Başlıktan da anlaşılacağı gibi ülke ve millet olarak dijital dünyaya ne kadar hakimiz ona bir bakalım.
Yaşadığımız 21 inci yüzyıl öncelikle kova çağına denk gelmiştir. Kova çağı nedir onu açalım kısaca. Hz. İsa’nın doğumu ve iki bin yılı arasında ise insanoğlu ve dünyamız Balık çağındaydı. Şimdi ise iki bin ve dört bin yılları arası Kova Çağı'na geçiyoruz. Dünyamız her iki bin yılda bir burç değiştirir ve bir burçtan diğerine geçmesi yaklaşık elli yıllık geçiş dönemini gerektirir. Kova çağını önemli kılan nedenlerden bazıları astrologların açıklamalarıdır. Kısa bir araştırma yaparsanız sırasıyla kova çağının kehanetlerine ulaşırsınız. Gelelim yaşadığımız dijital çağa.
Dijitalleşme artık hemen,hemen her haneye ulaşmış durumda. En ufağımızdan en büyüğümüzün elinde dijital bir cihaz var.Telefon ,tablet, laptop vb. gibi.Bilgilere de kolaylıkla ulaşıyoruz. Ama bu dijital dünya bize gerçek bilgiyi mi sunuyor yoksa.Kendimize,geleneklerimize,örf ve adetlerimize yabancılaşalım diye bireylerde kişilik bozukluğu oluşsun diye bilgileri mi bizlere servis ediyorlar. Buna bir nevi zihin işgali diyorum.
Toplumsal değişimlerin tam ortasındayız. Güzel ve faydalı yönlerini hemen benimsediğimiz, tehlikeli yönlerini ise tam bilmediğimiz bir dünya bu dijital dünya. Hepimizin dijital dünyada bir veya birden fazla kimliği, temsili var. Hepimiz internetten alışveriş yapıyor, bankacılık işlemi yapıyor, gazete okuyor, müzik dinliyor; görüşlerimizi, resimlerimizi internet üzerinden paylaşıyoruz. 2000'li yıllardan sonra çok çabuk dijital dünyaya geçiş yaptık. Bu dijital değişim peşine yenikleri kattı,ekonomiye etkisi oldu bazı irili,ufaklı bu teknolojiye ayak uyduramayan firmalar kapadı.Yeni sektörler ortaya çıktı.Basın, müzik, film, perakende, kitapçılık, fotoğrafçılık gibi sektörleri düşünecek olursak, tümüyle dijital hale geldiler. Bu dönüşüme ayak uyduramayanlar oyun dışı kaldı. Bu esnada da sahneye yepyeni oyuncular çıktı.İnternet üzerinden hizmet sunan, sanal veya fiziki boyutları olan, yeni sektörler ve yeni iş modelleri karşımıza çıkıyor, çıkmaya da devam edecek. Soruyorum Yeni Dijital Dünya düzenine kim hükmedecek. Covid- 19 virüsü ile dünya toplumlarının algısı değiştirildi. Sanki görülmez bir , Dijital pazara kapı açtı. Virüsü yayarak.Eğitim dijitale dönüştü uzaktan eğitime devam ediliyor. İlerleyen yıllarda küresel sistem yapay zeka teknolojisi ile yapay öğretmenler üretecek demedi demeyin. İbadet alanında ibadetler bireyselliğe dönüştü. Vatikan paskalya bayramını iptal etti. Suudlar umre organizasyonlarını askıya aldı. Home ofis çalışmalarına başlanıldı.Bir yandan can kayıpları,ekonomik,yükseliş ve düşüşler.Derken karşımıza yeni nesil savaş çıkmış bulunuyor.Petro dolardan,dijital paraya,elektrikli ve robotik araçlara,5 -G'ye covid- 19 virüsü ile geçiş yapılmış durumda. Biyolojik savaş, biyopolitik savaşa dönüştü. Dikkat ettim yakın zamandan bahsedeceğim sizlere. Küresel sistem veya ilaç şirketleri siz ne derseniz deyin adına. Dünya genelinde her 5 ila 10 yılda bir salgın hastalık yayıyorlar. 2002-2003 Sars virüsü , 2009-2010 Domuz gribi, 2020 Covid 19 pandemi sizce tesadüf mü.Siyasi liderler,futbolcular,sinema film oyuncuları, en üst kesimden, en alt kesimde bu virüs baş gösterdi. Bu arada ne den biyopolitik savaş dedim onu da eklim son günlerde ilginç şeyler oluyor dünyanın en çok ihtiyaç duyduğu.tıbbı malzemeler,maske,eldiven,dezenfektan ürünleri, ceset torbaları,solunum cihazları ihtiyaç halindeki ülkelere giderken görünmez eller tarafından el koyuluyor ve ne hikmetse iz bırakmadan bu malzemeler kayboluyor. Ortaya çıkan tablo da perde arkasında soğuk savaşı dönemi gibi bir istihbarat savaşları karşımıza çıkıyor.
Unutmadan Tıbbi istihbarat bu yüzyılda karşımıza haber olarak çok çıkacak. CIA Nil bünyesinde bulunan 2 nci dünya savaşından bu yana günümüze kapalı kapılar ardında geçmişten günümüze kadar bir çok deneyler yaparak 21 nci yüzyıla kadar kendilerinin geliştirerek MPAC birimi perde arkasında bulunmaktadır. Devam edelim dünya gündemi orman yangınları ile sarılırken,peşine de covid 19 virüsü sahnede yerini aldı. Mevsim dışında yağışlar gözlemlendi, Biyopolitik savaş ile birlikte iklim savaşları baş gösterdi. Basına yansıdı sizlerde görmüşsünüzdür.
İkinci dünya savaşından bu yana en çok can kaybını veriyor dünya devletleri Aklıma geldi ikinci dünya savaşında Avrupa ülkelerinde cesetler yerlerde idi. Şu anda haberlere aynı kareler yansıyor Avrupa sokakları insan cesetleri ile dolu palet tahtalar üzerinde forkliftlerle oradan,oraya ceset taşıyorlar. Bizde Türk Devleti olarak bu süreci çok iyi kontrollü olarak geçiriyoruz.Mutlaka virüsten dolayı can kayıpları olduğu gibi bizlerinde kayıpları olacak. Sosyal medyada enformatik haber ve youtube programlarına itibar etmeyelim. Herkes bir den işin uzmanı kesildi. Devletimizin ön gördüğü kurallara uyalım.Sabır ve inancımızla bu günleri de geride bırakacağımızı unutmayalım bakın bu millet ve devlet neleri atlattı.Bu sürecide atlatacağız güçlü bir şekilde kaldığımız yerden devam edeceğiz.Yatsı ezanlarında okunan dualara katılalım milletçe. Aynı zamanda dua enerjidir. Rahmani enerjiyi yakalamamız gerekir. Biyopolitik savaş dedik,iklim savaşı dedik son olarak ta bu süreçte görünmeyen bir savaş daha veriyoruz.Metafizik savaşı inanarak dua edelim bu günleri de geride bırakacağız. Bu devlet milletini baş tacı etmiştir.
Avrupa da yaşanan can kayıplarından sonra mülteci almayan ülkeler kapılarını mültecilere açacak bucuda bir kenara yazın. Çünkü can kayıplarından dolayı işçi olarak ellerinde insan gücü azalacak. Virüsten sonra hiç bir şey eskisi gibi olmayacak dünya 2 nci dünya savaşından çıkmış gibi olacak.
Geçenlerde ismi bende kalsın bir uzman şöyle dedi aman efendim covid-19 biyolojik silah olamaz saçmalık efendim vs. gibi.
Rus istihbarat raporlarında Sars virüsünün mutasyona uğratılarak bir biyolojik silah olduğu kayıt edilmiştir. Perde önü farklı,perde arkası farklı.Göz gördüğüne inanır. Ama gördükleri ise insanı yanıltır. Sistem görmek istediklerimizi bizlere sunar. Tekrar,tekrar İLLÜZYON edercesine kendi göstermek istediğini izleyenlere gösterir. Yedi tekrar Zihinde Hipnoz etkisi yaratır.Hocalarımız dikkatli değerlendirme yaparak perde arkasını okuyarak yorum yapsınlar. Kraliçe Elizabeth halka seslendi: Covid-19'u İkinci Dünya Savaşı ruhuyla yeneceğiz.dedi.Dikkat mesaj derin.2.Dünya savaşı insanlık tarihindeki en büyük ve en kanlı savaştır.Nükleer silahlar kullanıldı,Holokost gibi kitlesel sivil ölümleri gerçekleştirildi.
Bizlerde şunun farkına vardık. Covid-19 ev karantinası ile kaybetmeye yüz tutmuş ailevi değerlerimizin tekrardan farkına vardık. Virüsten dolayı. Aile bireyleri evde. Bu süreçte Aile bağlarımızı güçlendirelim.Toplumun en büyük yapısı. Aile'dir.Olumsuz paylaşım,yapmayalım olumsuz paylaşım ve söylemler korku ve endişe yaratır. Korku da bir Algı yönetimidir. Enformatik bilgiler asılsızdır.
Sosyal medyada sosyal deney amaçlı soru soruyorlar.Covid virüsü ülkemizde gözükse ne yapardınız. Çoğu vatandaşın verdiği tepki eve kapanır.Netflix te film izleriz. Bu röportaj sosyal medya da mevcut.Daha ülkemizde virüs yaygın değildi bu röportaj yapılmıştı. . Sonrasına google dünyanın en yoğun büyükşehir ilçelerinin fotoğrafını paylaştı virüsten önce,virüsten sonra diye devam edelim. Sosyal medyada akım başladı okuduğun kitabı paylaş diye. Sistem bizi dijital dünyaya kapadı.Netflixle bireysel olarak ne tür filmler izlediğimizi takip ettiler.
Ama evde kaldığımız sürece ne yaptıklarımızı bilmiyorlardı.Onu da evde kal kitap oku akımı ile okunan kitapları bireylere paylaştırdılar. Sisteme bedavadan farkında olmadan açık istihbarat verdik. Ne yapabilirler bu bilgiler doğrultusunda dijital dünyada toplumların,anlık,günlük,haftalık,aylık ve yıllık olmak üzere ne yaptıklarını tahlil ederek.Psikolojik harp usulü o ülkeye yönelik ısmarlama,enformatik,manipülatif haberler yayarak iç huzuru bozarlar. Farkında olalım. Bu sistem vicdan üzerine değil vicdansızlık üzerine kurulmuştur.
Türk devleti, milleti ile bu çağda yerini tam donanımlı vatandaşı ile gelişen,yetişen nesilleri ile yer alacaktır. Küreselleşen dünyada bizlerde varız.