Düşün, düşelim MHP’nin yakasından
Kurum ve kişi merkezli, tüm yüklem bağları düşünceyi otomatikman bir yönlendiriciliğe tabi tutuyor.
Böyle olunca da fikir handikaplaşıp, meramsız bir ifadeye dönüşüyor.
Buradan da “elde var sıfır” işaretli garip ve garabet bir tartışma kimseye faydası olmayan bir biçim alarak okunup, yorumlanıyor…
Konum açılımını aidiyet ifşasına tabi tutmadan yapılacak değerlendirme “kime” seslenildiğini belirsiz kılar.
Meselemizin,” Türk Milliyetçiliği” olduğunun bilinmesini isteriz.
Dolayısıyla başta belirttiğimiz kişi ve kurum;
MHP ve Devlet Bahçeli’ yüklem bağıdır.
Bu yüklem bağının yönlendiriciliği “nötr” bir muhabbetle dar alanda kısa paslaşmaların handikabında anlamsız değerlendirmelere konu olmaktadır.
Bizce bu iştigali yetler meramsız ifadelerdir.
Türk Milliyetçiliğinin problemleri daha aşkın ve daha karmaşıktır.
Sürekli gelişen, kendini yenileyen, sürekli hitabıyla...
Nerdeyse muhatabıyla akıl oyunu oynayan sarmal bir dinamiktir handikaplaşıp bumerangına bizi çeken.
Yakaladım derken kaçan, buldum derken kaybolan,
anladım derken anlamsızlaşan, anlaşıldım derken taşlanan,
kavradım derken başkalaşan, garip bir muhataplıktır bu hal!
Olmaz dediğiniz de olur karşılıklar bulan, anlamsız, ilgisiz, ilişiksiz,
karşılıklarla illiyetleşen, bir çok manasızlıkta manalanan, manada manasızlaşan bir yüklem devinimidir bu karşılanan şeyler…
İnsanından, kurduna, kuşuna, ağacından, böceğine, rüzgarından güneşine, güneşinden bulutuna, bulutundan denizine, nehirine, suyuna, gölüne, balığına, fakirine, duluna,yetimine, şehidine, gazisine,gencine,ihtiyarına, kadınına, kızına, arlısına, arsızına, mimarisine,sanatına, kültürüne, dostuna, düşmanına, uzağına yakınına…
Say, say bitmez kırıla giden proplemler...
Bir kısmını saydığımız argümanların muhataplığıyla hemhal olup, bunları içinde doğduğun dünyanın kodlarıyla okuyup, yorumlamak her babayiğidin harcı değildir.
Hatta gevşek aidiyet rolünde kendine konum arayan, iradi tercihsiz bir alan içinde felsefi ve kültürel ayrışmanın olmadığı tanım ve adlandırmaların yüklemiyle kavram inşasında anlam dünyası oluşturma dinamiklerine irtibatsız konumlananların hiçmi hiç harcı değildir.
Velhasıl kelam Türk Milliyetçiliğinin bu günkü dinamikleri düşünce ve akıl hızının ötesinde bir seyir mecrasındadır…
Terazinin bir kefesine konumlanan MHP ve Devlet Bahçeliyi hatta ülkücüleri fersah, fersah katlayan aşkınlıktır karşı karşıya kaldığımız muhataplık…
Doyumsuz ve tatminsiz bir iştiyakın sarmallığının her şeye bulaştığı bir garip durumdur bu muhataplık…
Klasik alışkanlık referanslarıyla gerçeklik okuması yaparak konum yükleminde kendini dev aynasında görenler ne saçmalıyorsun deme hakkına sahiptirler…
Ama ben Türk Milliyetçiliğinin problemlerinin saydığım sarmallığın ortaya koyduğu aşkın muhatapsızlık olduğunu düşünüyorum.
Artık yeter deyip çözemeyeceğimiz problemleri birilerine yükleyip hem kendimize hem davamıza yazık etmeyelim.
Bizdeki düşünce,fikir,hedef bağı ve yüklemi bu işleri çözmeye ve anlamlandırmaya yetmez.
Bu iş kapasite ve kalipre yetersizliğinden daha öte bir şeydir.
Dava dinamikleri bizi aşmış durumdadır.
Onun için düşün,düşelim MHP’nin yakasından diyorum.
********************************
Niyetin kıblesi birden fazla değil
Sadece bir sarayın mazgalında görün
Sadece sarayın duvarında öt
Birliğe dön, çünkü kutluluktur
İkiliği terk et çünkü perişanlıktır