Emine Bulut cinayeti ile başlayan "kadın erkeğe emanettir" tartışmasına Diyanet İşleri Başkanlığının ilk kadın başkan yardımcısı Prof. Dr. Huriye Martı'da katıldı.
Bir kadının insan olarak onuruna, kişiliğine, haklarına uzatılan eli, "haince, hunharca, zalimce" olarak nitelendiren Martı, aklı başında Müslüman'ın, feraset sahibi insanın, vicdanlı bireyin kadına yönelik şiddeti kabullenmesinin görmezden gelmesinin mümkün olmadığını vurguladı.
İslam'ın, kadını, birey, fert, insan olarak erkekle aynı öz değere sahip olarak gördüğüne işaret eden Martı, Allah katında kul olmakla erkek ve kadın arasında fark bulunmadığına dikkati çekti.
'KADINLARIN BİR EŞYA GİBİ ALGILANMASI ŞİDDETİ TETİKLİYOR'
Martı, bu eşitliğin kadını ve erkeği Allah'ın huzurunda birbirlerine değer vermeleri gereken, birbirlerine emanet iki varlık olarak ortaya çıkardığını belirtti.
Şiddetle mücadele konusunda zihniyet dönüşümü konusunu konuştuklarını dile getiren Martı, erkekler tarafından kadınların bir mülk, eşya gibi algılanmasının şiddeti tetiklediğinin altını çizdi.
Emanet kavramı yanlış anlaşıldı
"Kadının sahibi olduğunu iddia eden, onunla mülkiyet bağı kuran erkek gözünü kırpmadan şiddete yönelebiliyor. İslam'ın bize öngördüğü kilit bir kavram var, emanet kavramı. Peygamberimizin (asm) Veda Hutbesi'nde, 'Allah'tan korkun çünkü siz kadınları Allah'ın emaneti olarak aldınız' ifadesinde geçen emanet kavramının, kadının birey olmasının alternatifi olduğu zannedildi. Kadının birey, fert olarak toplumda hem insanlar içerisinde hem de Allah karşısında ayakları üzerinde duran, kendi kararlarını alıp, bu kararlarının sonuçlarına da ahirette kendisi katlanan bir birey olarak İslam'da saygınlığı kesindir."
'DOKUNULMAZLIK HER İNSAN GEÇERLİDİR'
"Emanet" ve "birey" kavramlarının birbirinin yerine kullanılan kavramlar olmadığına işaret eden Martı, emanetin, mülkiyet kavramının karşısında kullanıldığını ifade etti.
Martı, İslam'a göre, kadının, erkeğin, temel haklarla dünyaya geldiğini, bu hakların erkek ve kadında farklı olmadığını söyledi.
Bir insanın, can, beden, mal, akıl, inanç, onur, namus dokunulmazlığının bulunduğunu aktaran Martı, bu dokunulmazlıkların her insan için geçerli olduğunu dile getirdi.
İslam'ın kadını mükemmel bir birey olarak gördüğünü anlatan Martı, şunları kaydetti:
"Kadın İslam'ın temel ilkelerine, Kur'an-ı Kerim'in ayetlerine, Peygamberimizin uygulamalarına göre erkekle aynı temel haklara ve saygınlığa sahiptir. Bu tartışılmaz bir konudur. Bir erkek eğer diğer eşyalarının sahibi olduğunu iddia ettiği gibi eşiyle mülkiyet ilişkisi kurduğunda, onun da sahibi olduğunu iddia ettiğinde, 'Benim değil mi istediğimi yaparım' gibi son derece umarsız bir tavırla sorumluluklarını göz ardı ettiğinde kadına şiddet uygulayabilmektedir. Peygamberimizin söylediği şudur, 'Kadın senin değil.' Çünkü bütün canlılar Allah'ındır, kadın sadece sana emanet.
'NİKAHTA MÜLKİYET İLİŞKİSİ OLMAZ'
Çünkü bütün canlılar birbirine emanet. Peygamberimizin 'emanet' kelimesini kullanması bilinçli bir tercihtir ve erkeğin mülkiyet iddiasını ortadan kaldırmayı hedeflemektedir. Sahibi değilsen el uzatamazsın. 'İstersem severim, istersem döverim' diyemezsin. "
Martı, İslam'da, kadını küçülten bir bakışın olmadığını, erkeğe kadın üzerindeki her türlü tahakkümü, mülkiyet anlayışını reddedişin bulunduğunu bildirdi.
Nikah ilişkisinin bir mülkiyet değil emanet ilişkisi olduğunu anlatan Martı, bunun da kadını birey olarak yücelten bir bakış olduğunu dile getirdi.
Martı, "Peygamberimizin cümlesinde, boşandığı eşine karşı bile hala onun sahibi gibi tahakküm kurmaya çalışan, mülkiyetçi bakışa itiraz vardır." diye konuştu.
Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş'ın da Kırıkkale'deki cinayete ilişkin yaptığı açıklamayı hatırlatan Martı, bu ifadelerin de bir erkeğin eşi üzerinde mülkiyet iddiasıyla gaddarlık yapamayacağı anlamında olduğunu vurguladı.
Kadına el uzatılamayacağını söyleyen Martı, İslam'ın ilkelerine göre, kadının mülkiyet değil emanet ilişkisiyle eşine bağlı olduğunu sözlerine ekledi.
SİYASETCAFE.COM