DONARAK ÖLEN ŞEHİTLERİMİZ VE TERÖRLE MÜCADELEDEKİ ROLUMÜZ!

Selçuk DÜZGÜN

Kimse şunu reddedemez, Türkiye şu an belki de tarihinin en büyük terörle mücadelesini yapmaktadır.

Hatırlayın!

Daha bundan 3-4 yıl önce valilere sokakta Türk bayrağı taşımak bile tahrik unsuru sayılırken, Habur’da teröristin ayağına savcı gönderilirken devletin temelleri sarsılıyorken devlet bir anda kodların geri döndü ve şu an değil devlet yurt içi yurt dışından bile kelle almaya başladı.

Ülkemizin en büyük terör belası olan pkk’nın siyasi uzantılarını dahi adalete sevk ederek demir parmaklıkların ardına yolladı.

‘Son teröristin de etkisiz hale getirilmesi' hedefi doğrultusunda, aralıksız sürdürülen Teröristle Mücadele Harekâtı kapsamında bazı aksilikler de olmuyor değil.

Geçtiğimiz günlerde iki askerimiz terörle mücadele kapsamda çıktıkları görevde doğa şartlarına yenik düşerek şehit oldular.

Mevsim değişince terör durmayacağı gibi teröristlerde durmazlar. Özelikle kış mevsimlerinde yazın yapacakları eylemler için zorlu dağ koşullarında mevzilenirler, güç gösterisi yaparlar.

Onlar bunu yaparken elbette devlette boş durmaz.

Teröristlerin kış üslenme bölgelerini kontrol altına almak ve alan hâkimiyetini devam ettirmek kırsal alanlara timler gönderilir.

İşte böyle bir faaliyetler kapsamında; Tuncel’inin Nazımiye kırsalında, (2 bin 300 metre) rakımlı, karayolu ulaşımı olmayan sadece helikopter faaliyeti ile veya yaya olarak gidilebilen bölgeye, mevsim koşullarına uygun tam teçhizatlı, (12) kişiden oluşan timimiz gönderilmiş burada pusu faaliyeti icra eden timimizin, ani gelişen olumsuz hava koşullarından etkilenmesi sebebiyle geri çekilmesi talimatı verilmiştir.

Karadan ve havadan yapılan çalışmalarla 12 askerimizden ikisini şehit verilmiştir. 

Elbette bu olay çok üzücüdür.

Elbette olayda şehit olduğuna göre bir hata, bir ihmal vardır.

Ama bu olayın kamuoyuna yansıması, şehit askerlerin donmuş resimlerinin yayınlanması ve akabinde tepkilerin doğmasına rağmen işin geldiği nokta terörle mücadele kapsamında beni rahatsız etti.

Konunun detaylarını, basına yansıyan propagandasını emekli paşa Yücel Karauz’a sordum verdiği cevap özetle şudur;

1-Görsellerin gerçeklerle alakası yoktur.
2-Hiçbir komutan askerini bilerek ve isteyerek şehadete göndermez.
3-Olayın hiçbir bağlamda Sarıkamış harekâtında şehadet mertebesine ulaşanlarla benzerliği yoktur.
4-Tunceli’de terör döneminin en başarılı dönemi yaşanmaktadır. En çok terörist imhası ve en az zayiat bu dönemdedir.
5-Tuğg. Vedat Çolak ömrünü terörizmle mücadeleye adamış bir arkadaşımızdır. Şuan ailesinden uzakta 6. şark görevindedir. 
6-Terörle mücadelede her an beklenmedik gelişmeler olabilir. O bölgeyi çok iyi bilen biri olarak hava durumu bunların başındadır.
7- Taktik seviyede yapılan yanlışlar olabilir fakat bu üzücü olayın olmaması için bütün yapılması gereken her şey havan ve karadan yapılmaya çalışılmıştır.
8- TSK personelinin silah ve teçhizatı her türlü hava koşullarına uygun yeterliliklerdedir.
9- Bu harekâtta mücadele edenler iyi bilir, bazen çaresiz kalırsınız ve saatler geçmek bilmez.
10- Olay ile ilgili gerekli inceleme ve araştırmalar mutlaka yapılmalıdır. Varsa yanlışlar ortaya çıkarılmalıdır.

Evet, olayla ilgili gerekli araştırma başlatılmış ve görevi suiistimalde kimin hatası varsa, stratejik planlamadan tutun teçhizat eksikliğine kadar kimin hatası varsa mutlaka hesap verecektir.

Ama bu olay şunu net bir şekilde yüzümüze vurmuştur; son zamanlarda terörle mücadelede kazanılan moral üstünlüğünü etkilemeye çalışanlar ile birliği ve dirliği bozmaya çalışanlar sinsi taktikleri ile hareket etmektedirler.
Yüreğinde acıyı hissedip iyi niyetle yorum ve değerlendirmede bulunanlar baş tacıdır fakat bu olayı fırsat bilip emir komuta sistemini ve mücadele edenlerin birliği ve morali etkileyecek olan özellikle; terörün siyasi propagandasını yapan vekiller, okyanus ötesi gafiller ve hayatlarını iktidarın her yaptığına muhalefetle geçiren gafillere dikkat etmek gerekir.

Çünkü ordu devletin, milletin ve siyasi iradenin güvenini arkanda hissetmese bu mücadele yürütülemez.

Şimdi bazılarının “ÇÖZÜM” dediği fakat bizim hafızamızdan “ÇÖZÜLME PİLANI” olarak asla çıkmayacak ogünlerden geldiğimiz bu günlere bir kez daha bakın.

Kışlasının önünden indirilen bayrağa müdahale edemeyen askerimizin, hain avında şehit düşmesine duyacağımız acı daha ölçülü olmalıdır.

Sorumlularına karşı tepkiye evet ama o teröristlerin ekmeğine yağ sürmeden. 

DONARAK ÖLEN ŞEHİTLERİMİZE İÇİN İÇİN YANALIM VE TERÖRLE MÜCADELEDEKİ ROLUMÜZDE UNUTMAYALIM.

Şehitlerimiz rahat uyusunlar, onların canları ile ödedikleri bedeli bizlerde yaşadıkça kalemimizle ve gerektiğinde şahadetimizle ödemeye hazırız.

Donarak ölen o şehitlerimize ve bütün şehitlerimize saygılarımla.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.