunu protesto ettiği gibi muhalefet bloğunu da protesto etmeye başlayacak ve adım adım iş “SANDIĞI PROTESTO ETME” aşamasına gelecek.
***
Erdoğan,Z KUŞAĞI üzerinden planladığı bu stratejisini genele de yayacak…AKP’nin topluma vaad edecek yeni bir şeyi,söyleyecek yeni bir sözü kalmadı ve Erdoğan’da tıkandığının farkında…


İşte tam da bu nedenle Erdoğan partisinden yaşanan kopuş ve çözülmeler sonrasında toplumda AKP’den kopan seçmenin “Boşta kalmasını” yani kendisine oy vermiyorsa “Sandığa da gitmemesini” sağlamaya dayalı bir stratejiye geçiş yaptı.Bir nevi “Bana yar olmayan bari kimseye yar olmasın” politikası izliyor.


Bunu sağlamak için de kendi uygulamaları karşısında muhalefetin beceriksiz,pasif tutumu ile “Umut olamayacağını”görecek seçmenlerin, muhalefeti de protesto edip kaba hatları ile ”Hepiniz aynısınız,hiç birinizden bu memlekete hayır gelmez,o zaman ben de oy falan vermiyorum” tarif edilebilecek şeklinde vereceği tepki ile sandığa gitmemelerini sağlamayı hedefliyor.


Erdoğan bu şekilde her halükarda en “Erimiş hali ile”  %28-30 bandındaki seçmenini İslami referanslar,milliyetçilik,vatan,bayrak ezan,dış güçler söylemi ile konsolide ettiği anda kendisinden kopan seçmenin sandığa gitmemesini sağladığı anda AKP’nin Meclis çoğunluğunu sağlayamasa da kendisinin kıl payı da olsa bir dönem daha Cumhurbaşkanı seçileceğinin hesabını yapıyor.(Bu arada artık AKP’nin Erdoğan’ın umurunda olmadığını da pek çok kez ifade ettiğimizi hatırlatalım)
***
Burada önemli olan nokta şu…
AKP ve Erdoğan siyaset sahnesine çıktığından beri her zaman “Kazanmaya”oynadı…
Yukarıda ana hatları ile sizlere anlattığımız yeni yol haritasının stratejisi ise yıllar sonra ilk kez değişiyor ve Erdoğan ilk kez “Kazanmak” için değil “Kaybetmemek” için politika geliştiriyor…
Ancak gözüken o ki Türkiye’deki beceriksiz muhalefet bu şekilde siyaset yapmaya devam ederse Erdoğan’ın “Kaybetmemeye” razı yol haritasından bile bir zafer çıkarması olası…


Muhalefet “Mizahi zekasını” (!) göstermek yerine “Siyasi zekasını” ortaya koymak için çaba harcamaya kafa yorarsa hem kendisi için hem memleket için daha hayırlı olacak…


Yoksa memleket “NeksFilis”dizisine döndüğünde eline patlamış mısırı alıp izleyenler yine aynı izleyiciler olacak… 


 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.