Enola Gay isimli bir uçak ve insanlığın öldüğü yer: HİROŞİMA
Batı Japonya’nın Çugoku bölgesinde bulunan Hiroşima, nükleer saldırıya maruz kalan ilk şehir olarak dünya tarihindeki yerini aldı.75 yıl önce bugün, yani 6 Ağustos'ta insanlık tarihine kara bir leke sürüldü.
125
Saçlarım tutuştu önce
Gözlerim yandı, kavruldu
Bir avuç kül oluverdim
Külüm havaya savruldu
Batı Japonya’nın Çugoku bölgesinde bulunan Hiroşima, nükleer saldırıya maruz kalan ilk şehir olarak dünya tarihindeki yerini aldı.75 yıl önce bugün, yani 6 Ağustos'ta insanlık tarihine kara bir leke sürüldü.
225
6 Ağustos 1945 Pazartesi günü II. Dünya Savaşı’nın son aşamasına gelindiğinde, saatler 08.15’i gösterirken Amerika Birleşik Devletleri ‘Enola Gay’ adlı B-29 bombardıman uçağından bıraktığı Uranyum-235 tipi ‘Little Boy’ (Küçük Oğlan) isimli atom bombasıyla nükleer saldırıyı gerçekleştirdi. Atom bombası ’Little Boy’, Hiroşima’ya tam 43 saniyede düştü ve saatler 08.16’yı gösterirken yaklaşık 600 metre yükseklikte patladı.
Ne yazıktır ki Enola bombayı atan pilotun annesinin ismidir. Pilot annesinin ismini ölümsüzleştirmek için bombayı atan uçağa vermiştir.
325
Bomba, düştüğü yere 500 metre uzaklıktaki alan içindeki tüm insanların yüzde 90’ının ölümüne neden oldu. İlk anda 70 bin kişinin yaşamına bir anda son veren saldırı, takip eden hafta içerisinde ise 30 binden fazla kişinin hayatına mal oldu. Hatta bazı kaynaklara göre ölü sayısı toplamda 140 binin üzerine çıktı.
425
Hiroşima’da güneşli bir sabahtı. İnsanların çoğunluğunun sokakta olduğu 8,14 ü seçmişlerdi . saniyeler önce kimyasal tepkime çubuğunu devreye sokmuştu yüzbaşı William Parson, yere 100 metre kala “Little Boy” patladı, aynı anda 70 bin insan buhar olmuştu, ısı 5600 dereceydi..
525
Hiroşima’daki saldırıdan sadece 3 gün sonra 9 Ağustos 1945’te Nagasaki’de Plütonyum -239 tipi atom bombası ‘’Fat Man’’ (Şişko Adam) ile ikinci saldırı gerçekleştirildi.
625
ABD, Japonların hayat ve hareket tarzlarını araştırarak onların en çok dışarıda oldukları saati saptayarak saldırı saatini kararlaştırdı ve katliamı gerçekleştirdi.
725
6. sınıfa giden bir Japon kız çocuğunun boyunun yaklaşık iki katı büyüklüğündeki bu bomba, ilerleyen dönemlerde kansere ve çeşitli radyasyon hastalıklarına sebep oldu. Askeri tarihte gerçekleştirilen yegane nükleer saldırı olan Hiroşima felaketi, bombanın atılmasından hemen sonra yayılan radyasyon ile birçok çocuğun ve yeni doğan bebeğin genetik hastalıklara maruz kalmasına neden oldu.
825
Hızlı nötronların ölümcül gücü transmutasyona ve kimi metallerin başka metallere dönüşmesine neden oldu. Bombanın etkisi öylesine şiddetliydi ki, radyasyonun çarptığı bir bakır parçası nikele dönüşmüştü ve incelemeye alındı.
925
Hiroşima’da yaşayan ve 3. sınıfa giden Hatsumi Sakamoto adlı çocuk saldırıyı anlattığı şiirinde şu ifadeleri kullandı: "Atom bombası atıldığında gün geceye döndü ve insanlar bir anda hayalet oldu."
1025
Japonya’yı savaşa sürükleyen etkenlerin başında Japon Kraliyet Ordusu gösterildi. Zira bu ordu, faşist bir askeri azınlık olmasına rağmen yönetimi devraldı ve ülkeyi kaosun ortasına sürükledi. Ordu yönetimi devraldıktan sonra, ‘Japon ırkının yönetmek için doğduğu ve diğerlerinin köle olarak hizmet etmesi gerektiği’ politikasını savundu ve felaket kaçınılmaz oldu.
1125
Diğer taraftan, Hitlerin Avrupa’da gün geçtikçe ilerlemesi ve özellikle Musevilere bir soykırım politikası uygulaması tüm dünyanın tepkisini çekti. Endişenin gitgide büyüdüğü savaş yıllarında bardağı taşıran son damla ise, Hitler’in atom bombası üretmeye karar vermesi oldu. Führer’in bir atom bombası üretilmesi amacıyla araştırmalara başlanması talimatını verdiğini duyan Macar asıllı Musevi fizikçi Leo Szilard, dönemin ABD Başkanı Roosevelt’e bir mektup yazarak durumu bildirdi. Bu mektupta Nobel Ödülü sahibi fizikçi Albert Einstein’ın da imzası yer alıyordu.
1225
Bunun üzerine, ilk kez 1942’de bir atom bombası üretme çalışmalarına başlayan Amerika Birleşik Devletleri bu programa ‘Manhattan Projesi’ adını verdi ve bomba toplamda 120 bin kişinin katılımıyla üretildi.
1325
Bombanın atıldığı tarihte ABD Başkanlığı görevinde bulunan Truman, Hiroşima’ya atılan atom bombası ile ilgili ayrınıtılı bilgileri halka sesleniş konuşmasıyla açıkladı:
‘’Hiroşimaya atılan atom bombası 13 Şubat 1945’te 130 bin Alman askerinin ölümüyle sonuçlanan Dresden Katliamı’na neden olan on tonluk bombalardan yaklaşık 2 bin kat daha güçlüdür. Atom bombasının Almanlardan önce keşfedilmiş olması insanlığı kurtarmaya yönelik çok önemli bir zaferdir.’’
1425
Atom bombası kurbanlarının bir çoğunda ’atom bombası kataraktı’ diye adlandırılan bir rahatsızlık oluştu. Patlama anında kurbanların göz bebekleri merkeze doğru saydamlaştı.
1525
Yakıcı sıcakta kavrulan bir insan ve yanındaki merdivenin gölgesi duvarda böyle kaldı.
1625
Patlamadan hemen sonra çekilmiş fotoğrafta, merdivenlerde oturan yaşlı bir kadının vücudundan geriye sadece bir ‘gölge’ nin kaldığı açıkça görülüyor. Zavallı kadın ısı ışınının etkisiyle bir gölge olarak kaldı.
1725
Saldırı üzerine onlarca belgesel ve sinema filmi çekildi; yüzlerce kitap ve makale yazıldı; televizyon programları yapıldı. Bu yayınlar tüm dünyayı siyasetten sanata, ekonomiden edebiyata kadar her alanda etkiledi.
Bu çalışmalardan bir tanesi olan Fransız yönetmen Alain Resnais’in filmi ‘Hiroshima Mon Amour’ (Hiroşima Sevgilim), film eleştirmenleri tarafından katliam üzerine yapılmış en büyük sanatsal çalışma olarak gösterildi. Düşman ve düşmanın algılanışını sorgulayan film, unutmak ile anımsamak kavramlarını izleyiciye yeniden yorumlattı ve savaşın insanlar üzerinde bıraktığı psikolojik hasarı da gözler önüne serdi. Belgesel tadındaki film, saldırı mağdurlarının ruh halinin kamuoyu tarafından daha iyi anlaşılmasında büyük rol oynadı.
Film aynı zamanda sanatta bir çığır açtı ve ‘Nouvelle Vague’ (Yeni Dalga) akımına yepyeni bir bakış açısı getirdi. 1959’da Cannes Film Festivali’nde özel ödüle layık görülen film, konusunun siyasal hassasiyeti sebebiyle dönemin Birleşik Devletler Hükümeti’ni rahatsız etmemek amacıyla listeden çıkarıldı. Buna rağmen film 1960’ta Oscar aldı.
1825
Japon kızın sırtına çapraz astığı çantasının kayışı, patlamanın yarattığı radyasyon rüzgarının sırtından geçtiği bölgeyi korudu.
1925
Atom bombalarının patladığı anda Hiroşima ve Nagazaki kentlerinde bulunup hayatta kalan nükleer gazilere ‘hibakusha’ adının verilmesi kararlaştırıldı. Japon Hükümeti’nin 31 Mart 2007 tarihli araştırmasına göre bugün 250 bin ila 400 bin civarında hibakusha halen hayattadır.
2025
Bölgedeki saatlerin hemen hemen tamamı patlama anı olan 08:15'te durdu.
2125
Saldırıya ünlülerden tepki
Nükleer silahsızlanmayı desteklenleyenler ve Hiroşima felaketini kınayanlar arasında birçok ünlü isim yer aldı. Einstein’ın saldırıyla ilgili düşünceleri ilgi çekiciydi. Deha, 5 Mayıs 1930’da İngiltere Tıp Akademisi’nin ‘En İyi Doktor’ ödülünü alırken Hiroşima nükleer saldırısıyla ilgili şu sözleri sarf etti: ‘’Ben atomu insanlığa hizmet etmek için buldum. Onlar bomba yapıp birbirlerini yok ettiler. Böyle olacağını bilseydim, bir ayakkabı tamircisi olurdum’’
2225
Pablo Picasso ise Einstein’ın buluşunu ve felaketi şöyle yorumladı: ‘’Her olumlu gelişmenin olumsuz bir bedeli vardır. Einstein’ın dehası da Hiroşima’ya öncülük etti’’
2325
Bertolt Brecht de Einstein’ın atomu bulması ile geliştirilen bombanın yıkıcı etkisiyle ilgili düşüncelerini değerlendiren bir başka ünlü isim: ‘’Atom Çağı Hiroşima’da başladı ve bir gecelik, fiziğin yeni sisteminin kurucusunun hayat hikayesini farklı bir gözle okumamızı sağladı’’
2425
Papa II. John Paul de Hiroşima’yı unutmadı: ‘’Geçmişi hatırlamak, kendini geleceğe emanet etmektir. Hiroşima’yı hatırlamak ise kendini barışa emanet etmek demektir’’
2525
Tüm bu ünlüler arasında Nazım Hikmet’in Hiroşima’ya olan hassasiyeti ise Japon halkının gönlünde ayrı bir yer edindi. Şairin, atom bombasıyla 7 yaşındayken öldürülen bir kız çocuğunun on yıl sonraki barışa çağrısını anlatan ‘Kız Çocuğu’ adlı şiiri, Hiroşima’daki anma törenlerinde defalarca okundu ve aynı zamanda şiir birçok sanatçı tarafından bestelenerek seslendirildi.
Zülfü Livaneli Nazım Türküsü’nde, Fazıl Say ise Nazım Oratoryosu’nda bu şiir üzerine yaptıkları besteye yer verdiler. Bu besteler daha sonra Funda Arar tarafından seslendirildi. Felaketle ilgili Bulutsuzluk Özlemi’nin de bir şarkısı bulunuyor.
Uluslararası müzik piyasasında da yankı uyandıran Nazım Hikmet’in bu şiiri, Pete Seeger, Chitose Hajime, This Mortal Coin ve The Byrds tarafından yorumlanarak albümlerdeki yerini aldı. Japonca’ya da çevrilen şiir, Japon işçi sınıfını ve savaş karşıtı kesimi 60’lı yıllar boyunca etkilemeye devam etti.
İşte Nazım Hikmet’in o şiiri:
‘’Kapıları çalan benim, kapıları birer birer. Gözünüze görünemem göze görünmez ölüler. Hiroşima’da öleli, oluyor bir on yıl kadar. Yedi yaşında bir kızım, büyümez ölü çocuklar. Saçlarım tutuştu önce, gözlerim yandı kavruldu. Bir avuç kül oluverdim, külüm havaya savruldu. Benim sizden kendim için hiçbir şey istediğim yok. Şeker bile yiyemez ki kağıt gibi yanan çocuk. Çalıyorum kapınızı teyze, amca bir imza ver. Çocuklar öldürülmesin, şeker de yiyebilsinler.’’