Ülkemizdeki siyasi iktidarın uzun ömürlü olmasının doğurduğu en büyük sıkıntılardan birisi, iktidar sultasını arkasına alan siyasi veya bürokratların şımarıklığı oldu.
Özellikle 29 Mart 2024 yerel seçimlerini farkla kaybedip, kamuoyu araştırma şirketleri tarafından 20 yıl sonra ilk defa ikinci parti konumuna düşmelerinin en başlı nedenlerinden birisidir bu. Hemen hemen bütün kamu kurum veya kuruluşlarında benzer durumlar yaşanıyor.
Yaklaşık iki ay önce Ulaştırma Bakanlığı’nda daire başkanı iken, eski bir milletvekili olan Bakan Yardımcısı tarafından mobinge maruz kalarak kendi iradesi dışında odasının kapısına kilit vurulup odasında bulunan özel eşyalarına dahi ulaşamayan, Daire Başkanı Kemal Güney’in başına gelenleri yazmıştım. Görevdeyken başarılı çalışmalara imza atan Kemal beyin çalışkanlığı cezasız kalmadı tabi.
Geçen hafta Kafkas Üniversitesinde vukuu bulan, Dekan Erkan beyin eşine ve akrabalarına uyguladığı nepotizm tarifesinden bahsetmiştim. Bu arada Kafkas Üniversitesindeki yazıyla alakalı her iki taraftan mail ve telefon aldım. Bunlardan en ilginç olanı konuyla alakası olmayan bir hocanın aracı kullanarak yargı yolu tehdidiydi. Kendisini şahsen tanımam, sanırım milletvekili adayı olmuş kaybetmişti.
Yazılarımdan rahatsızlık duyanlar için belirteyim, hukuk yolu açıktır. Hem tehdit gönderen hem de Erkan Bey için yazayım. Bana gelen maillerdeki iddialara göre, odalarınızda bilim üretmek yerine tavla maçları yapıyormuşsunuz. Bende tavlayı çok severek oynarım ama boş zamanlarımda, devletin hak tanıdığı mesai saatlerinden çalmak hak değil. Yakında Kars’ta olacağım denk gelirse tavla oynar, sizleri de dinlerim. Merhum Süleyman Demirel’in yıllar öncesi anlattığı; Tavuk hırsızının kümeste yakalanıp, duruşmada “Avukatımı isterim” ısrarından sonra hakimin “kümeste yakalanmışsın avukat gelip ne anlatacak?” cevabının karşısında hırsızın “işte bende onu merak ediyorum gelip ne söyleyecekse öğrenip bundan sonra onun gibi savunacağım kendimi” demesi gibi.
Başlıkta belirttiğimiz gibi devletin sahibi millettir. Birisi bunu DSİ Genel Müdürümüz Mehmet Akif Balta beyefendiye hatırlatırsa sevinirim. Eski bir DSİ mensubu çocuğu olarak teşkilatlarına ve çalışmalarına büyük saygım var. Çok eski bir dostum geçen hafta yayınlanan ve yazımın altında da paylaşmış olduğum, DSİ bölge Müdür yardımcıları ve Şube müdürlerini kapsayan atama ve görevlendirme listesine bakmamı istedi. Çok ilginç listede iki kişi dışında konum ve makam değişikliği yok. İki kişi ise Bölge Müdür Yardımcılığı Asil kadrosundayken tenzili rütbe ile pasif göreve alınıp, birisi Kars diğeri Antalya’da Mühendis olarak görevlendirilmişler. İki Mühendisi de araştırdım, görevlerinde, devlete hizmetlerinde kusur işlememiş çalışkan bürokratlar.
Sayın Genel Müdürüm size sormak isterim! Bursa Bölge Müdür yardımcısı Erdinç KURAN’ı görevden aldığınız yetmemiş üstüne Kars’a tayin etmişsiniz. Bu insanların kurumda işlenmiş bir kabahatleri var mı? Eğer yoksa kişisel bir husumetten dolayımı Kars’a tayin oldu müdür Erdinç bey? Kurumsal tecrübeleri, teknik ve mesleki bilgileri kurmay düzeyde olan bu insanlar kolay yetişmiyor. Sayın bakanın bu atama usulsüzlüğünden bilgisi varmı bilmiyorum. Yasal olarak hukuki bir işlem ve iddia yoksa veya kurum içi bir soruşturma, açığa alma yoksa görevden alma kusurludur.
Bölge Müdürü veya Bölge Müdür Yardımcılığında asaleten görev yapan bir bürokrata keyiften makam düşüklüğü yapılması, mağduru hukuken haklı çıkarır ve onay makamı karşısında tazminat hakkı doğurur. İnanmazsanız hukukçularınıza danışın. Sayın Genel Müdür, Türkiye Cumhuriyeti Devleti hukuk devletidir. Sizin atamanız siyaseten, hemşehri kıyağı, İmam hatip önceliği olabilir.
Düz bir inşaat mühendisi iken yükselme şartlarınızın sınav veya çalışmalara bağlı olmadığını ülkemizde yaşayan 85 milyon nüfustan 13 milyon göçmeni çıkarırsak, 72 milyon kişi biliyor. % 52’lik kısmı bunu Cumhur ittifakı bağlılığı ile kabullenmiş gibi görünse de onların içinden de çatlak sesler çıkıyordur. Birde siz devlet değilsiniz, iddialara göre sizi arayanlara üst perdeden “Ben Devletim” kibriyle cevap vermeniz, Sayın Cumhurbaşkanının siyasi politikası ve cümleleri ile çelişiyor bilesiniz.
Devlet sisteminde kamu hizmeti içinde bulunan yöneticilerin rotasyon ve liyakate tabii olmalarını yıllarca savunmuşumdur. Sokrates’in de öğrencisi olan Platon’un “Devlet” isimli kitabında: “İdeal bir devlette bilgelik, cesaret, ihtiyat ve adalet en önemli erdemlerdendir. Bilgelik, yalnızca toplumun ufak bir kısmını oluşturan insanlarda görülür ve bu insanlar da Sokrates'e göre yönetici olmalıdırlar” der. Eğer anlatılanlar doğruysa, ne yazık ki siz tabandan ve halktan kopmuş, bilgeliğinizi kaybetmişsiniz.
Yazımın başında belirttiğim seçim sonuçlarında tablonun oluşmasında sizler gibi mermer saraylarında, deri koltuklarında oturan bürokratların büyük payı bulunmakta. Türkiye birçok konuda dışa bağımlılıktan kurtulmaya ve istikrar sağlamaya çalışırken, siyasi iktidarın sizin gibiler yüzünden sarsılıyor olması inanılmaz şaşırtıyor beni.
Belki unutmuşsunuzdur ben bir defa daha hatırlatmış olayım.
“Egemenlik kayıtsız şartsız Milletindir, bu milletin adı Türk Ulusudur.”
Mustafa Kemal ATATÜRK
KALIN SAĞLICAKLA!