Facebook’ta yaşanan son skandalın ardından yeni tartışmalar yaşanmaya başladı.
Cambridge Analytica skandalının yansımaları sürerken sosyal medya kanallarının kullanıcıların hangi bilgilerini kayıt altında tuttuğu, bu bilgileri kimlerle paylaştığı gibi sorular gündemimizi oldukça meşgul ediyor. Peki konuyla ilgili çalışmaları bulunan, bu alanın uzmanı diyebileceğimiz isimler konuyu nasıl irdeliyor?
Bu noktada Kuzey Karolina Üniversitesi’nde doçent olan tekno-sosyolog Zeynep Tüfekçi’nin hazırladığı makaleler dikkat çekiyor. Tüfekçi, geçtiğimiz günlerde New York Times’ta yayınlanan yazısında çarpıcı ifadelere yer veriyor.
Facebook’un bizlerin profilini çıkararak ve ilgilendiğimiz alanları reklamcılara, siyasi aktörlere ve diğer ilgili insanlara satarak para kazandığının altını çizen Tüfekçi, bu insanların Facebook’un memnun etmek için çaba sarfettiği asıl müşterileri olduğuna vurgu yapıyor.
Tüfekçi yazısında Facebook’un yalnızca “beğen”ilerimizi kayıt altında tutmadığını, aynı zamanda internette ziyaret ettiğimiz sayfalara dair kayıtları topladığını ve kullanıcıların finansal bilgilerine dair “harici” verileri satın aldığını da ifade ediyor.
Bir TED etkinliğinde gerçekleştirdiği konuşmasındaysa Tüfekçi şunları ifade ediyor:
“Facebook'un sizinle ilgili sahip olduğu tüm verileri düşünün: Yazdığınız her durum bildirisi, her bir Messenger sohbeti, oturum açtığınız her konum, yüklediğiniz tüm fotoğraflar... Bir şey yazmaya başlayıp sonra vazgeçip silerseniz, Facebook bu silinenleri de saklayıp analiz ediyor. Çevrimdışı verilerinizle sizi gitgide eşleştirmeye çalışıyor. Ayrıca veri acentalarından da çok fazla veri satın alıyor. Finansal kayıtlarınızdan tarama geçmişinize kadar her şey bu veri setinde olabilir. ABD'de bu tür veriler rutin olarak toplanıyor, karşılaştırılıyor ve satılıyor.”
Tüfekçi’nin Eylül 2017’de gerçekleştirdiği ve tamamı 22 dakika olan bu konuşma, sıradan bir sosyal medya kullanıcısının bugünkü Cambridge Analytica skandalının arka planını kolaylıkla anlamasına yardımcı olabilir.
Facebook’un yarattığı bu ortam herkesin dilinde, peki ama çözüm ne? Hepimiz Facebook hesaplarımızı kapamalı mıyız?
Tüfekçi New York Times’taki yazısında bu soruya da yanıt arıyor. Hesaplarımızı kapatma seçeneğinin cazip görünse de uygulanabilir bir çözüm olmadığını öne sürüyor.
Konuşmasındaysa Tüfekçi aynı soruya yanıt ararken asıl çözümün dijital teknolojinin çalışma şeklinin yeniden inşasında yattığının sinyalini veriyor. Tüfekçi’nin yorumlarından hareketle anlıyoruz ki Facebook ve benzeri kanalların yarattığı iş modelinin problemli yönleri bugün Cambridge Analytica skandalının patlak vermesiyle sonuçlandı.
Tüfekçi, konuşmasını şu sözlerle sonlandırmış:
“Bu yapılar, bizim işleyişimizi düzenliyor ve ne yapıp ne yapamayacağımızı kontrol ediyor. Reklamla finanse edilen bu platformların çoğu ücretsiz olmakla övünüyorlar. Bu bağlamda, bunun anlamı şu: Satılmakta olan ürün biziz. Veri ve dikkatimizin en yüksek ücreti veren otoriter veya demagoga satılmadığı bir dijital ekonomiye ihtiyacımız var.”
siyasetcafe.com