Batı dünyasında Müslümanları Anlamak ve tanımak için üniversitelerin bünyesinde faaliyet gösteren enstitü ve merkezler olup burada araştırmacılar ciltler dolusu kitap ve makale yayınlamaktadırlar.
Bir müslüman ülkeye gittikleri zaman o ülkenin nüfus yapısı, inanç grupları, zaafları ve hassasiyetleri hususunda derin bilgiye sahiptirler.
Gittikleri ülkeyi ülkenin yerli halkından daha iyi tanımaktadırlar. Batı emperyalizmi kendi uygarlıklarını veya çağdaşlık anlayışlarını zorla dayatmaktadırlar, uygarlık veya çağdaşlık tezlerinde samimiyetten çok bu ideolojilerini kullanarak sömürgeci emperyalist hedefler gütmektedirler.
Çağdaş değerler dedikleri değerler batının evangelist ve puruten bir anlayışın hakimiyetidir. Ancak batının dışındaki milletler evangelist ve puruten anlayışı kabul etseler dahi devreye ırkçılık girer, örneğin ABD'de siyahlar ikinci sınıf vatandaştır.
Halbuki uygarlık milletlerin tarih içinde biriktirdikleri farklı inanç ve kültürlerdir ve dünyanın çok renkli bir spekturuma sahip olmasını ayrıca bir zenginlik doğurmaktadır.
Bu spektrum evrenin tamamında vardır ve zenginliktir. Batı özellikle bizim medeniyet coğrafyamıza içi boşaltılmış bir boş cümle ve karşılığı olmayan bir dünya dayatıyor.
Halbuki bir ülke içinde dahi hiç kimse gerek kültürde gerekse inançta birbirinin aynısı veya aynısının tıpkısı değildir.
Batının kendi değerlerine çağdaş değerler ya da uygarlığın değerleri gözüyle bakıp bunun dışına karşı sert bir konumda durması batı ve diğer dünya arasında özellikle de İslam dünyası arasında çatışmayı yüz yıldan beri beslemektedir.
Hatta ülkemiz içinde dahi bu anlayışta olanlar vardır ve insanların yaşam biçimine müdahale ederek uzun yıllar huzuru kaçırmışlardır.
Batının dayattığı tek uygarlık veya çağdaşlık zorlaması sömürgeciliğe bir kılıf aramaktan ibarettir. Batı emperyalizmi gerek Afrika'da ve Sina yarımadasında gerekse uzakdoğuda uyguladığı işgalci politikalarının hedefinde çağdaşlık ve uygarlık vurgusu yapmalarına rağmen sahada yeraltı zenginlikleri, ekim alanları, ticaret yolları ve rakip ülkeleri kuşatma hedefine matuftur.
İçerde ve dışarıda yüz yılı aşkın bir süredir batılılar her ne kadar dinler arası diyalog tezlerini öne sürseler de sömürüye ek olarak İslamın verdiği direnme gücünü yok etmek için hayat tarzlarını, anlayışlarını ve kavrayışlarını her alanda dayatma gücüne sahiptirler ve dayatmaktadırlar.
İslam ülkeleri dediğimiz ülkelere bakarsak bu ülkelerde batı zihniyeti beyinlere tamamen yerleşmiş durumdadır.
Örneğin Mısır'da ki olaylara batılılarla aynı pencereden bakan yerli batılılar ülkemizde de epeyi bir kesimdir. Aslında İslam milleti ana koordinarlarını çoktan kaybetmiştir.
Bu kayba sebep müstemleke aydınlar, bilim ve teknolojide geri kalma ve ahlaki değerlerin yozlaşmasıdır.