MHP lideri Devlet Bahçeli grup toplantısında Türkiye seçim için 2019’u bekleyemez dedi ve Türk siyasi hayatı karıştı. Hemen seçim kararının arkasından eşi görülmemiş gelişmeler yaşanmaya başlandı…
CHP grubun dan 15 milletvekilinin birden bire iyi partiye geçmesi, Abdullah Gül’ün kurtarıcı edasıyla, AKP’nin başkan adayına karşı rakip olarak çıkarılmak istenmesi. Kuruluş ve felsefe olarak zıt söylemler içinde olan meydanlarda bir birlerine olanca hakaret ve saygısızlık yapan liderlerin aniden hiçbir şey olmamış gibi aynı yağmur altında ıslanmayı şeref saymalarına şahit olduk ve olmaya da devam edeceğiz gibi gözüküyor.
Toplum anlamsız ve ilkesiz siyasal gelişmelere bir anlam veremiyor.
Bir gruba göre devlet yeniden şekilleniyor, başka bir gruba göre üst akıl tekrar sahnede, kimine göre okyanus ötesi yeni bir girişimde, toplumda siyasetçiler de muğlak kelimelerle kafasında ismi konulmamış, konulsa bile söylemeye cesaretleri olmayan bir yapıyı tarif ediyor.
Siyasal değişim ve dönüşümleri ideolojik olarak bir birine zıt siyasal yapıları bir araya getiren sistematik bir oyun mu? Yoksa şartlara göre kendiliğinden gelişen gelişmeler mi?
Siyasetçilerimiz neden DERİN DEVLET bu işlere müdahale ediyor düşüncesine kapıldı? Zorla dayatılan adaylar ittifak zorlamaları kimin ve kimlerin dizaynı?
Bizi bu düşünceye iten kurum ve kuruluşlar nelerdir?
Daha önce hangi ülkelerde girişimlerde bulundular? Metotları nelerdi?
Dünyayı şekillendirmeye çalışan bu organizasyon kimleri kullanır?
Bunlara kısa bir şekilde göz atalım.
NED “National Democratic institute” Ne zaman ve ne için kuruldu.
Başkan Reagan, 8 Haziran 1982 tarihinde İngiliz Parlamentosunda yaptığı ünlü konuşmasında, Sovyetler Birliğini “Şer İmparatorluğu” olmakla suçladı ve burada ve diğer yerlerde bulunan muhaliflere yardım edilmesi önerisinde bulundu. “ Demokrasi için gerekli altyapının oluşturulmasına katkı yapılması söz konusudur: basın özgürlüğü, sendikalar, siyasi partiler, üniversiteler; böylece halklar kültürlerini geliştirmek ve aralarındaki sorunları barışçıl yollardan çözmek için kendilerine hangi yolun uygun olduğunu seçmekte özgür olacaklardır”
Dünya’yı zorbalıkla şekillendirmeye çalışan ve temelde, iki partili bir düşünce komisyonu Washington’a Ulusal Demokrasi Vakfı (NED)’in kurulmasını önerdi. Vakıf, Kasım 1983’te Kongre tarafından kuruldu ve hemen finanse edilmeye başlandı. Bunun akabinde NED, yurtdışındaki işçi ve işveren sendikalarına, sağ ve sol partilere ayrılan parayı dağıtan dört özerk yapıyı beslemeye başladı.
Bunlar:
— Bugün Amerikan Uluslararası İşçi Dayanışması Merkezi (American Center for International Labor Solidarity – ACILS) adını alan ve AFL-CIO işçi sendikasına bağlı Hür Sendikalar Enstitüsü (Free Trade Union Institue-FTUI);
— ABD Ticaret Odasına bağlı Uluslararası Özel Girişim Merkezi (Center for International Private Entreprise – CIPE);
— Cumhuriyetçi Parti’ye bağlı Uluslararası Cumhuriyetçiler Enstitüsü (International Republican Institue – IRI);
— Ve Demokrat Parti tarafından yönetilen Uluslararası İlişkiler için Ulusal Demokratik Enstitüsü (National Democratic Institute for International Affairs – NDI).
Thierry Meyssan 2016’da yayınlanan makalesinde NED’in kuruluşunu şöyle açıklıyor ;
“NED’in dört uydu kuruluşundan üçü koşullara uygun olarak oluşturuldular. Öte yandan dördüncüsünü, sendikal birimi (ACILS) kurmak gerekmedi. Bu kurum zaten İkinci Dünya Savaşından beri vardı, ama 1978’de CIA’yle bağlantısı ortaya çıkarıldığında isim değiştirmişti”
Buradan da CIPE, IRI ve NDI’nin kendiliklerinden ortaya çıkmadıkları ve aynı şekilde CIA’nin rehberliğinde kuruldukları sonucunu çıkarabiliriz.
Üstelik NED her ne kadar ABD hukukuna göre kurulmuş bir dernek olsa da, sadece CIA’nin aygıtı değil ama İngiliz (bu nedenle kuruluşu Reagan tarafından Londra’da açıklanmıştır) ve Avustralya gizli servislerinin ortak aygıtıdır.
Bu çok önemli husus hep sessizlik içerisinde geçiştirilmiştir.
Oysa bu durum, sözüm ona STK’nın 20’nci kuruluş yıldönümü dolayısıyla Başbakan Tony Blair ve John Howard tarafından gönderilen kutlama mesajlarıyla teyit edilmiştir. Echelon elektronik algılama ağında olduğu gibi, NED ve yalancı ayakları, Londra, Washington ve Canberra’yı birbirine bağlayan Anglosakson askeri paktın aracıdır. Bu düzenek sadece CIA değil ama İngiliz MI6 ve Avustralyalı ASIS tarafından da kullanılabilir.
Bu gerçeği gizlemek için NED, müttefikler arasında kendisiyle çalışan benzer örgütlerin de kurulmasına ön ayak olmuştur. 1988 yılında Kanada, özellikle Haiti ve ardından Afganistan üzerinde odaklanan Haklar ve Demokrasi Merkezi kurulmuştur. 1991 yılında, Birleşik Krallık Westminster Foundation for Democracy (WFD)’yi oluşturmuştur.
Bu kamu kuruluşunun işleyişi NED’in bir kopyasıdır: yönetim siyasi partilere emanet edilmiştir (sekiz temsilci: üçü Muhafazakâr Partiden, üçü İşçi Partisinden, biri Liberal Partiden ve sonuncusu da Parlamentoda temsil edilen diğer partilerden). WFD Doğu Avrupa’da çok faaliyet yürütmüştür. Son olarak 2001 yılında Avrupa Birliği, mevkidaşlarından daha az şüphe çeken, European Instrument for Democracy and Human Rights (EIDHR)’i kurmuştur. Europ Aid’a bağlı olarak çalışan bu ofis, güçlü olduğu kadar çok da tanınmayan Hollandalı Jacobus Richelle adlı bir üst düzey memur tarafından yönetilmektedir.”
Sonuç olarak; Alınan seçim kararının arkasından muhalefet partisi milletvekili ve yöneticisi Yusuf Halaçoğlu’nun “Derin devlet tarafında tehdit ediliyoruz” açıklaması hamaset değil başlı başına bir gerçek olsa gerek. Daha düne kadar Türkiye’de derin devlet yok diye yaygara yapanlar bu açıklamayı çok ciddiye almalıdır.
Dünyanın her tarafında NATO’NUN GÖLGE ORDULARI diye isimlendirilen ülkemizde de siyasal partiler, sivil toplum kuruluşları Sağ ve soldaki öğrenci hareketlerinin içinde faaliyet gösteren derin yapı temellerini Türkiye’nin NATO’ya girmesiyle atmaya başlamıştır ki 1983 yeniden yapılanması ile zirve yapmıştır. Bunlara tabi olmayan birçok siyasetçinin ya trafik kazasında ya açıklanamayacak helikopter kazasında siyaset sahnesinden çekildiklerini gördük.
Siyasetçilerin siyasal ve kişisel zaafları oldukça bu derin yapıların kucağına düşmeleri normaldir. Yapılan siyasal yanlışlıklar ülkemizi ya NATO’nun derin yapısına ya da Rus derin yapısına itmektedir.
Murat Ünlü
siyasetcafe.com